Politika

Demirtaş'tan Erdoğan'a: Siyaseten çözüm arıyoruz, gemileri yakmayalım

Demirtaş, karşılıklı sert açıklamalarla gerilen ortamı yumuşatmak için adım attı

13 Eylül 2012 12:20

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Meclis te bir grup gazeteciyle son günlerdeki tartışmalara dair sohbet etti. BDP Eşbaşkanı Demirtaş, "Bizim için tek seçenek var: Demokratik zeminde siyaset" dedi. Demirtaş, siyaseten çözüm aradıklarını da söyledi.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, karşılıklı sert açıklamalarla gerilen ortamı yumuşatmak için adım attı. Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a zeytin dalı uzatarak, “Biz siyaseten çözüm arayan sorumlu kişileriz. Süreç ne kadar sert, gerilimli olursa olsun, dil, üslup ne kadar sert olursa olsun ‘gemileri yaktık’ dememek lazım. ‘Silah, şiddet hiçbir sorunu çözmez’ diyorsak, onun alternatifi siyasetse, siyaset kurumu kendi sorumluluğunu bilerek konuşmalıyız” dedi.

Meclis’te bir grup gazeteci ile sohbet eden Demirtaş güncel gelişmeleri değerlendirdi.

Demirtaş şu mesajları verdi:

Herkese dokunalım: Dokunulmazlık meselesini parlamento gündemine alırsa, partimiz de resmi olarak tartışır. Milletvekillerinin bu kadar dokunulmazlığının olması doğru bir şey değil. Fakat tartışmanın birkaç BDP’li milletvekili üzerinden yapılması da ilkesizliktir. Dokunulmazlıkları sınırlayalım, ifade özgürlüğü, kürsü dokunulmazlığı dışında hiçbir şey kalmasın; biz de böyle bir değişikliğe ‘evet’ demeye hazırız. Meclis tartışılır: Dokunulmazlıkları kalkan milletvekillerimiz bu mahkemeler tarafından tutuklanırsa ne olacak? 8 milletvekilimiz tutuklu, Hatip Dicle’nin milletvekilliği elinden alınmış, gasp edilmiş. Bir bu kadar daha milletvekili tutuklanıyorsa o parlamentonun çalışmaması lazım bence. O saatten sonra parlamento yasa çıkaramaz. Parlamentonun meşruiyetini kendi elleri ile tartışmaya açmış olurlar.
Kandil değil Meclis: Başbakan ‘BDP seçimini, tercihini yapsın’ derken, BDP sanki karar arifesinde ‘dağa mı gitsek, Meclis’e mi gelsek’ diye bir tartışma yürütüyor. Bu çağrıyı yaparken bizden ne bekliyor, ne söylediğinin farkında mı? BDP seçime girmiş, tercihini yapmış, parlamentoya gelmiş bir parti. Bize bir kez daha neyin seçimini dayatıyor anlamış değilim. Ya da BDP’ye oy verenlere dağın yolunu mu gösteriyor? BDP daha nasıl seçim yapabilir? BDP ve blok milletvekilleri olarak önümüzde bir seçenek var, iki seçenek yok. O da demokratik siyaset zeminidir.

Köprüler atılmamalı: Başbakan bize niye öfkeli? Kürtlerle ilgili çok olağanüstü güzel şeyler yaptığını ve Kürtlerden bunun karşılığını almadığını düşünüyor. Bu öfkesini BDP’ye karşı nefret, öfke dili kullanarak ifade ediyor. Siyasette ‘ipler tümden kopmuştur, gemiler yakılmıştır’ dememek lazım. Sonuçta biz siyaseten çözüm arayan sorumlu kişileriz. Diyalog ve iletişim köprüleri AKP’ye de bize de lazım olur. Bu nedenle hiç kimse ile tümüyle asla görüşmeyiz, ilişkilerimizi kestik demeyiz. Başbakan da buna dikkat etmeli, biz de BDP olarak buna dikkat etmeliyiz. Mesele kişisel değil tarihsel bir sorunsa, rejim sorunuysa konuyu kişiselleştirmenin anlamı yok.

Kuzu’ya sert yanıt: Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun kullandığı dil ne bir siyasetçiye, ne bir hukukçuya yakışıyor. İhsas-ı reyde bulunuyor habire. Bir anayasa profesörü bizimle ilgili ‘suç makinesi’ diyorsa, başkanı olduğu Karma Komisyon’un veya Anayasa Komisyonu’nun tavrını peşinen açıklamış oluyor. Bu, pervasızlıkta sınır tanımamaktır.

Manipülasyona dikkat: BDP’li milletvekillerini yıpratarak, kişilik haklarına saldırılar gerçekleştirerek, itibarsızlaştırarak BDP’nin tasfiyesini halkın nezdinde haklı hale getirmeye çalışıyorlar. Önümüzdeki günlerde de bu tür saldırılar gerçekleşebilir. İşin magazin boyutu bizi hiç ilgilendirmiyor. Vekillerin bu tür şeylerle gündeme gelmesi, getirilmesi bizi bağlamaz. Bizim abartılı özel yaşamımız yok. Buna rağmen medyanın bu tür manipülasyonuna karşı arkadaşlarımız dikkatli olmalıdır.