Politika

Demirtaş: 1 Kasım sonrası AKP'nin de içinde yer aldığı koalisyona hazırız

"İnsanlıktan çıkmak üzereler bu AKP eliti"

21 Ekim 2015 10:31

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 1 Kasım sonrası HDP’nin geniş tabanlı bir koalisyon içinde yer alabileceğini belirterek, “Eğer koalisyonda bize iş ve görev düşerse - ki biz buna açık olacağız - AKP ve CHP dahil olmak üzere oturup konuşacağız” açıklamasını yaptı.

Demirtaş, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ankara katliamı için 'HDP'ye taziye telefonu' açması üzerinden başlayan tartışmaya ilişkin olarak, "Ben hayatımda bu kadar utanç verici başka bir cümle hatırlamıyorum. İnsanlıktan çıkmak üzereler bu AKP eliti" 

Seçmene sandığa gitme çağrısında da bulunan Demirtaş, "Ankara Garı’nda kaybettiğimiz insanların hatırası için 1 Kasım günü evde oturmayın. Gidin oyunuzu kullanın" dedi.

Demirtaş, 1 Kasım seçimlerine 10 gün kala Cumhuriyet’ten Murat Sabuncu, Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve Mahmut Lıcalı'nın sorularını yanıtladı. Demirtaş'ın açıklamaları şöyle:

- Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP hakkında “Parti demeye dilim varmıyor. Ben onlara organizasyon diyorum” dedi. Bu ifadeyi nasıl buldunuz?

Doğru diyor. Biz büyük bir siyasi organizasyonuz. Zaten siyasi parti olmak bunu gerektirir. Kendisi siyasi partiyi şirket zannediyor, anonim şirket olarak görüyor. Kendisi o şirketin CEO’su olduğu için bizi anlayamıyor. Asıl siyasi organizasyon biziz. Onun düşündüğü gibi bir siyasi parti değiliz.

 

"İnsanlıktan çıkmak üzereler bu AKP eliti"

 

- Abdullah Gül’ün sizi araması AKP içinde büyük bir tartışma başlattı. Davutoğlu, Gül’ü bu nedenle eleştirdi.

Çok üzücü, çok utanç verici bir şey tartışmanın bu şekilde yürüyor olması. Sonuçta çok sayıda üyemizi, milletvekili adayımızı orada kaybettik. CHP’nin ve EMEP’in üyeleri vardı. Dolayısıyla sırf HDP kimlikli 36 kişi orada katledildi. Ülkenin uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişinin bu kurumların temsilcilerini arayıp hem bizlere hem de bizler aracılığıyla ailelere taziye dilemesi çok normal ve insanidir. AKP toplumdaki bütün kargaşa, ölüm kan ve gözyaşını siyasi bir rant hesabı olarak gördüğü için Başbakan o nedenle öfkelendi. Ben hayatımda bu kadar utanç verici başka bir cümle hatırlamıyorum. İnsanlıktan çıkmak üzereler bu AKP eliti.

- Başbakan sizi Diyarbakır saldırısından sonra telefona çıkmamakla da eleştirdi.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı’ndan taziye telefonu beklemedim. Diyarbakır mitingine yapılan saldırıda aradıklarında da konuşmak istememiştim. Bu defa da beklemedim. Çünkü acımızı samimi ve yürekten hissettiklerine inanmıyorum. Başbakan Ankara patlamasının ne kadar AKP oyunu artırdığını hâlâ konuşabiliyor. IŞİD bir tehdit ve tehlike. Herkese saldırabilir. Ama IŞİD neden hep bize saldırıyor? Bunun sebebi Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın sürekli bizi hedef gösteriyor olmasıdır. O nedenle bu katliamda sorumlulukları vardır. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi biz öldükten sonra telefon açıp, “Çok üzüldük. Başınız sağolsun. Acı hepimizin acısıdır” demeleri samimi gelmiyor.

- HDP’nin seçim beyannamesini, özyönetim vurgusu nedeniyle toplattılar. Parti tüzüğü nedeniyle kapatma davası açabilirler mi?

Yapmak isteyeceklerdir. Çünkü AKP’nin önündeki en büyük engel HDP. HDP diye bir parti ortada kalmazsa, HDP’nin oyları dağıtılırsa bunun en büyük kısmı AKP’ye gider diye düşünüyorlar. HDP’ye hukuksuz ne yaparsak önemli değil diye düşünüyorlar. Biz beyannamemize “Biz tek adamlık bir yönetim kuracağız. Bütün yetkileri tek bir adama vereceğiz” deseydik yargı toplatma kararı almazdı. Girdiğimiz 6-7 seçimdeki beyannamelerimizin tamamında bu vardır. HDP’yi kriminal bir parti olarak, suç odağı bir parti olarak göstermek istiyorlar. En büyük suç odağı haline gelmiş parti AKP’dir.

- 1 Kasım’dan sonra çözüm süreci tekrar canlanır mı?

Türkiye toplumunun önemli bir kısmı savaşa karşı. Fakat bu seçim çok önemli bir mesajı görünür hale getirecektir: Gerçekten barıştan yana olanlar barış adına çözüm projesi ortaya koyan partilere oy vermeliler. Savaştan yana insanlar da savaş isteyen partilere oy vereceklerdir. O da AKP ve MHP’dir. Eğer Türkiye toplumu barıştan yana bir tavır koymak istiyorsa AKP ve MHP savaş blokunun uzağında olmalıdır. 1 Kasım akşamı barış isteyen çevrelerin gücü artmış olarak çıkarsak 2 Kasım’da umutlu oluruz. AKP bütün bu hile ve baskılarla tek başına iktidarı gerçekleştirirse savaşı derinleştirecektir.

