Deniz Akkaya, Türkiye’nin eşcinsel kültür-yaşam dergisi GZone’un ekim sayısına verdiği röportajda, “Türkiye’de bırakın eşcinsel evliliği, heteroseksüeller bile istemedikleri insanlarla zorla evlendiriliyor. Kadınlar, tecavüzcüsüyle evlendirilmeye zorlanıyor. İsteksizce yapılacak bir evliliği teşvik etmektense eşcinsel evliliklerin çok daha iyi olduğunu düşünüyorum” dedi.
"Eşcinseller, yalnızlığın yanı sıra bir de tehdit altındalar" diyen Akkaya, "İnsanları özgür iradeleriyle seçim yapmaları için önce bir bırakın. Bırakın ki istedikleri insanı özgürce sevebilsinler. Zaten Türkiye özgür insanların ülkesi ve öyle de olmaya devam edecek. Din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel kimlik; her açıdan çok çeşitliyiz" görüşünü dile getirdi.
GZone'un sorularını yanıtlayan Deniz Akkaya'nın açıklamaları özetle şöyle:
* Türkiye’nin gay ikonlarından birisiniz. Bir LGBT sözlüğünde sizin hakkınızda yapılan bir yorumda “Cinsel yönelimimi değiştirecek tek kadın” deniliyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Popüler olmaya başladığım dönemde, yani korkularımın daha büyük olması gereken o günlerde, benim diğer ünlülere göre çok daha fazla gay, lezbiyen, transseksüel ve travesti arkadaşım vardı. Yine o dönemde gay barlarda en fazla takılan kişi belki de bendim. Ve fark ettiğim şey şu oldu; eşcinsel arkadaşlarımın çevresi dışarıdaki hayata göre daha ilgi çekici, daha renkliydi. Bizim gibi ışıklar altında yaşayan insanların iç dinamikleri aslında çok daha karmaşıktır ve o dönemlerde beslenebilecekleri en iyi ortamlar da gay’lerin var olduğu ortamlardı. Yine o zamanlarda bir gay barda röportaj veren ilk ünlüydüm. O röportajın arkasından birçok ünlü LGBT camiasının desteğini arkasına almaya çalıştı. Ayrıca tek bir kimliğin şemsiyesi altına hiçbir şeyi sıkıştırmadım. Örneğin ben bir anneyim, aynı zamanda LGBT camiasının da en çok sevdiği insanlardan biriyim. Bir eş ve güzel bir kadın kimliğine de sahibim. Hatta bu yüzden gökkuşağı bayrağını da çok severim, üzerinde bir sürü rengi barındırır, tam olarak anlatmak istediğim şeyi ifade eder. Kendimi bildim bileli iş hayatım, ev hayatım ve Deniz olarak oturttuğum kimliğimle hem gay’lerle arkadaşlık kurdum hem de bu arkadaşlıklardan gurur duydum. Sanıyorum bunlara bağlı olarak bir ikonum.
* Türkiye’nin içine kapanıp Ortadoğu’ya yüzünü döndüğü şu dönemde LGBTİ’lerin bu kadar sesini duyurmasına ve destek bulmasına ne diyorsunuz?
- Siyasi parametreler farklı bir noktaya doğru dönüyor olsa da kendi kimliğini özgürce ifade etmek isteyen milyonlarca insan var. Aynı zamanda özgürlüklere inanan insanlar da var. Ben özgür olmayan toplumların iyice sapkınlaşacağına inanıyorum. Kimine göre de LGBTİ olmak da sapkınlık ama ben böyle düşünmüyorum. Sapkınlık benim için başkalarının yaşam alanına tecavüz etmek, başkalarının özgürlüklerine engel olmaktır. LGBTi’ler kimsenin özgürlük alanına girmiyor. Bu sebeple başkaları da LGBTi’lerin hayatlarının içine girmemeli.
* Moda ve LGBT ilişkisi hakkındaki görüşünüzü de merak ediyoruz. Yani neden moda ve eşcinseller bu kadar bağdaştırılıyor sizce?
- Sadece moda değil, sanatın diğer dallarında da farklı ruh halinde olamadığınız sürece fark yaratmanız mümkün değil. Modayı da bir çeşit sanat olarak görüyorum, sonuçta sıfırdan var ettiğiniz bir şey var ortada. Eğer topluluklardan, yani koyunların arasından sıyrılmazsanız ve kendi çobanınız olmazsanız bu işlerde farklılık göstermeniz imkansız. Bu anlamda moda ve sanat dünyasında eşcinselliğin daha hakim olmasını şaşırtıcı bulmuyorum. Tabii ki farklı olmanız için eşcinsel olunması gerektiğini de söylemiyorum ama eşcinsellerin dünyaları bir heteroseksüele göre çok farklı. Neden Madonna hep o taraftan beslenerek ayakta kalmaya çalışıyor? Çünkü fark yaratmanız için duygusal olarak bir yerlerden beslenmeniz gerekiyor.
