Guardian gazetesi Charlotte Brontë, Charles Darwin, Marcel Proust (üstte) ve Andy Warhol’un ortak noktalarını inceledi. Hepsi evhamlı ve hastalık hastası
6 Ağustos 1763 cumartesi günü, o zamanlar 22 yaşında olan James Boswell babasının büyük ısrarları üzerine hukuk okumak üzere Utrecht’e yola çıktıBabası onu Londra’daki “rezil” hayatı -Boswell evlilik dışı ve asla görmeyeceği bir çocuk yapmıştı- için cezalandırıyordu. Ancak olanların hiçbiri yazarın Hollanda’ya giderken bu kadar mutsuz ve depresif olmasının sebebi olamaz gibi gözüküyordu. Arkadaşı ve akıl hocası Samuel Johnson, Boswell’in “kendi kendisinin işkencecisi” olduğunu söylemişti. Zira Boswell bir “hipokondriyak” idi.
Kendini mutsuz hisseden, kasvetli ve üzgün bir hayat süren, bir hastalığa yakalanma korkusu ile yaşayan tek sanatçı James Boswell değil. Charlotte Brontë, Charles Darwin, Florence Nightingale, Marcel Proust ve Andy Warhol, Boswell’le aynı kaderi paylaşan diğer sanatçılar. Brontë, öğretmenlikten arta kalan zamanında “saatlerce süren hüzün ve sıkıntı hissettiğini” yazmıştı. Aynı şekilde Warhol’un günlüklerinde de sahip olduğu kompleksler ve kanser ya da AIDS olma korkusu kendini hemen fark ettirmişti.