HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “makul şüphe”nin de içinde bulunduğu Güvenlik Paketi’ne tepki göstererek, “Yasayı miting ve eylemlerle engelleyeceğiz. Bu yasayı çıkarırsan ters teper. Korkmaz, sokağa çıkarlar” dedi.
Demirtaş, çözüm süreciyle ilgili de “Süreç başladığında talepler belliydi. Hükümet ne yaptı? Hiçbir şey. O yüzden süreç ilerlemiyor. Demokratik özerklik olmazsa olmazdan çok, tartışılması gereken bir mevzu... Sürecin devam edip etmeyeceği Sayın Öcalan’ın sunduğu müzakere taslak metnine hükümetin vereceği cevaba bağlı” dedi.
Bugün gazetesinden Seda Şimşek’in sorularını cevaplayan Selahattin Demirtaş şunları söyledi:
Güvenlik paketini sokakta engelleriz
HDP lideri Demirtaş güvenlik paketini eleştirdi. “Gençlerimiz patır patır öldürülecek” dedi. Yasayı miting ve eylemlerle engelleyeceklerini söyledi. İnsanların haksızlıklara isyan noktasına geldiği için sokağa çıktığını savunan Demirtaş, “Bu yasayı çıkarırsan ters teper. Korkmaz, sokağa çıkarlar” dedi
Hükümet ile HDP heyetinin görüştüğü sıralarda HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile TBMM’deki odasında sohbet ettik. Demirtaş, çözüm sürecinin akıbeti ile ilgili önemli ipuçları verdi. Makul şüphe ile gözaltı ve arama kararları getiren güvenlik paketine sert eleştiriler getiren Demirtaş şunları söyledi:
KCK’nın açıklamaları misilleme
Kobani bahanesiyle 3 binden fazla insan gözaltına alındı, bine yakın kişi tutuklandı. Bu durumun daha da gerginleşmesine yol açtı.
KCK’nın yaptığı açıklamalar bu tutuklamalara misilleme eylemleri ile cevap verecekleri şeklinde. Bunlar sürecin ilerlemiyor olmasının gerilimleridir. Süreç pratik adımlarla ilerleyebilse bu gerilimler ortadan kalkar.
Sarayda uykuları kaçıyor
Kobani olayları bahane edilerek çıkarılmak istenen bir yasa. Hükümet toplumsal muhalefetten, sokaktan çok korkuyor. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın uykuları kaçıyor. Bin 150 oda yapılmış ama hiçbirinde rahat uyuyamıyor. Dışarıda sokak bu kadar sıcak ve hareketliyken, her zaman patlamaya hazırken sarayda rahat uyuyamıyorsa bunun tedbirini almak isteyecek. Bu yasa onun yasası. Hem Meclis’te karşı çıkacağız, kıyameti koparacağız sokakta mitinglerimizle, yürüyüşlerle engellemeye çalışacağız. Yasa çıkarsa değişmesi için mücadele yürüteceğiz.
Süreci dinamitleme potansiyeli
Müzakere sürecini dinamitleme potansiyeline sahip bir yasa. Daha yasa çıkmadan Yüksekova’da polis 18 yaşındaki bir çocuğu infaz etti. Çıkınca çok daha rahat edecekler. Başbakan’ın ‘vur’ dediğini polis kafasından vurup indirecek, sonra ‘yüzü kapalıydı, elinde molotof, taş vardı’ diyecek, çocuklarımız, gençlerimiz sokakta patır patır öldürülecek. Bunu hangimiz içimize sindirebiliriz? Bu sadece Kürt’e karşı çıkarılmış yasa da değil, Batı’da da her yerde bu yasayı çok sert uygulayacaklar. Her yerden ortak muhalefetle bu güvenlik yasasına karşı çıkmak lazım.
‘Hükümet müzakere yapmazsa süreç biter’
Demirtaş çözüm süreciyle ilgili şu ayrıntıları aktardı: “Diyalog kesilmişti şimdi diyalog yeniden başladı ama sürecin devam edip etmeyeceği Sayın Öcalan’ın sunduğu müzakere taslak metnine hükümetin vereceği cevaba bağlı. Hükümet müzakereyi bu çerçevede sürdürmeyi kabul ederse müzakereler başlayacak yoksa sürecin devam etme şansı kalmaz. Bu hafta içinde netleşir.
Kandil’in yaklaşımı
Kandil de Abdullah Öcalan’ı esas alıyor. Onun bu konudaki yaklaşımının dışına çıkmayacağını Kandil deklare ediyor.
Öcalan’ın ağırlığı daha fazla
Kendisi bir görüşmede “Ben İmralı’ya getirilmeden önce benim bu kadar ağırlığım yoktu. Ben İmralı’da daha fazla etkili ve güçlü bir lider oldum. Buradaki mücadelem, duruşum bunu sağladı. Beni İmralı’ya getirenler herhalde böyle bir sonuç beklemiyorlardı” demişti. Şu andaki ağırlığı eskisinden çok daha fazla. Giderek de artıyor.
Şatafatlı söylemler
Bir yanda şatafatlı demokrasi söylemleri, öbür tarafta Kenan Evren’in, darbenin bütün kurumlarına sıkı sıkı sarılan bir AKP var. MGK’yı, YÖK’ü kendileri için kullanıyorlar. Bu kurumlar ve seçim barajı darbenin icadıdır. Bunları Türkiye’nin başına bela ettiler, AKP darbe karşıtı söylemlerle geldi, darbenin bütün nimetlerinden faydalanıyor. Darbenin yarattığı kurumları, kendi çıkarları, kendi lehleri için kullanmaktan hiç rahatsızlık, hicap duymuyorlar.”
HDP lideri gündemdeki torpil listesiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Her yerde, bize AKP’li milletvekillerinin, bakanlarının, il başkanlarının yakınlarının, akrabalarının, tanıdıklarının, torpillilerin devlet dairelerine doluştukları, bütün ihaleleri aldıkları anlatılıyor.
Torpil ayyuka çıkmıştı
Bunlar Türkiye’nin her yerinde ayyuka çıkmış konular. Her yeri bir ahtapot gibi sarmışlar, bu şok edici bir durum değil. Bunların isim isim ortaya çıkması, teşhir olması AKP’nin bu konularda hesap vermesi gerektiğini ortaya koydu. Yoksa, AKP gibi tertemiz, pırıl pırıl (!) bir parti ile ilgili ilk defa sarsıcı bir şey ortaya çıkmıyor.
Zorunlu Osmanlıca saçma
“Osmanlıca’nın zorunlu hale getirilmesi saçmalık. Andımızı da yıllarca okuttunuz ama şimdi kaldırdınız. Zorla öğretmeye kalkışırsan, bütün ordun gelse benim kızımı zorla Osmanlıca dil dersine sokamaz.”
Öcalan dervişvari yaşıyor
“Öcalan, ‘Bebek katili, eli kanlı terörist’ gibi anlatıldı ama inşallah gün gelir Türkiye onu kendi sesi, duygusu ve düşüncesiyle tanır. Bu imkân sağlandığında orada Türkiye’nin ve bütün halkların çıkarını düşünen bir barış adamı, filozof, düşünce adamı olduğu görülecek. Orada, bütün dünya nimetlerinden uzun süredir bağını kesmiş dervişvari yaşayan bir derviş var. Türkiye için bir şans.”
İşverene partizanca davranmamalı
Demirtaş, altın madenlerine geçici faaliyet belgesi verilmemesi ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Hükümet idari uygulamalarda eşit ve adil davranmalı, ideolojik, partizanca davranmamalı. Bir işverene sırf cemaate yakın olduğu için haksızlık yapılırsa bunu bizim vicdanımız kaldırmaz, kabul edemeyiz. Bizim ideolojik, düşünsel olarak uyuşmadığımız, anlaşmadığımız herhangi bir kesime haksızlık yapılmasına göz yummak ilkesel duruşumuza aykırı olur. Hükümet, suç işleyip işlemediğine bakmaksızın, intikam alma, had bildirme duygusuyla bir operasyon yürütüyor. Bu kime yapılırsa yapılsın yanlış bir uygulama. Bütün toplumsal kesimlere sırasıyla yapıldı. Burada cemaat gönüllülerinin özeleştiri yapması lazım. Toplumsal kesimlere karşı çok uzun yıllar ağır suçlar işlenirken cemaat ya ortak oldu ya sessiz kaldı.”
