Politika

Demirtaş: Baskıcı bir başkanlık sistemine evet demeyiz

Partisinin grup toplantısında BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'Biz, otoriter, baskıcı bir başkanlık sistemine 'evet' demeyiz' dedi

30 Nisan 2013 20:54

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Başkanlık model olarak tartışılabilir. Buyrun, nasıl bir demokratik sistem kurabiliriz, bunu tartışmaya açığız. Ama bütün yetkilerin toplandığı bir sistem 'evet' diyeceğimiz bir sistem değil..." dedi

Partisinin grup toplantısında konuşan Demirtaş, "Biz, otoriter, baskıcı bir başkanlık sistemine 'evet' demeyiz. Başkanlık model olarak tartışılabilir. Buyrun, nasıl bir demokratik sistem kurabiliriz, bunu tartışmaya açığız. Ama AKP sözcülerinin tariflediği gibi bütün yetkilerin toplandığı bir başkan, başkanlık sistemi bizim 'evet' diyeceğimiz bir sistem değil" ifadelerini kullandı.

KCK operasyonlarının yılladır devam ettiğini belirten Demirtaş, "Adalet denilen hukuksuzluk bizler açısından bu şekilde işliyor ama yargının keskin kılıcı herkese aynı şekilde dokunmuyor. Susurluk'un en önemli aktörlerinden Mehmet Ağar bir yıllık tatilin ardından dün işbaşı yaptı, tahliye oldu. Bir yıldır lüks odada gelen giden misafirlerini ağırladı, dinlendi ve tahliyesine karar verildi. Milletvekilleri 4 yıldır tutuklu, tek bir çakı, tırnak makası bile kullanmamışlar, şiddete dair tek bir söylem ve söylemleri yok ama açıkça, alenen binlerce faili meçhul cinayeti işleten kişi bir yıllık tatilden sonra tahliye oldu" dedi.

 

'Bu zehiri topluma bu siyasetçiler verdi'

 

"Adaletin olmadığı yerde devlet yoktur" diyen Demirtaş şunları söyledi: "Travmanın özü budur, Kürt sorunu dediğiniz budur. Benden önce bu kürsüde bağıran çağıran zat, gelip bir baksın bakalım; ihanetle herkesi suçlayan; çözüm sürecini 'ihanet süreci' olarak tanımlayan siyasetçi gelsin, buradaki tabloya baksın ve hesap versin. Çözüm süreci ile ilgili bir şeyler konuşulacaksa kullanılması gereken kavramlar; katliamdır, soykırımdır, asimilasyondur, zulüm, işkencedir. Kürt sorunu tanımlanacaksa böyle tanımlanır. Yıllardır bunları halklara anlatmadıkları için akil insanlar çalışma yürütürken nelerle karşılaşıyorlar. Bu zehiri topluma bu siyasetçiler verdi. AKP de Başbakan da dahil olmak üzere, toplumu zehirleyen bu söylemler, bu dil oldu."

 

'Kürtleri katledenler, bugün barış umudunu bitirmeye çalışıyorlar'

 

Demirtaş, "Binlerce zulmü, katliamı üst üste koyun. Şimdi bu acılar bitsin diye çözüm umudunu büyütmeye çalışıyoruz, beyefendiler çıkmış kürsüden yaygara koparıyorlar. Niye? Bu zulüm devam etsin diye. Geçti o günler. Bunu daha anlayamadılar. Anlayacak kapasiteleri de yok. Yapabildikleri tek şey; şu mikrofonlardan boş boş bağırıp çağırmak. Bir daha bu zulmü bu halka yaşatamayacaksınız. Kürt sorunu yaratanlar, Kürtleri katledenler, bugün barış umudunu bitirmeye çalışıyorlar. CHP konuşacaksa eğer önce sürgün, asimilasyon kararnameleriyle ilgili konuşması, Dersim katliamının hesabını vermesi lazım. Önce bunun için özür dilemesi lazım. Eğer barış, çözüm sürecine dair vicdanlı yaklaşım sergileyecekse, yönetimde olduğu dönemde Kürt sorununu nasıl bu ülkenin başına bela ettiklerini anlatmaları lazım. 1989 Kürt raporunu sıkıştıkça tozlu raflardan indirmek kolaydır, pratiğinize bir bakalım. Bir CHP'li yetkili '1989'da bu kadar ileri bir rapor hazırlamamıza rağmen Kürtler bize oy vermediler, önce Kürtler bunun için özür dilesin' demiş. Hakkari'de yüzde 1, Diyarbakır'da yüzde 2, Şırnak'ta 2,5... Kürtlerin size karşı özrü budur işte, anlamadınız mı?" dedi.

 

'Ortada bir pzarlık değil ortada mücadele süreci vardır'

 

Demirtaş, "Bir pazarlık üzerine kirli, kapalı bir anlaşma üzerine kurulamayacak kadar bizim açımızdan kutsal ve temiz bir süreçtir. İnsan hak ve özgürlükleri pazarlığın konusu olamaz. Ortada bir pazarlık değil ortada mücadele süreci vardır. Biz 'hak ve özgürlüklerimiz için mücadele edeceğiz' dedik. Halen aynı noktada aynı süreçteyiz. Farkı ne? Ölümleri, kanı, silahı durduruyoruz. Bugüne kadar Öcalan başta olmak üzere bu konuda çaba sarf eden herkese ben sadece minnet duyarım, teşekkür ederim. Elini taşın altına koymuş siyasetçilere teşekkür ederim. Akil insanlara, aydınlara, gazetecilere, medyaya sadece teşekkür ederim" diye konuştu.

 

'Başkanlık sistemi bizim 'evet' diyeceğimiz bir sistem değil'

 

Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Demirtaş, şunları söyledi: "Uzlaşma komisyonu dışında hükümetle açık kapalı, tek bir görüşmemiz yoktur. Anayasa konusunda tek bir tartışmamız yoktur. Uzlaşma komisyonu masası orada dururken başka yerde hükümetle anayasa konuşmayı ahlaki de bulmayız. Bunlar bizi kendileri gibi sandığı için kapalı kapılar ardında iş çevirdiğimizi sanıyorlar. O sizin maharetinizdir. Bizim neyimiz varsa ortada. Biz, otoriter, baskıcı bir başkanlık sistemine de 'evet' demeyiz. Başkanlık model olarak tartışılabilir. Buyrun, nasıl bir demokratik sistem kurabiliriz, bunu tartışmaya açığız. Ama AKP sözcülerinin tariflediği gibi bütün yetkilerin toplandığı bir başkan, başkanlık sistemi bizim 'evet' diyeceğimiz bir sistem değil.

 

'Kendi sürecimize sahip çıkmak da boynumuzun borcudur'

 

Demirtaş, "Ya Türkiye'nin bir parçası satılmıştır Amerika'ya ya da Türkiye'nin öbür parçası peşkeş çekilmiştir' diyorlar. Çünkü ne Kürtleri ne Kürt hareketini tanıyorlar. Kürt hareketinin böyle ucuz pazarlıklar içine girmeyeceğini, ahlaklı, ilkeli olduğunu bilmiyorlar. Bu sürecin içindeyiz, öncüsüyüz. Bu süreci başlatan biziz. Kendi sürecimize sahip çıkmak da boynumuzun borcudur. Onun için kim ne derse desin, onurlu, kalıcı barışa ve gerçek demokrasi için mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz"