T24 Politika
DEM Parti Kadın Meclisi, kadına yönelik artan şiddete ilişkin olarak basın açıklaması yaptı. Açıklamada kadına yönelik artan şiddetle PKK lideri Abdullah Öcalan'ın İmralı'da tecrit altında tutulmasının paralel olduğu ifade edilerek "Kadınların özgürlük mücadelesinde İmralı Ada Hapishanesi’nde tecrit altında tutulan Sayın Öcalan’ın durumu, bu rejimin faşist karakterini gözler önüne sermektedir. Kadına yönelik şiddet, katliamlar ve kadın yoksulluğu, tecritle paralel olarak derinleşmekte; iktidarın tekçi politikaları, toplumun bütün kesimlerini baskı altına almaya devam etmektedir." ifadeleri kullanıldı.
"Evrensel ve enternasyonel kadın mücadelesinin simgesi haline gelen Jin Jiyan Azadî sloganını bulunduğumuz her yerde haykırmaya devam edeceğiz." denilen açıklamada dünyada var olan savaşların kadına yönelik şiddeti arttırıldığı da savunuldu.
"AKP-MHP rejimi iç politikadaki sıkışıklığını gidermek için başta kadın özgürlük mücadelemiz olmak üzere iktidar karşıtı bloğu dağıtmak ve pasifize etmek için her türlü yöntemi kullanıyor." ifadeleri kullanılan yazılıa açıklama şöyle:
"Kürt sorununun demokratik çözümü bu bağlamda kadınların savaş karşıtı mücadelesinin merkezinde yer almakta ve toplumsal barışın sağlanmasında önemli bir role sahiptir. Bu mücadele, kadınların sadece hakları için değil, aynı zamanda toplumsal barışın ve adaletin temellerini atmak için sürdürdüğü bir direniştir.
Silopi’de barış isteyen annelere saldırarak, partimize yönelik her gün operasyonlar gerçekleştirerek, cezasızlık politikalarıyla erkek şiddetini meşrulaştırarak, tecriti derinleştirerek savaşta ısrar eden faşist rejime karşı onurlu bir barışı hep birlikte inşa edeceğiz.
Kadınların özgürlük mücadelesinde İmralı Ada Hapishanesi’nde tecrit altında tutulan Sayın Öcalan’ın durumu, bu rejimin faşist karakterini gözler önüne sermektedir. Kadına yönelik şiddet, katliamlar ve kadın yoksulluğu, tecritle paralel olarak derinleşmekte; iktidarın tekçi politikaları, toplumun bütün kesimlerini baskı altına almaya devam etmektedir.
"Kadın cinayetleri politiktir!"
Kadın cinayetleri, tekil ve bireysel olaylar değildir; bu cinayetler, erkek egemen sistemin politikalarının bir sonucudur. Özellikle 2024 yılının 10 ayı içerisinde şahit olduğumuz, savaş bilançosunu andıran kan dondurucu kadın ve çocuk cinayetleri ve tüm bunlara rağmen devam eden kadın cinayeti dosyalarında faillere yönelik cezasızlık ödülleri, bu tür cinayetlerin artmasına zemin hazırlamıştır. Kürdistan'da Rojin Kabaiş'in 18 gün boyunca bulunmaması, her gün erkekler tarafından en az 4 kadının katledildiği, çocukların istismara uğradığı, ülke katledilen kaybettirilen kadınların ülkesine dönüşmüştür.
Şiddete karşı önleyici ve koruyucu işlevi olan İstanbul Sözleşmesinin hayati önemi, artan kadın cinayetleri ile birlikte yeniden anlaşılmış ve sözleşmenin uygulanması mücadelemizin önemli bir parçası olmaya devam edecektir.
Cezasızlık politikalarıyla kadın katliamlarını meşrulaştıran politikalara karşı mücadelemizi büyüteceğiz.
"Erkek-devlet-mafya-çete düzenine karşı mücadeleyi büyütüyoruz!"
