Politika

Orhan Gencebay'dan Başbakan Davutoğlu'na: İçim kahkaha atıyor...

Davutoğlu: AKM'yi değerlendirmek lazım, Taksim meydanı, "Dünyanın en güzel meydanıdır, koruyalım" diyebileceğimiz bir yer değil

21 Nisan 2016 14:53

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılımıyla düzenlenen Kültürel Kalkınma Programı Toplantısı'nda söz alan sanatçı Orhan Gencebay, "Şu anda sanatçılarımızın çok büyük çoğunluğu yaşama zorluğu çekmektedir. Hatta bazıları sefil haldedir. Allah rahmet eylesin Attila Özdemiroğlu gururundan dolayı bazı şeyleri söylemiyordu. Çok zorluklar içindeydi ve dün onu kaybettik. Yapacağınız şeyler son derece önemlidir, içim kahkaha atıyor" diye konuştu.

Özel tiyatrolara verilen desteğe yüzde yüz zam yapılacağını açıklayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Turizm alanında da faaliyet göstermek üzere 1200 kişinin istihdam edileceğini söyledi. Kültür Bakanlığı'nda istihdam edilmek üzere de 600 kişilik kadro açılacağını belirten Davutoğlu, "Kültürel hayatın zenginleştirilmesi için 81 ilimize en az bir tiyatro sahnesi kazandıracağız. 2016 yılında özel tiyatrolara 9 milyon lira destek vereceğiz. Önümüzdeki dönemlerde inşallah, kültür bütçemiz sürekli artarak ilerleyecek" dedi.

Davutoğlu Kültürel Kalkınma Programı Toplantısında gazetecilerin sorularını da cevapladı. AKM'yle ilgili bir soruya Davutoğlu, "AKM’yi değerlendirmek lazım.Taksim Meydanı üzerinde 2013’te yaşadığımız olaylara bakarak da ifade ediyorum. İdeolojik görüş ayrılıklarına bakarak değerlendirmemek lazım. 'Taksim meydanı, dünyanın en iyi meydanıdır, koruyalım' diyebileceğimiz bir yer değildir" dedi.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Eskiden akıl kelimesi gündeme geldiğinde sadece rasyonelite değil, onun yürek boyutu da gündeme gelirdi. Güzele aşık olabilmesi insanın farkıdır. Gönlümüze yansımayan bir şiir, şiir niteliği taşıyabilir mi? 

Tüm sanatlar insan doğasını en güzel şekilde yansıtmak için sergilenirler. İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en temel vasıf estetik bilgisinin olmasıdır. Estetikten soyutlanmış bir siyasetin de anlamı olmadığı görüşündeyim. Büyük saldırılar haline gelen Moğol göçlerini düşünün. Siyaset estetistikle bir araya geldiği zaman güzelleşir. Bizim dünyamızda sanatçı siyasetçi ilişkisi birliktelik ve birbiri ile dünyayı güzelleştirme çabasının bir sonucudur. 

 

"Eylem planı hazırladık"

 

Bu çerçevede sizlerle çok kez daha bir araya geleceğiz. Hep insani kalkınma ile kültürel kalkınmanın ayrılmaz parçalar olduğunu belirtirim. Biz kalkınma kavramının içini salt ekonomik kalkınma ile değil kültürel kalkınma anlamında da değerlendiriyoruz. Niceliksel kalkınma hamlelerine yeni nesil reformlarla kültürel boyutu daha derinlikli şekilde yerleştirme kararı aldık. Sizinle de istişare etmek üzere bir eylem planı hazırladık. Esas itibariyle bugün bir araya gelişimiz üzerinde çalıştığımız bir eylem planına sizleri dahil etmek. 

İlişkimiz davet eden edilen ilişki değil, 4 yıl ve daha sonraki yıllara yansıyacak bir ortak çabaya davettir. Birlikte yapacağız. Birlikte mücadele edeceğiz. Geliniz birlikte hayatımızı daha da güzelleştirelim. 

Hz. Mevlana'nın güzel beyitleri Anadolu'nun en bunalımlı günlerinde yazmıştır. Bizim devlet adamı olarak en önemli görevimiz toplumun huzurunu teslim etmek ve yaygınlaştırmaktır.

 

"Geliniz siyaseti, devlet dilini güzelleştirelim"

 

Geliniz siyaseti, devlet dilini güzelleştirelim. Her türlü hayat tarzına saygı içinde birlikte yaşama kültürünü sağlayalım.  

14 yıllık başarılarımızın arkasında ahde vefa ve söze sadakat var. 

Mısır Medeniyeti gibi köklü bir coğrafya 400 yıl boyunca İstanbul'dan kontrol edildi. Hükümetimizin eylem planında bütün bu unsurların yansımana önem verdik. Bu unsurların hepsini kapsayan ünite şehir hayatıdır. 

 

Bir ülkenin gücünün göstergesi

 

Vatandaşlarımızın hak ve özgürlük alanlarını geliştiren pek çok adım attık. Güçlü ülke sadece askeri anlamda güçlü ülke demek değildir. Tarihi ve kültürel değerlerine verdiği değerler de bir ülkenin gücünün göstergesidir.

Bir medeniyetin değerlerinin taşıyıcısı tabiki insandır ve bunun içerisinde de sanatkarlardır. Biz hükümet olarak her alanda vatandaşlarımızın hizmetnde olmayı sonuna kadar sürdüreceğiz. Medeniyetimizin en önemli nişanı şehirlerdir.

 

Pek çok projeye imza attık

 

Şehit kimliği olan çok sayıda kimliği var. Şehirlerimizin her birisine gittiğimizde o şehri aşkla sevecek bir unsur bulurum. Güzeli gördüğünüzde o güzellikle birleşiyorsunuz. Bizim şehirlerimiz de bu güzelliği bizlere sunuyor. 2023 vizyonumuz doğrultusunda şehirlerimizi müreffeh şehirler halinde getirmek istiyoruz. Altyapı konut ve ulaşım alanında şehirlerimiz adına bir çok projeye imza attık. Medeniyet değerlerimize sahip çıktık onları geleceğe taşımaya devam edeceğiz. 

Külütrel Kalkınma Eylem planımızın çatısı 8 ana stratejik alandan oluşur. Her biri aynı zamanda bir hedeftir. Şehirlerimizdeki tarihi miras tarumar edildi. Bunların ihyası hepimiz için en büyük görevdir. Diyarbakır'da tarihi yapılar terör örgütleri tarafından barbarca tahrip edildi. Şehirlerimiz kültürel ihya planımızın odak noktaları olacak.

 

Kitap kokusunun her ele sinmesi lazım

 

Başkent Ankara'da Anadolu Kültür Merkezi'ni inşa edeceğiz. Müzeciliğin teşviki için gerekli adımları atacağız. Her ilimizin büyük bir kütüphaneye sahip olması için çalışacağız. Her şehrimizde şehrin ana sembollerinden biri olacak şekilde kütüphaneler inşa edeceğiz. Hayatımda taşıdığım hiçbir çanta içinde kitap olmadan taşınmadı. Buradan bütün gençlerimize mnereye giderlerse gitsinler yanlarında bir kitap bulunudrmalarını tavsiye ederim. Biz kitap kokusuyla büyüdük. Kitap kokusunun her ele sinmesi lazım.

 

Özel tiyatrolara 9 milyon lira destek

 

Rami Kütüphanesi projesini hayata geçireceğiz. Türkiye'nin en büyük kütüphanesi yapacağız. Külütrel mirasımızın geleceğe aktarılması için dijital bir çalışma yapacağız. Külütrel hayatın zenginleştirilmezi için 81 ilimize en az bir tiyatro sahnesi kazandıracağız. 2016 yılında özel tiyatrolara 9 milyon lira destek vereceğiz. Önümüzdeki dönemlerde inşallah, kültür bütçemiz sürekli artarak ilerleyecek. 

