T24 - Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) 2. Olağan Kongresi'nde Selahattin Demirtaş 627 oy alarak tekrar genel başkan seçildi. Kongre sırasında açıklamalarda bulunan BDP Genel Başkanını Selahattin Demirtaş, Kürt halkı için kimseden lütuf beklemediklerini ifade ederek, "Türkiye sınırları içinde kendi anadilimizle, kültürümüzle yaşamak, kendimizi demokratik özerklikle yönetmek istiyoruz" dedi.
BDP, Çözüm Önerileri Protokolü'nü açıkladı
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 2. olağan kongresi toplandı. Kongre salonuna "Demokratik özerklikle demokratik cumhuriyeti selamlıyoruz", "Kadının özgürlük mücadelesini yükseltelim", "Askeri ve siyasi operasyonlara son", "AKP öldürüyor" pankartları asıldı. Ayrıca Kürtçe, Zazaca, Ermenice ve Süryanice pankartlar da dikkat çekti.
Kongre salonuna Hakkari Çukurca'da canlı kalkan yürüyüşü sırasında öldürülen BDP'li Van İl Genel Meclisi Üyesi Yıldırım Ayhan, 1993 yılında öldürülen DEP milletvekili Mehmet Sincar, 1982 yılında cezaevinde kendini yakan PKK'lı Mazlum Doğan ve 1996'da Çanakkale cezaevinde aynı eylemi gerçekleştiren Sema Yüce'nin yanı sıra 1968 kuşağının devrimci önderleri Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya'nın posterleri asıldı. BDP'nin 2. olağan kongresinin Yıldırım Ayhan'a adandığı belirtildi.
Tüm milletvekilleri salonda
12 Haziran'da BDP'nin desteğiyle seçilen milletvekilleri, Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak'ın öncülüğünde hep beraber salona girdi. Milletvekilleri, partililerin yoğun alkış ve tezahüratları altında tribünleri selamladı. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak'ın isimlerinin anons edilmesinin ardından da salondan yoğun alkış ve tezahürat yükseldi.
Divan başkanlığına seçilen Osman Özçelik, konuşmasını önce Kürtçe, sonra Türkçe yaptı. Özçelik, BDP'nin 2. olağan kongresinin, partinin bütün Türkiye sathında saygıdeğer bir parti haline gelmesi ve daha geniş halk kitlelerinden destek alması açısından önemli bir kongre olmasını umduğunu belirtti.
Saygı duruşunda gazetecilere tepki
Kongre gündeminin okunmasının ardından "Özgürlük, barış ve devrim mücadelesinde şehit düşenler" anısına saygı duruşunda bulunuldu. Bu sırada ayağa kalkmayan bazı gazetecilere bir grup BDP’li tepki gösterdi.
Daha sonra BDP Eşbaşkanı Hamit Geylani, kongrenin açılış konuşmasını yaptı. Geylani, önce Kürtçe, sonra Türkçe yaptığı konuşmasında PKK'ye yönelik son operasyonlara değinerek "Son operasyonlarla yeniden Kürt coğrafyasının bombalanması, Kürt ve Türk gençlerinin vurulması, savaşın dayanılmaz ağırlığındaki ölümcül vurgundur. O vurgunda, kutsal Ramazan ayında bile İslamiyet adına günah dolu siyaset yapan Türkiye ve İran rejimleri Kürtleri imha konseptinde benzeşerek uzlaştılar. Erdoğan ve Ahmedinejat Kürtleri Sri Lanka modeliyle bitireceklerini söylüyorlardı. Ancak bitiremediler, bitirmeye güçleri yetmeyecektir. Son 1 ayın son 3 günü yaşananlar o kirli senaryoların habercisidir. Ve ramazan bitmeden senaryo sahnelendi, işte gördüğünüz, yaşadığınız gibi olanlar oldu. Fakat bir gerçek var, Erdoğan da bilsin, Ahmedinejat da bilsin, tüm Ortadoğu diktatörleri bilsin. O coğrafyaları kirletenler siyaseten kirlenirler" diye konuştu.
Kongrede Selahattin Demirtaş ve Gultan Kışanak da Eşbaşkanlığa aday gösterildi. Demirtaş aday gösterilmesinin ardından yaptığı konuşmasında öncelikle, Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde yapılan canlı kalkan yürüyüşünde hayatını kaybeden BDP Van İl Genel Meclisi Üyesi Yıldırım Ayhan'ı andı.
Demirtaş, kongrenin özellikle barışın sağlanması ve demokrasinin kurumsallaşması mücadelesinde BDP'den yüksek beklentilerin olduğu bir dönemde toplandığını belirterek, "Temsili demokrasilerin, demokrasi adına büyük sorunlara yol açtığı gerçeğinden hareketle, her yerde en fazla katılımcılığı ve doğrudan demokrasiyi hayata geçirmenin formüllerini üretmek zorundayız. Bu nedenle, Demokratik Özerklik olarak tanımladığımız yönetim ve toplumsal örgütlenme modelini ulaşabildiğimiz her yerde inşa etmeliyiz" dedi.
BDP Gençlik meclisinin bu konularda öncü rolünü oynamaya devam ettikçe başarının daha kolay daha kolay olacağını ifade eden eden Demirtaş, "Her genç arkadaşım mutlaka kendi anadilini çok iyi öğrenmeli, bunun yanında başka dilleri iyi öğrenmek için çaba sarf etmelidir" dedi. Konuşmasında 1980 askeri darbesine de değinen Demirtaş, Türkiye'de askeri darbelerin sırf bazı generalleri devlet başkanlığı koltuğuna oturtmak için yapılmadığını, tüm askeri darbelerin arkasında doğal olarak bir politik amaç olduğunu söyleyerek, AKP hükümetinin icraatlarının da, 80 darbesinin ulaşmak istediği politik sonuçların bir şekilde kurumsallaştırılarak kalıcı hale getirilmesinden başka bir şey olmadığını ifade etti.
Demirtaş, bu süreç içinde 80 darbesinin ve dolayısıyla AKP'nin başaramadığı tek şeyin ise Kürt hareketinin tasfiyesi olduğunu belirtti. AKP Hükümetini "yeni bir Ergenekon inşa etmekle" suçlayan Demirtaş, "YAŞ toplantılarındaki oturma düzeninden, 27 Nisan bildirisinin kaldırılmasına, Cumhurbaşkanının tebrikleri kabul etmesinden Başbakanın esip gürlemesine, İsrail'e çekilen restlerden Libya'daki muhaliflere bavullar dolusu para aktarılmasına kadar her şey işte bu yeni ergenekonun inşası ile ilgilidir" dedi.
Demirtaş, savaş ve şiddetin hiçbir sorunumuzu çözmeyeceğini vurgulayarak, "Buradaki maharet bu dakikadan itibaren hiç kimsenin burnu dahi kanamadan sorunu çözme gücünü göstermektedir. Yaşamını yitiren askere de, polise de, gerillaya da, sivile de yazıktır. Hepsi de ana baba evladıdır ve bu sorunda onların paylarına düşen şey maalesef ki bedellerin en ağırıdır" dedi.
Barış konusunda Öcalan ile başlatılan sürecin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini belirten Demirtaş, BDP ile de demokratik anayasa inşa sürecinde açık ve şeffaf bir diyalog süreci başlatılması ve hükümet tarafından sorunların savaş dışı yöntemlerle çözümünün mümkün olduğunun ilan edilmesi gerektiğini ifade etti.
'Meclise gelmek için koşullar olgunlaşmalı'
Aslında AKP'nin yeni bir anayasa yapma gibi bir niyetinin de kesinlikle olmadığını, Anayasanın bir iki maddesi daha değişmesinin AKP için yeterli olacağını savunan Demirtaş, "Bu nedenle, BDP parlamentodan kopmadan, ama her şeyi parlamenterizme de indirgemeden demokratik siyasetin denge noktasında durmaya devam edecektir. Bu vesileyle bir kez daha altını çizerek belirtiyorum, biz parlamentodan çekilmiş değiliz, ancak genel kurul çalışmalarına katılabilmemiz için asgari demokratik siyaset ortamının oluşturulması gerekir. Bu gün itibariyle bu koşulların olgunlaştığını görmüyoruz. Bu tavrımızın doğru anlaşılması gerekir" dedi.
'Kimseden lütuf beklemiyoruz'
Kendilerinin Kürt halkı için kimseden lütuf ya da sadaka istemediklerini belirten Demirtaş, şunları dedi: "Suriye'de desteklediğiniz muhalefetin istediğinden fazlasını değil, Libya'da bavullarla para taşıdığınız muhaliflerin istediğinden fazlasını değil, mazlum Filistin halkının istediğinden fazlasını değil, ya da Kıbrıs halkının istediğinden fazlasını değil, Mübarek rejiminin baskısı altında yıllardır ezilen Mısır halkının istediğinden fazlasını da değil, bütün ezilen halklar gibi biz de sadece kendimize ait olanı, bizden zorbalıkla çalınanı geri istiyoruz. Türkiye sınırları içinde kendi anadilimizle, kültürümüzle yaşamak, kendimizi demokratik özerklikle yönetmek istiyoruz. Kürt sorununu çözeceğim, yeni bir anayasa yapacağım, diyen bir hükümetin bu iradeye zerre kadar saygısının olmadığı bir ortamda kim ki halen BDP'den fedakârlık bekliyorsa insafsızlık yapıyor. Bu noktadan sonra kendini ve yanlışını düzeltmek durumunda olan hükümetin kendisidir."
