Politika

Deniz Baykal, Taraf gazetesiyle barıştı

Baykal, kaset komplosuyla medyatik bir dizayn operasyonuna girişildiğini söyleyerek, "Kimi medya organları, tavırlarıyla komplonun içinde olduğu izlenimini uyandırıyor" dedi.

22 Mayıs 2010 03:00
T24 - Baykal, kaset komplosuyla medyatik bir dizayn operasyonuna girişildiğini söyleyerek, "Kimi medya organları, tavırlarıyla komplonun içinde olduğu izlenimini uyandırıyor" dedi.

Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'nın Deniz Baykal'ın istifasının ardından kaleme aldığı "Yalnız ve Güzel Deniz Baykal" başlıklı yazısı sonrası, Baykal'ın Kütahyalı'yı arayarak Taraf gazetesinin ve yazının kendisini duygulandırdığını belirterek, çok etkilendiğini söyledi.

Taraf gazetesinde Kütahyalı'nın "Bu kompoloda medya da var" başlığıyla (22 Mayıs 2010) yayımlanan yazısı şöyle:

     
Çarşamba günkü “Kalleşçe pusu başarıya ulaşmamalı” başlıklı yazım üzerine CHP’nin üst düzey iki yöneticisi beni aradı. Bana ulaşamayınca not bırakmışlar. Sonra ben kendilerine döndüğümde bir tanesi “Sizi aradığımızda Deniz Bey yanımızdaydı, yazınızı beraber okuduk, sizle Deniz Bey konuşmak istedi, bunun üzerine sizi aradık ama ulaşamadık” dedi. Ayrıca Taraf ’ın Baykal’a kurulan komplo sonrası tavrından çok etkilendiklerini söyledi o kişi ve ekledi... O günkü “Yalnız ve Güzel Deniz Baykal” manşetinizden ötürü Deniz Bey de çok duygulandı. Bunun bizzat tanığıyım.”

Bu konuşma sonrası ben de perşembe akşamı Baykal’ı aradım. Deniz Baykal söze hemen “Bu saatte sizin tartışma programlarında olmanız gerekmez mi, ekranlarda gözüm sizi arıyor” diyerek espriyle girdi, gülüştük, sesi stressiz ve gayet rahat geliyordu. Ardından komplo sonrası medyanın tavrına girdik. Ben sormadan Deniz Baykal hem Taraf ’ın bu süreçteki tavrına hem diğer medyanın tavrına dair çok net mesajlar verdi...


Siyasi değil insani bir mesele

“Bu süreçte Taraf ’ın gösterdiği tavrı çok büyük bir dikkatle izliyorum. Medyanın geri kalan kısmından çok ayrı bir çizgide ilkeli ve haysiyetli bir duruş gösterdiniz. Bu siyasi değil insani bir mesele. Bu komplo kimin başına gelirse gelsin bu ilkeli tavır gösterilmeliydi. Mesele ben değilim, ilke meselesi” dedi Baykal... Kendisinin politikalarına sonuna kadar muhalif olan, Baykal’a dair en sert eleştirilerin ifade edildiği bu gazetenin Baykal’a kalleş bir pusu kurulduğunda tavizsiz biçimde kendisinin yanında durmasından etkilenmişti belli ki Deniz Baykal...

Taraf gazetesi “Bu komplo yanlış ama Baykal da bu hatayı yapmamalıydı” diyenlerin gazetesi değil çünkü. Aynı komplo İlker Başbuğ’a da yapılsa tavizsiz biçimde Başbuğ’un yanında yer alır bu gazete. Başbuğ’un salladığı o parmakları, bu gazeteye yaptığı o hakaretleri bir anda unutur ve mağdur olanın tarafında olur bu gazete. Hem Baykal hem birçok CHP yöneticisi bu süreçte bunu çok iyi anladılar...

 
‘Kimi medya organlarının bu komplonun içinde olduğu izlenimi var’

Baykal ardından diğer medyaya yönelik şunları söyledi bana:

“Bu görüntüleri montajla oluşturmak neyse bu komployu koz olarak kullanmak da aynıdır. Bu komplo, görüntülerden yarar ummak, bunun üzerinden medyatik bir dizayn operasyonuna girişmek de bu görüntüleri yaymak kadar çirkindir. Açıkça söylüyorum bu tavırdaki medya organları bu komplo operasyonunun içinde olduğu izlenimini uyandırmıştır”

Deniz Baykal malum medya organlarını kast ederek açıkça ifade etti fakat parti içindekilere dair bir şey söylemekten kaçındı. Malum medya organlarıyla paralel hareket eden bu partililere karşı da kırgın olduğu çok açık...

Baykal’la konuştuklarımızdan ileteceklerim bunlar ama başka CHP içi önemli kaynaklardan aldığım bilgileri de burada ifade etmek isterim...

Salı günü yapılan il başkanları toplantısında 81 il başkanı önce Deniz Baykal’ı ziyaret etmek sonra da Kılıçdaroğlu’ya desteklerini açıklamak üzere anlaşmış, dolayısıyla Baykal’ın Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bir itirazı yok. Aksine parti bütünlüğü bozulmadan böyle bir değişim olsun istiyor Baykal. Fakat o toplantıda Önder Sav son dakikada “Önce destek açıklamasını yapalım, sonra Deniz Baykal’a gidelim” diye tavır koymuş. Öyle olunca ortalık karışmış, bu duruma karşı da Baykal “Öyle bir durumda gelmelerine gerek yok” demiş. Burada anlaşılan çok net bir şey var... Önder Sav zihniyeti parti bütünlüğünü koruyarak bu kurultaya gitmek istemiyor. Hazır medya rüzgârı arkalarındayken CHP içinde önce tasfiye yapıp sonra devam etmek istiyorlar. Sav’ın “Baykal’la siyaseten yollarımız ayrıldı” açıklamasının ardında da bu yatıyor. Aslında bir siyasi fikir ayrılığı falan yok. Önder Sav, kişisel olarak sevmediği kimi parti içi figürleri ve Deniz Baykal’ı bu yolla yok etmek ve partiye tam hâkim olmak istiyor... Yoksa hem Baykal’ın hem de Baykal’a yakın isimlerin eğilimi Kılıçdaroğlu’yu destekleme yönünde.

 
Zıtların kardeşliği

Önder Sav’ın bu parti içi operasyonunda Sav’a en yakın isimlerin Ali Topuz ve Erol Çevikçe olduğu ifade ediliyor. Yakın zamana kadar aynı MYK listesinde bile olmak istemeyen, birbirlerinden hiç hoşlanmadıklarını her fırsatta ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu ve Önder Sav, birbirlerinden açık açık nefret eden Gürsel Tekin ve Necla Arat şu an “Hepiniz de bu partiye lazımsınız” diyerek tüm bu isimleri birarada tutmaya çalışan Baykal’a karşı ittifak içindeler... Süreç ne gösterecek hep birlikte göreceğiz...