 

"İstanbul'un güzel bir meydana ihtiyacı var"

 

Üsküdar Eyüp gibi tarihi semtleri koruyacak tedbir alacağız. Hiçbir bina Süleymaniyeye Ayasafoya’ya tahakküm eder gibi olmayacak. Bu bağlamda AKM’Yİ değerlendirmek lazım. Taksim meydanı üzerinde 2013 yaşadığımız olaylardan ifade ediyorum, ideolojik çatışma alanı olarak ele almamak durumundayız. Taksim bir bütün olarak değerlendirip, dünyada çok güzel meydanlar vardır, İstanbul’un güzel bir meydana ihtiyacı var. Bu özellikleri görmek mümkün değil. İstişare ile kent kültürüne bakacağız. AKM’de hem statik problemler yaşanan, hem hukuki süreçlerin olduğu bir yer. Bulunduğu şekliyle güçlendirme opsiyonu kadar, İstanbul’un ihtiyacı olan bir sanat merkezini ele alarak yapılması ihtimallerini hiçbir sansür ya da ön yargı taşımadan konuşmak durumundayız.

Etrafındaki yapılaşmalar modern Türkiye’nin önemli alanlarından biridir. Kimsenin olduğu gibi korunmalıdır diyebileceği bir yer değildir. Maalesef İstanbul’u temsil eden estetik bir yapıya sahip değil. Yeni gerilimlere sebebiyet vermeden hep beraber konuşalım ve İstanbul’u güzel meydanlar akavuşturalım. Beyazıt Meydanı’nın eski fotoğraflarına baktığınızda tahrip edildiğini görürsünüz.Bütün meydanlarımızda bu sıkıntı var. İstanbul’un meydanının güzelleştirilmesi bir amaç olması. 

 

"1200 kişilik kadro açılacak"

 

Gençlerin kültürel hayata katılmaları için Genç-Des programını hayata geçireceğiz. 

1200 gencimizi 6 aylık süre ile geçici olarak istihdam edeceğiz. Turizm faaliyetlerine destek olacaklar. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda istihdam edilmek üzere 600 kişilik kadro açılacak.

Taksim meydanı ve etrafındaki yapılaşmalar estetik olarak da kimsenin en iyi meydandır koruyalım diyabileceği de ne yazık ki bir meydan değil. Hep beraber konuşalım ve değerlendirelim.  Taksim meydanını ideolojik çatışma alanı olarak görmemeliyiz. 

 

Başbakan Davutoğlu, açıklamaları sonrası sanatçılara da söz verdi. Söz alan Orhan Gencebay şöyle konuştu:

 

"İçim kahkaha atıyor"

 

"Çok güzel ifade ettiniz. Düşüncelerimi ifade edecek olan bu ses beni ifade etmiyor. Çok moralli cümleler söylediniz, gerçekleşeceğine inanan biri olaarak, gerçekleşmediği için içinde bulunduğumuz şartları aktarmak istiyorum. Müzik sektörümüz çökmek üzeredir. Sebebi sanatçıyı yaşat ki sanat yaşasın, sanatı üreten sanatçıdır. Sanatçılarımızın çok büyük çoğunluğu yaşama zorluğu çekmektedir. Rahmet eylesin Allah, Atilla Özdemiroğlu gururundan dolayı bazı şeyleri söyleyemiyordu. İhtiyaçlarını yapamıyordu, bizler de yanındaydık. Çok zorluklar içinde onu kaybettik. Özdemiroğlu ülkemizin müzik alanında en önemli müzik adamlarından biriydi. Olması gereken bir yerde olamadı hiçbir zaman. Sanatçının ne sağlık ne de emeklilik güvencesi yoktur. Merhum Alparslan Türkeş’in sunduğu alınan bir kanun nedeniyle kişi sanaçtı adı altında emekliliğe sevk edilmiştir. Sanıyorum bunun üçte biri sanatçıydı ve sonra iptal edildi bu. Son derece önemlidir, yapacağınızı söylediğiniz için içim kahkaha atıyor"