Haksızlıklara karşı sokağa çıkıyorlar
“Kamu düzeni önemlidir ama kamu düzeni copla, gazla olmaz. En güçlü devletler bile baskıyla kamu düzenini kuramaz. Kamu düzeni demokrasiyle kurulur. İnsanlar gösteri meraklısı, manyağı oldukları için değil özgürlük sevdasından veya baskılara, haksızlıklara karşı isyan noktasına geldiği için sokaklara çıkıyorlar.
Zulüm düzenleri böyle yıkıldı
Onları anlamak, dinlemek yerine, “Öldürürüm, infaz ederim, sokağa çıkmaktan seni menederim” diye yasa çıkarırsan bu ters teper. İnsanlar korkmaz, sokağa çıkar. Dünyanın her yerinde, tarihte baskıya, haksızlığa karşı tanklara, toplara karşı yürüyen kahramanlar oldu. Zulüm düzenleri böyle yıkıldı. Bu kanun da AKP’nin zulüm düzeni kurmak istediğinin tescili oldu.”
Kamu düzeni talimatla sağlanmaz
“HDP’nin kamu düzenini sağlama sorumluluğu ve yetkisi yok. Kamu düzenini bozan da bozulmuş düzeni düzeltmek durumunda olan hükümettir. Kamu düzenini düzeltmek de özgürlükleri artırmaktan geçer. Baskıyı artırdıkça insanlar daha fazla sokağa çıkacak. Zannediyorlar ki yasa çıkınca insanlar sus pus olup, evlerine kaçacak. Öyle olmayacak.
Öcalan da durduramaz
İnsanlar özgürlüklerini tehdit altında hissettikçe sokağa çıkar. Biz durduramayız. Öcalan da durduramaz. Kamu düzeni talimatla sağlanacak bir şey değil. Özgürlük talebi yerine gelene kadar insanlar ne sokaktan ne dağdan, bayırdan ne miting alanından ne de barikattan çekilir. Bu işin realitesi budur.”
Özerklik ele alınmalıydı
HDP lideri Demirtaş, çözüm süreciyle ilgili Kürtler’in talebini ve hükümetin tavrını şöyle dile getirdi: “Bu süreç başladığında Kürtlerin ne istediği, ne talep ettiği belliydi. Bunlar karşılanmadan “Kürt sorunu çözüldü” denilebilir mi? Anadilde eğitim, Kürtlerin tarihinin, kültürünün kabul edilmesi, anayasal güvence altına alınması, demokratik siyaset kanallarının açılması, siyaset yapma hakkı, seçim barajının kaldırılması, Siyasi Partiler Kanunu’nun değişmesi, yönetime katılma hakkı, bir tür özerklik mevzusunun ele alınması gerekiyordu. Bunlarla ilgili hükümet ne yaptı? Hiçbir şey. Sıfır. O yüzden süreç ilerlemiyor. Demokratik özerklik olmazsa olmazdan çok tartışılması gereken bir mevzudur.”
Yasaklılar 14 Aralık’ta üye
Demirtaş seçimlere parti olarak girme eğiliminde olduklarını ve kesinlikle barajı aşacaklarını söyledi. Siyasi yasakları sebebiyle bağımsız milletvekili olarak devam eden isimlerin aslında HDP’li olduğunu söyleyen Demirtaş, “Leyla Hanım da (Zana), Aysel Hanım da (Tuğluk), Ahmet Türk de, hepsi başından beri siyasi olarak HDP’li. Resmi olarak üye olamıyorlardı. Yasakları 14 Aralık’ta doluyor, yasakları biter bitmez arkadaşlarımız gruba dâhil olurlar” dedi.