HDP'nin Köşk adayı Selahattin Demirtaş, "Benim Cumhurbaşkanlığı’na aday olmam, aynı zamanda bu ülkede bir arada yaşamak istediğimizin en açık mesajıdır" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Köşk için aday tarifi yaptıklarını" söyleyen Demirtaş, eski AİHM Yargıcı ve CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen için "aday gösterilseydi desteklerdik" ifadesini kullandı.
Radikal yazarı Ezgi Başaran'ın "Kürtler bölünmek isteseydi beni aday göstermezdi" başlığıyla köşesine taşıdığı (10 Temmuz 2014) konuya ilişkin yazısı şöyle:
HDP'nin Köşk adayı Demirtaş, kendi adaylığının sembolik değerinin çok büyük olduğunu söylüyor. Demirtaş, "Bir Kürt olarak bu ülkenin en üst makamına talip olmam Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Aleviler adına bir önyargının kırılması, bir tür normalleşme anlamına geliyor" diyor.
Herkes “Kürtler AKP ile pazarlık yaptı, teslim oldu, anlaştılar Erdoğan’ı destekleyecekler” iddialarını konuşurken Kürt siyasi hareketinin en güçlü ve popüler ismi adaylığını açıkladı. Eminim bu duruma pazarlık iddiasını ortaya atanlar kadar AK Partililer de şaşakalmıştır. Neyse olur böyle şeyler… Hayatın ve siyasetin çukurları olduğu gibi bunun gibi sürprizleri de oluyor. Ne ala…
Dün sabah bir grup gazeteci olarak o sürpriz isimle, cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş ile buluştuk. Ve konuya biz de ‘pazarlıktan’ girdik. Hayır AKP ile değil. CHP ile… Daha doğrusu bu adaylık sürecinde CHP ile HDP’nin ne konuştuğunu, HDP’nin Rıza Türmen yerine Demirtaş’ı, CHP’nin ise İhsanoğlu’nu aday göstermesiyle sonuçlanan yolu sorduk.
Demirtaş şöyle anlattı: “Halkın tüm kesimlerinde şiddetli bir değişim isteği vardı. AKP bunu gördü ama hor kullandı. Şimdi ise muazzam bir baskı gücüne dönüştürdü. Biz de muhalefet olarak çok uzun yıllar seçmenin karşısına bu istekleri karşılayacak bir şeyle çıkamadık. Kuru bir Tayyip Erdoğan ya da AKP karşıtlığı topluma hiç bir şey vadetmedi. HDP ezilen kesimlerin, Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin, işçilerin, kadınların, Yahudilerin, Alevilerin, dindarların ortak temsil merkezi olmayı hedefleyerek, yeni bir hat yeni bir siyaset oluşturma iddiasıyla ortaya çıktı. Tam bu sırada da önümüze Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi. Bize göre bu iddiayı hayata geçirmek için çok iyi bir fırsat bu. O yüzden de çok önemsedik ve 1 ay kadar hangi adayı belirleyeceğimize karar verdik. O sıra ben HDP’nin eşbaşkanı dahi değildim, hatırlatırım. HDP olarak tüm kesimlere gittik. Alevi örgütlerine, İslami kesime, kadın örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına… Bazılarıyla ikişer kez buluştuk. Hepsi tek bir aday etrafında birleşmek istedi. Şunu da söyleyeyim bu kesimlerin bir gözü de CHP’deydi. Fakat CHP’nin MHP ile birlikte bir aday açıklaması bazı şeyleri ayan beyan ortaya koydu?”
Neyi?