- 1 Kasım sonrası en iyi hükümet senaryosu sizce nedir?

En iyi seçenek şu an koalisyondur. Tek başına biz bile 276’yı bulsak Türkiye açısından iyi değildir. HDP tek başına iktidar olsa bu da Türkiye için bir tehdittir. Şu anda AKP’yi aşan derinleşmiş bir kırılma ve kutuplaşma var. Bunu da yaratan AKP’ydi, çözmesi gereken bizleriz. Bunun da yolu koalisyondur. Bir partinin tek başına iktidar olması normalde bir ülkede kaygı da yaratmaz. Demokrasinin gereğidir saygı duyarsınız. Fakat AKP bu gücünü toplumun geri kalanını baskılamak için kullanıyor. Bu gücünü kötüye kullanan, kendisine oy vermeyen bütün çevrelere düşman hukuku uygulayan bir iktidar var.

 

‘Ölenlerin hatırası için sandığa’

 

- 1 Kasım’da seçmende sandığa gitmeme eğilimi olduğu yorumları yapılıyor. Siz bu yoruma katılıyor musunuz?

Türkiye’nin batısı da doğusu da bir seçim atmosferi yaşamıyor. 7 Haziran’da insanlar hasta yatağından kalkıp sandığa gitti. AKP tam da bu heyecanı kırmak için seçim kararı aldı. Bunun kısmen etkili olduğunu görüyoruz. AKP’nin tam da amacı budur. Dolayısıyla sandığa gitmeyecek herkes AKP’ye oy vermiş sayılır. Bu nedenle herkes iyi düşünsün. Ankara Garı’nda kaybettiğimiz insanların hatırası için 1 Kasım günü evde oturmayın. Gidin oyunuzu kullanın.

 

‘360 derece yakınlar’

 

- CHP lideri Kılıçdaroğlu ile görüştünüz. HDP ile CHP arasında yeni bir sayfa mı açılıyor?

Açılsın isteriz. Açılması lazım, Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Ankara Garı önündeki tabloyu gördünüz. HDP’de 36, CHP’de 11 kişi yaşamını yitirmiş. Barış isteyenler kimdir bakınca anlıyorsunuz. Saldırganların kimliği de savaşı isteyenlerin kim olduğunu gösteriyor. IŞİD AKP’nin beslemesi ve tetikçisidir. İdeolojik olarak da birbirine çok ters değiller; 360 derece birbirine çok yakınlar. Türkiye’deki hücreleri istihbaratçılar tarafından kuruldu, kollandı. Hâlâ da faaller. İnsanlar ben HDP’liyim, CHP’liyim kimliğinden öte ben barış istiyorum diye bir araya geldiler. Siyaset kurumunun da bunu görmesi lazım. Bizler barış, demokratik bir anayasa ve özgürlükçü bir laiklik istiyor muyuz? Gelin bunları hep birlikte savunalım. Bunları ortak koalisyonla yapabilecek gücümüz olursa bu Türkiye açısından çok daha kazandırıcı olur. 7 Haziran seçimleri bir kırılma yarattı, ama Erdoğan bu kırılmanın kalıcılaşmasını önlemek için tekrar bir seçim kararı alarak toparlanmak istedi. Taşların yerine oturması için bir sonraki seçim gerekiyor. Bu erken de olabilir, 2019 da olabilir.

- HDP 1 Kasım sonrası hangi partilerle koalisyon kurabilir?

Biz Sayın Bahçeli gibi yaklaşmıyoruz. MHP’yi inkâr eden bir tavrımız yok. MHP’ye oy vermiş herkese saygı duyuyoruz, hepsi de şerefli insanlardır. Ancak MHP ile koalisyonda anlaşmamız mümkün değil. Diğer seçenekleri de mutlaka seçim sonrası oturup konuşmak lazım. Biz HDP olarak ülke yönetiminde olursak Türkiye’nin toparlanması açısından çok önemlidir. Ya geniş tabanlı bir koalisyon konuşulur ya da bizim de destekleyebileceğimiz - iktidarın içinde olmasak bile - temel ilkelerle Türkiye’de kırılmaları toparlayabilecek bir hükümet programı çıkarmaya çalışabiliriz.

7 Haziran’dan önce AKP ile koalisyona ‘Hayır’ diyordunuz, şimdi ‘Geniş tabanlı bir hükümet olabilir’ diyorsunuz. İçinde AKP de olabilir mi?

Olabilir. Seçimden sonra AKP’nin de çok büyük bir tartışma yaşayacağını düşünüyorum. Eğer koalisyonda bize iş ve görev düşerse - ki biz buna açık olacağız - oturup, konuşacağız. AKP ve CHP dahil olmak üzere. Barış isteyenlerin demokrasiden yana olanların gücü ne kadar fazla olursa AKP’yi sınırlamak o kadar kolay olacaktır. Artık 2019’a kadar gitmeyebilir ama bir koalisyon kurulacak artık. Biz bu yüzden açığız.