'Savaşa karşı tek yol AKP'li olmak değildir'
Demokratik özerklik çözümüne karşı, ortaya başka bir çözüm önerisi koymak yerine, sadece saldıran ve hakaret eden bir hükümetin Türkiye'nin en büyük sorununu çözemeyeceğini söyleyen Demirtaş, "Evet savaş kötüdür, en kötü diyalog seçeneğinden bile daha kötüdür. Ama savaşa karşı tek yol AKP'li olmak veya O'nun istediği kadar çözüme razı olmak değildir. Kaldı ki ortada kötü de olsa bir diyalog yoktur. Sadece üst perdeden emreden ve sürekli buyuran, hem Kürtleri hem devleti aynı anda temsil ettiğini iddia eden bir hükümet vardır" dedi.
'Hükümet muhataplıktan kaçamaz'
PKK'nin ateşkes ilan etmesinin ardından, BDP'nin yaptığı "operasyonlar dursun" çağrısının tehdit söylemi olarak çarpıtıldığını söyleyen Demirtaş, "Unutmayın ki, PKK'yi dağa çıkaran BDP değildir, devletin hatalı politikalarıdır. Ama BDP, devletin bu hatalı politikalarını düzeltmesine yardımcı olarak PKK'nin dağdan inişini sağlayabilir. Bu nedenle çağrımızın ilk muhattabı doğal olarak ki hükümettir. Hükümet bu muhataplıktan kaçamaz" dedi.
BDP olarak, oluşturulacak bir "akil insanlar" heyetinde, hakikat komisyonunda ya da anayasa konseyinde yer almaya hazır olduklarını belirten Demirtaş, "Yeter ki ortaya savaş seçeneği dışında ciddi bir çözüm arayışı çıksın. Biz buna destek olacağız. Bunun için meclisin açılmasını beklemeye de, BDP'nin yemin etmesini beklemeye de gerek yoktur. Bu irade ortaya çıktıktan sonra BDP bütün süreçlerin önünü açma konusunda rolünü oynayacaktır" dedi.
Ortadoğu'daki gelişmelere de değinen Demirtaş, kendi Kürtleriyle barışan bir Türkiye'nin, Ortadoğu'ya barış ve demokrasi taşıma konusunda öncü olacağının altını çizerek, "Ama hükümet bunu yapmak yerine halen İran, Suriye, Irak rejimleri ile gizli pazarlıklar yaparak Kürtleri tasfiye etmeye çalışıyor. Bu politika son derece hatalıdır ve kesinlikle kaybettirecek bir çizgidir" dedi.
'AKP'nin önünde diz çökün derseniz çok beklersiniz'
AKP'yi "taze Ergenekoncu" olarak niteleyen Demirtaş, "Samimi barış arayışımıza rağmen bizi tehditle terbiye etmeye çalışanlara hatırlatıyorum, bugün eğer yeryüzünde halen insani değerlerden söz edilebiliyorsa, işte her toplumda var olan bu direnişçiler sayesindedir. Yoksa sizin gibi tazelere kalsa bu gün artık insanlık yeryüzünde bile olmayabilirdi. Bu nedenle zulme karşı direnmeyelim diye peşinen teslim olmamız için son çağrılarını yapanlara açıkça diyoruz ki, biz BDP olarak şiddetin durması için her koşulda çalışmaya devam edeceğiz, ama şiddetin durması için tek seçenek AKP'nin önünde diz çökmektir diyorsanız, onu daha çok beklersiniz" dedi.
Demirtaş, "Blok bileşenlerine" verilen bir tek oyun dahi boşa gitmediğini vurgulayarak, "Seçim meydanlarında, fakir sofralarında, fabrikalarda, gariban semtlerinde verdiğimiz sözü unutmayacağız" diye konuştu.
Selahattin Demirtaş genel başkan seçildi!
Divan başkanı Osman Özçelik, genel başkanlık oylamasının sonuçlandığını bildirdi. Kayıtlı bin 193 delegeden 629’unun oy kullandığını belirten Özçelik, Selahattin Demirtaş’ın 627 oy alarak genel başkanlığa seçildiğini duyurdu. Özçelik, parti meclisi listesinde ilk sırada yer alan Gültan Kışanak’ın eşbaşkan olarak da partide görev yapacağını ifade etti.