Almanya’da görülen ve sanıkların hapis cezası almasıyla sonuçlanan Deniz Feneri e.V. davası, hem AKP’yi hem de Başbakan Tayyip Erdoğan’ı sarstı.
Alman savcı ve hâkimin bahsettiği Türkiye’deki asıl faillerin AKP ile iç içe olması ve davanın medyada geniş yer bulması Erdoğan’ı daha da sinirli biri haline getirdi. Deniz Feneri davasının büyük yankıları karşısında adeta kendini kaybeden Erdoğan, medyaya karşı saldırıya geçti.
Gazeteleri boykot çağrısı
Erdoğan önce, Deniz Feneri davasını yazan gazeteleri boykot çağrısı yaptı. Partisinin Ankara İl Teşkilatı'nın iftar yemeğinde konuşan Erdoğan, şunları söyledi: “Bu ülkede medya güvenilirliğini yitirmiştir, kendini bitirmiştir. Onun için, bundan sonra ben de diyorum ki, partinin mensupları olarak yalan yanlış bu haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı başlatın, sürdürün ve bu gazeteleri evinize sokmayın, almayın. Bu kadar açık konuşuyorum. Siz mi bize karşı bu tür yalan yanlış kampanyaları yapıyorsunuz? Tamam, biz de en doğal, en tabii olan hakkımızı kullanıyoruz, size karşı bu kampanyayı başlatıyoruz, almıyoruz. Hangi dilden anlarsanız o dilden konuşacağız ve biz bu ülkede bu hizmetleri canla başla sürdürürken bir de sizle mi uğraşacağız ya. İşimiz gücümüz var arkadaş.”
Baykal'ın teklifine ret
Gazetecilere fırça
Bu çağrısı içeriden ve dışarıdan büyük tepki çeken Erdoğan, gündemi germeyi sürdürdü. Erdoğan, birkaç gün sonra bir kitap fuarına katıldı. Fuarda Deniz Feneri Derneği’nin de standı vardı. Milliyet ve Hürriyet muhabirleri Erdoğan’ı, arkasında bulunan Deniz Feneri Derneği standıyla aynı karede görüntülerken Erdoğan sinirlendi.
Erdoğan, Hürriyet muhabirini, “Sen çok akıllısın, ben senin aklını biliyorum. Terbiyesizlik, edepsizlik etme, çekil kenara. Böyle güzel bir akşamda yaptığına bak” diyerek azarladı.Fuar alanındaki tüm gazeteciler korumalar tarafından dışarı çıkarıldı.
Bayramın adını da tartıştırdı
Erdoğan, daha sonra Şeker Bayramı adına karşı çıktı. Ramazan Bayramı denmesini isteyen Erdoğan şöyle konuştu:
“Gelenek ve göreneklerimizi büyük ölçüde kaybettik. Bayram bile adını değiştirdi. Ne oldu bayramın adı? Tatil. Olmaz. Bu bayram tatil değil, tatil başka bir şey. Adını bir başka türlü de değiştirmişler şimdi. Şeker Bayramı. Bu dört dörtlük bir Ramazan Bayramı, ne Şeker Bayramı... İlginç şeyler oluyor, bu erozyondur aslında. Yani buna bir kültürel erozyon denir. Bunlara fırsat veremeyiz, vermemeliyiz.”
(Tempo24)