* Bazı arkadaşlarımız, son zamanlarda anne-çocuk kıyafetleri tasarlayıp satan markanızla öne çıktığınızı, dolayısıyla bu cesur pozları veremeyeceğinizi düşündüler. O konuda ne diyeceksiniz?
- Bu, tek kimlikli olmanın daha korunaklı bir hayat anlamına geldiğini düşünenlerin üslubu... Ben o üsluba karşı çıktım her zaman. Tabii ki yaşam tarzım Ayşe’ye bağlı olarak değişti. Ama benim içimde yaşattığım başka bir ruhum daha var. Eğer ruhum örselenseydi, Ayşe depresif, sürekli tırnaklarını yiyen bir anneyle yaşayacaktı. Çocuklar övünecekleri anneler istiyorlar, onlar için saçlarını süpürge edecek anneler değil. “Saçımı sana süpürge ettim” tutumu bu dönemde işlemiyor.
"Eşcinseller evlat edinmesi fikrini kafamda oturtamadım"
* Şu anda dünyadaki en büyük gündemlerden birisi, eşcinsel evlilikler ve eşcinsel ebeveynlerin çocuk evlat edinebilme hakkı. Bir taraftan da eşcinsel ebeveynlerin yetiştirdiği çocukların psikolojileri inceleniyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
- Benim de kafamda çok oturabilmiş bir fikir değil. Zaman gösterecek neyin ne olduğunu. Bazı hayati gerçekler var ve çocuklar bunu görmek zorunda. Mesela Ayşe daha 5,5 yaşında olduğu için gay arkadaşlarımın yanındayken kadın ve erkek kimliklerini, toplumsal cinsiyetleri belirgin bir şekilde ayırıyoruz. Başka bir kimliği ona henüz göstermiyoruz, yaşı gereği bazı şeyleri ayırt edemeyebilir. Evlilik konusuna gelecek olursak; bırakın Türkiye’de eşcinsel evliliği, heteroseksüeller bile istemedikleri insanlarla zorla evlendiriliyor. Kadınlar, tecavüzcüsüyle evlendirilmeye zorlanıyor. İsteksizce yapılacak bir evliliği teşvik etmektense eşcinsel evliliklerin çok daha iyi olduğunu düşünüyorum. Benim için evlilik, iki insanın kendi rızasıyla ve aşkla yapılması gereken bir şey. Ama çocuk işini ayrı bir yere koyuyorum. Mesela evde 3-5 yaşında bir çocuk var. Büyüyor, okula gidiyor. Evinde de iki tane baba var, anne yok. Arkadaşları onu dışlamaya başlar. Egolardan uzaklaşıp önce çocuğu düşünmek gerekiyor. Siz çocuğunuzu çok sevebilirsiniz, fakat o ileride bu sebeple sizden nefret edebilir.
* Eğer bir gün kızınız size eşcinsel olduğunu açıklarsa?
- Birini öldürmediği, birinin kişilik haklarına zarar vermediği, ülkesine ihanet etmediği sürece onun sonuna kadar arkasındayım. Yönelimlere tepkiyle yaklaşamazsınız. Mesela, Ayşe bana motosiklet kullanmak istiyorum dese o beni daha çok rahatsız eder.
"Türkiye, özgür insanların ülkesi"
* Son projeleriniz hakkında da biraz bilgi almak isteriz.
- Beyaz TV ile yeni bir projeye başladık: Ruhsal ve fiziksel olarak çok fazla darbe almış kadınları alıp baştan yaratıyoruz... Türkiye’de bence kadınlar, çocuklar ve hayvanlar çok yalnızlar. Onlar için daha çok şey yapılmalı. Eşcinseller, yalnızlığın yanı sıra bir de tehdit altındalar. İnsanları özgür iradeleriyle seçim yapmaları için önce bir bırakın. Bırakın ki istedikleri insanı özgürce sevebilsinler. Zaten Türkiye özgür insanların ülkesi ve öyle de olmaya devam edecek. Din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel kimlik; her açıdan çok çeşitliyiz.