Darbe girişiminin ardından kamuda tasfiyeler sürerken, Anadolu Üniversitesi’nde "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza veren 21 akademisyen ‘ihtiyati tedbir’ gerekçesiyle açığa alındı.
Böylece Anadolu Üniversitesi darbe girişiminin ardından Barış için Akademisyenler’e yaptırım uygulanan ilk üniversite oldu.
Türkiye’nin doğusunda operasyonlar ve çatışmalar sürerken bir araya gelen 1128 akademisyen, devlete operasyonların durdurulması çağrısı yapmış, bildirinin yayınlanmasının ardından başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmişti.
YÖK, akademisyenlere yaptırım için olağanüstü toplanmış, Türkiye’nin dört bir yanında akademisyenlere yönelik kapsamlı bir ‘cadı avı’ başlatılmıştı. Kamu üniversitelerinde görevli birçok akademisyen hakkında açılan soruşturmalar devam ediyordu.
Aylar sonra ‘ihtiyati tedbir’
Darbe girişiminin ardından yargıdan akademiye, bürokrasiden askeriyeye tasfiyeler sürerken, Anadolu Üniversitesi de imzacı toplam 21 akademisyeni, ‘657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 137’inci maddesi uyarınca ihtiyati tedbir amacıyla’ açığa aldı. 5 Ağustos tarihinde tebliğ edilen görevden uzaklaştırılma kararı, bundan önce bildirideki imzasını geri çekmiş akademisyenlere uygulanmadı.
Şubat ayında haklarında soruşturma açılıp, yine de derslere giren, akademik çalışmalarına devam eden akademisyenler, yönetimin aylar geçtikten sonra kendilerini ‘ihtiyati tedbir’ amacıyla açığa almasını yadırgıyor.
İmzasını geri çekenlere tebliğ edilmemiş
Diken’nden Nur Banu Kocaaslan’a konuşan ismini vermek istemeyen imzacı bir akademisyen, darbe girişimiyle başlayan açığa almaların geçen hafta yapıldığını belirterek şunları söyledi:
“Rektör, hiçbir rektörün yapmadığı bir şeyi yapıp bu süreçte bizleri atmak istiyor. Soruşturmalarımız şubat ayında açıldı, mart ayı itibariyle bitmişti, ceza bekliyorduk. Rektörün, sendikalarla yapılan görüşmelerde dosyalarımızı YÖK’e sunacağını söylediğini biliyorduk. Anladığımız kadarıyla memuriyetten men için YÖK’e başvuru yapılmış, bu sırada da tedbir amacıyla açığa alınmışız. Biz imzacı olduğumuz için açığa alındığımızı düşünüyoruz, çünkü imzasını geri çeken arkadaşlarımıza bu kararın tebliğ edilmediğini biliyoruz.”
“Rektör ‘Ben görevimi yaptım’ demek istemiş olabilir”
Aynı akademisyen, neden kendilerine böyle bir yaptırım uygulanmış olabileceğini de şöyle değerlendirdi:
“Bunun birkaç nedeni olabilir. Bu operasyonların kendisine veya yakın çevresine uzanacağını düşünen rektör şu anki operasyonları sulandırmaya çalışıyor olabilir. Gerek kendi üstlerinden, gerek de Eğitim-Bir-Sen gibi sendikalardan yoğun baskı vardı bizim atılmamıza yönelik. ‘Şunlar bölücüler, şunlar FETÖ’cüler, uyuyor musunuz yönetim’ deniliyordu, kendisi bir adım atıp, YÖK’ten geri dönerse ‘Ben görevimi yaptım’ demek istemiş olabilir.”
Van 100’üncü Yıl Üniversitesi’nde de 10 akademisyenin önce açığa alınıp ardından işlerine geri iade edildiğini hatırlatan akademisyen, rektörlüğün kendilerini görevden alarak, ‘fırsattan istifade’ etmeye çalıştığını savundu. YÖK’ün imzacı akademisyenleri bu sürece dahil etme taraftarı olmadığı yönünde duyumlar aldığını belirten akademisyen, işlerine geri dönmeyi umduklarını söyledi.