“Türkiye’deki birikmiş değişim dönüşüm isteğinin CHP’nin durduğu yerden karşılanamayacağını… Biz Kılıçdaroğlu ile buluştuğumuzda bana açıkça sormuştu: Sizin AKP ile anlaştığınız söyleniyor. Bu doğru mu? Kendisine böyle bir şeyin söz konusu olmadığını anlattık. O toplantıda Rıza Türmen dahil kimsenin adı konuşulmadı. Bizimle yola çıkmaya hazır bir tavır olsaydı, Türmen ismi onlardan gelseydi biz HDP olarak destekleyecektik. CHP ile birlikte bir şey yapmaya yakındık. Fakat biz böyle düşünürken onlar çok adayını belirlemiş. Meğer o gün toplantıyı yaparken zaten Ekmeleddin Bey isminde karar kılınmış. Bunun böyle olduğunu sonradan öğrendim. Bu noktadan sonra bizim CHP ile yollarımız ayrılmıştır.
O derece…
“Evet çünkü bırakın MHP’yi CHP’nin kendisi bizim için handikaptı. Ama bu vesileyle CHP’de bir değişim dönüşüme faydamız dokunabilir diye düşünmüştük.
CHP’nin sağa savrulan tarafını dengeleriz diye ümit etmiştik. Onlara da bunu böyle ifade ettik. Sizin de bizim de parti olarak değişime ihtiyacımız var,
bunu birlikte yapabiliriz dedik. Fakat sonuçta onlar milliyetçi ırkçı bir partiyle birlik olmaya karar verdi. Bizim açımızdan bu bir kırılmadır. CHP’nin ana gövdesi buysa, evet, bizim yollarımız ayrılmıştır.”
Bence CHP ile ilgili teraziyi eline almak isteyenler için Demirtaş’ın “Tüm handikaplarına rağmen CHP ile yola çıkmaya yakındık. Rıza Türmen’de buluşabilirdik ama onlar istemedi” sözleri önemli bir gösterge.
Meselenin bu kısmını açıklığa kavuşturduysak asıl mevzuya geçelim…
**
Asıl mevzu Demirtaş’ın adaylığı ve nasıl bir seçim stratejisi izleyeceği elbette…
“Kürt cumhurbaşkanının sembolik değeri büyük, farkındayım. Bir çok açıdan böyle. Bakın çözüm sürecinin ortasındayız, bu süreç nasıl sonuçlanacak, yeni bir anayasa yapılacak mı, yapılacaksa burada Kürt kimliğiyle ilgili ne denecek, hukuk yeniden nasıl yapılanacak bunların hiç biri belli değil.
Böyle bir durumda eğer Kürtlerin birlikte yaşamak, Türkiye’nin parçası olmak gibi bir arzusu olmasa yani bölünmek istese beni aday göstermezlerdi. Benim şahsımda bu Kürtler'in Türkiye’nin geleceğini birlikte inşa etme isteğinin bir ifadesi. Sadece Kürtlerin değil, aslında tüm ezilenlerinifadesi. Ve yine tüm ezilenlerin cüretinin göstergesi. Benim bir Kürt olarak cumhurbaşkanlığına, yani bu ülkenin en üst makamına talip olmam, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Aleviler adına bir önyargının kırılması, bir tür normalleşme anlamına geliyor. Bunu her kesime anlatacağız. AKP seçmenidir, CHP seçmenidir diye kimse ulaşılmaz değil. Hepsine ulaşabileceğime inanıyorum. Kategoriler, kamplardır bizi bitiren. Yerel seçimlerde başaramadık ama Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kimsenin kampına esir olmayacağı düşüncesindeyim.”
NOT: Demirtaş ile sohbet ederken seçim kampanyasına harcanan paralara geldi söz. “AKP bizim en az yüz katımız harcıyordur. Biz 5-6 milyon lira civarı bir miktar öngördük kendimiz açısından. Buyurun oradan hesap edin” dedi. Kampanya rayici hakkında fikriniz olsun diye bunu paylaşmak istedim. Demirtaş’ın seçim programı da şöyle olacak: 8-10 büyük miting yapacak. Tüm bölgelerden 40 kadar kente, Almanya, İsviçre, İngiltere, Fransa ve Belçika olmak üzere 5 Avrupa ülkesine gidecek. İşçi grevlerini, Soma’yı, inanç merkezlerini ve önemli siyasi davaların duruşmalarını ziyaret edecek.