 

"Ben meraklı bir insan olarak 8 ülkenin yasasını tercüme ettirdim"

 

Biz müzik sektörü olarak emeklerimizi ve yeteneklerimizin geri döneceğini bilirsek üreteceğiz. Geçen yıl bin civarında albüm yapılmış. Fakat evvelki yıl 50 bin tane yapılmış. Telif olarak geçen yıl bizim sektörümüzü emeğimizin karşılığı olarak aldığımız 20 milyon Euro’dur. Yarısı hizmet için ve stopaj için gder. Kaldı ki bu telifi alırken Almanya’da bu 1,5 milyar Euor’dur. Biz paranın peşinde değiliz ama emeğimizin yanındayız. Sanat siyaset yapmaz, sanatı siyasetik kişiler yapar. Sanat ne anlatır? Estetiği adaleti, paylaşmayı, her şeyi anlatır. En çirkin ne varsa onun resmini de çeker. Tercihi iyiden doğrudan yanadır. Şu anda sanatçılarımız ne bunu üretecek yapabiliyorlar, ne sergileyebiliyorlar. Son günlerde bize gönderilen Bakanlığın göndermiş olduğu bazı cümlelerden oluşan yazı sunuldu. Sonuç değil ama o sunulan cümlelere olağanüstü üzüldük. Yüzde 70’i 80’i kabul etmek mümkün değil. Hep çalışacağız, mutlaka çalışacağız. Ben meraklı bir insan olarak 8 ülkenin yasasını tercüme ettirdim. AB’ye ne kadar uyarız diye. Çok uzakta olduğumuz maddeler vardı. Niye uzakta olalım? Ülke korsan bir ülke olarak görülüyor. Bundan utanç duyuyorum. Yasamızı daha iyi bir şekilde ele almamız lazım. Söylenecek çok şey var, o kadar ümitli konuştunuz ki çok fazla konuşmak istemiyorum ama Mevlana’nın bir sözünü söylemek istemiyorum, der ki: Adalet değerlerin yerine konmasıdır. Değerlerin yerini bulmasıdır der. Burada şu anlam çıkar, eğer ki hepimizin güzel gördüğü bir değer varsa orada her şey yerli yerindedir ki ondan dolayı güzeldir. 

 

"Keşke yasaları şiir gibi yazabilseydik"

 

Bir kere biraz önce özellikle zikrettim. Biz iki taraf değiliz, devlet bir şey lütfederek sanatçı da bir şey talep edecek diye görmeyin. Mümkün olsaydı hepimiz sanat icra etmek isterdik. Sanatçılarımızın korunması, hayatlarının kolaylaştırılması, icra ederken imkanlarının iyileştirilmesi en temel ihtiyacımız. Daha önceki teşebbüsler eksik kaldı, bu sefer mümkün olan en doğru tanım ile sanatçılarımızdan hayatlarını kolaylaştıracak şeyler gündeme geliyordu yapmaya çalışacağız.

Telif hakları insani ve hukuki bir konudur. Sizin emek verdiğiniz veya çok uzun birikimler sonucu ürettiğiniz eser bir yerde kullanılır. Burada bir kul hakkı, insan hakkı var. Teknolojik imkanların bu kadar istismar edildiği çok az dönem olmuştur. Yasa teklifini sizin kanaatlerini almak için gönderdik, sizi üzen bir şey varsa bizi de üzer. Neyse üzüldüğünüz hususlar kültür bakanımıza da ifade edin, arkadaşlar bunları çalışıyor. Hukuk dili, edebiyat ya da sanat dili kadar hoş gelmiyor kulağa. Keşke yasaları da şiir gibi yazabilseydik. Ya da şarkı sözü gibi, herkes o yasalardan haz alırdı.