AKP-MHP faşist iktidarının özel savaş politikaları genç kadınları hedef almaya devam ediyor. Harran ve Munzur Üniversiteleri'nde yaşanan istismar olayları, bu özel savaş politikalarının en açık örnekleridir. Bu çetelerin elini kolunu sallayarak toplumda dolaşmasına izin vermeyeceğiz. Hakkari’den İstanbul’a, Mersin’den Urfa’ya bulunduğumuz her yerde devlet eliyle güçlendirilen çete-mafyalara karşı mücadelemizi genç kadınlarla dayanışarak büyüteceğiz.
Neoliberal kapitalist politikaların sonucu olarak sağlıkta dönüşüm adı altında özelleştirmelerin yaygınlaşmasıyla birlikte toplumun, kadınların, çocukların sağlığıda, yaşamları hedef alınmıştır.
Yeni doğan ünitelerinde bebek cinayetleriyle ifşa olan çeteler, kapitalist neoliberal politikaların yarattığı yozlaşmış ve çürümüş düzenin göstergesidir. Bebekleri katleden bu çetelerin devletin birçok kademesi ile olan bağları, kadın katleden bu düzenin son dönemde ortaya saçılan en dehşet görüntülerinden birisi olmuştur.
Tüm bu yaşananlara karşı bu çetelerden ve arkasındaki siyasi uzantılarından hesap soracağız.
Kadınların yoksulluğu, iktidarın sorumluluğundadır ve biz kadınlar, emeğimizin gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz!
Sağlamcılık ideolojisi ile inşa edilmiş negatif engellilik kültürün varlığında ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşamın tüm alanlarından izole edilen engelli kadınlar için bağımsız yeni bir yaşamı mümkün kılmanın mücadelesini hep birlikte vermeye devam edeceğiz.
"Türcülüğe, katliam yasalarına izin vermeyeceğiz"
Ev içi emekten, fabrikalardan sokaklara güvencesiz çalışan kadınların emeğinin değersizleştirilmesine karşı en güçlü mücadeleyi vermeyi sürdüreceğiz. Kadın emeğinin gasp edilmesine, kadınların daha fazla sömürülmesine izin vermeyeceğiz. Tarımda, sanayide, evlerde çalışan kadınlar olarak emeğimizi korumak için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Biz kadınlar, yaşamlarımıza ve haklarımıza sahip çıkacağız. Jin Jiyan Azadî felsefesi ile tüm kadınları bu mücadeleye katılmaya, dayanışmamızı büyütmeye davet ediyoruz. Örgütlü kadın güçlüdür, örgütlü gücümüz ile değiştirmeye devam edeceğiz."
Selahattin Demirtaş: Kadınların çığlığını duyuyoruz!Geçen gün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ziyaret ettiği eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son dönemde artan kadın cinayetleri ve kadına şiddet olaylarına dikkat çekmek amacıyla "Kadınların çığlığını duyuyoruz" başlığıyla yayımladığı çağrı metninde, "Unutmayın; kadınlar biz erkeklere sesleniyor, isyan ediyor, feryat ediyor, mücadele ediyorlar. Biz de kendimizle samimiyetle yüzleşerek kadınların mücadelesine omuz verelim" dedi. CHP lideri Özel, 2016 yılından beri Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan Demirtaş'ı ziyaret etti. Ziyarette bir çağrı metni paylaşacağı belirtilen Demirtaş, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda önerilerin de yer aldığı bir çağrı yaptı. Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm siyasilere, yargı mensuplarına, STK'lara çağrı yaptı ve "Acil ve etkili tedbirler için lütfen iş birliği yapın, kadınların isyanını ve haklı taleplerini duyun. Siyasetteki erkek egemen dili, modeli, politikaları ve uygulamaları değiştirerek işe başlayalım" dedi. Demirtaş; İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesi, 6284 sayılı kanunda yer alan elektronik kelepçe tedbirinin uygulanması ve yeni hukuki düzenlemeler yapılması çağrısında bulundu. |
Ahmet Ümit: Artık ciğerim yanıyor, ‘Yırtıcı Kuşlar Zamanı’nı yazmak zorundaydım!
|