Politika

Davutoğlu: Açıklamayı İsviçre'den bekleyin

Bakan Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanacak protokoller konusundaki açıklamaların İsviçre'den beklenmesi gerektiğini söyledi.

08 Ekim 2009 03:00

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanacak protokoller konusundaki açıklamaların Türkiye ve Ermenistan'dan değil, ev sahibi İsviçre'den beklenmesi gerektiğini söyleyerek, "Yakın zamanda İsviçre'den bu konudaki açıklamaları alırsınız. Bizim açımızdan herhangi bir tereddüt söz konusu değildir" dedi.

Davutoğlu, Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Balazs ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında 10 Ekim günü imzalanması öngörülen protokollere ilişkin soruları yanıtladı.

Sarkisyan gelecek mi?

Bakan Davutoğlu, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Türkiye ile Ermenistan arasında 14 Ekim'de Bursa'da oynanacak Dünya Kupası eleme maçına gelip gelmeyeceğiyle ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:

"Sarkisyan'ın milli maç için Türkiye'ye gelmesi tabii ki bizim arzu ettiğimiz bir konudur. Ancak Cumhurbaşkanımız (Abdullah Gül), Erivan'a gittiğinde, hiçbir beklentisi olmaksızın büyük bir siyasi cesaret örneği göstererek gitti. Sarkisyan'ın herhangi bir ön koşulu, beklentisi olmaksızın gelmesini arzu ederiz. Bunun bir tartışma konusu yapılması bile doğru değil. Spor karşılaşmaları centilmenliğin, dostluğun, insani iletişimin öne çıktığı karşılaşmalardır. Bu bakımdan biz bu perfpektifte Sarkisyan'ın Türkiye'ye gelmesini bekliyoruz ve bunun gerçekleşeceğine de inanıyoruz. Bunun için büyük formalitelere gerek yok."

"Lozan ile karşılaştırılmamalı"

Davutoğlu, Ermenistan ile imzalanacak protokollerin Lozan anlaşması ile karşılaştırılmasının doğru olmadığını söyleyerek, bununla birlikte bu protokollerin "Lozan'la Türkiye'nin sahip olduğu sınırları teyit eden" bir boyutunun da bulunduğunu belirtti.

Ermenistan ile protokollerin Zürih'te imzalanması ile Lozan anlaşması arasında bağlantılar kurulduğunun hatırlatılması üzerine Davutoğlu, "Lozan'la karşılaştırılması çok doğru değil, ne anlaşmanın mahiyeti itibariyle ne de katılımcılar itibariyle. Nihayetinde bu iki komşu ülke arasında ilişkileri düzenleyen bir anlaşmadır" dedi.

Lozan'a tek bir konuda referans yapılabileceğini belirten Davutoğlu, "Lozan'ı tüm genel konteksiyle teyit eden bir anlaşma yani Lozan'la Türkiye'nin sahip olduğu sınırları teyit ve bir şekilde tahkim eden bir boyutu var" diye konuştu.

Davutoğlu, katılım konusunda İsviçre'nin yetkilendirildiğini, katılım konusunun İsviçre'nin temasları sonucu ortaya çıkacağını söyleyerek, "Türkiye'nin katılım konusunda bir takım temel prensipleri var, bu da taraflarca bilinmektedir. Biz bütün bunların suhuletle çözüme kavuşturulacağı inancındayız" şeklinde konuştu.

Protokoller konusunda İsviçre'nin açıklamasının neden geciktiğinin sorulmasına karşılık da Davutoğlu, her şeyin doğal seyrinde yürüdüğünü belirterek, kendilerinin bu seyri takip eden insanlar olarak bir tereddüt içinde olmadıklarını kaydetti.

"Sürpriz söz konusu değil"

"Diasporadan, değişik yerlerden gelen seslere bakmayın, her şey doğal seyri içinde hareket etmektedir. Bizim için bu konuda bir sürpriz söz konusu değildir" diyen Davutoğlu, yapılması beklenilen açıklamanın konumu gereği İsviçre'ye düştüğünü belirtti.

Bakan Davutoğlu, Ermenistan Cumhursaşkanı Serj Sarkisyan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bugün Moldova'daki görüşmesinden beklentisinin sorulması üzerine de şunları kaydetti:

"Bu görüşmeden tabii ki olumlu neticeler bekliyoruz. Ama şunu görmek lazım, bu görüşme Mayıs ayından beri yapılan 4. görüşmedir. Son 17 yıl içinde hiçbir zaman iki lider bu kadar sık aralıkla bir araya gelmedi. Bu dahi kazanılan ivmenin bir göstergesidir. Ama hemen bu toplantılardan, hemen bütün sorunların çözüleceği beklentisi içinde tabii ki değiliz. Gerçekçi bir yaklaşım içindeyiz. Önemli olan önceki toplantılara göre daha çok mesafe alınmasıdır. 17 yıldır donmuş olan bir krizin bir anda ve bir toplantı ile çözümlenmesini beklemek doğru değil. Önemli olan bu krizin çözüm süreci içine girmesi ve tarafların karşılıklı olarak birbirlerini anlayışla dinlemeleridir. Bir başka önemli konu da bundan birinci derece sorumlu olan Minsk grubu eşbaşkanlarının gerekli aktiviteyi göstermeleridir. Bizi umutlandıran bu gerekli aktivite vardır."