Çevre

Daha önce de yangın çıkan ve yerine otel dikilen Halep çamı ormanında 80 hektarlık alan daha kül oldu

30 Temmuz 2021 16:19

Muğla'nın Bodrum ilçesinde 7 saatte 80 hektarlık koruma altındaki Halep çamı ormanında on binlerce ağacın kül olmasına neden olan yangın ile ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldı. Çevreciler ise 2007 yılında aynı yerde yakılan orman arazisi üzerine 3 adet turistik tesis kondurulduğunu belirtilerek bölgenin yeniden tahsise açılacağını ve yanan yerlere turistik tesis yapılacağını iddia etti.

Sözcü'den Yaşar Anter'in haberine göre; Bodrum'da dün öğle saatlerinde başlayan ve yaklaşık 2 bin 500 turistin kabus yaşamasına neden olan Güvercinlik köyündeki Pina Yarımadası'ndaki orman yangınında gece boyunca soğutma çalışmalarına devam edildi.

Bugün de zaman zaman alevlenmelerin olduğu orman bölgesinde görevli itfaiye ve orman ekiplerini küçük yangınlara anında müdahale etti.

Otel çalışanları ile turistlerin tahliye edildiği otellerde konaklayanlar bugün geri dönerlerken, bölgedeki iletişim ve telefon hatlarında arızalar meydana geldi. 7 saatte yaklaşık 80 hektarlık koruma altındaki Halep çamı ormanında on binlerce ağaç kül oldu.

2007 yılında 200 hektarlık alan kül olmuştu

Güvercinlik Pina Yarımadası'nda dün çıkan orman yangınında zarar gören ormanlık alan havadan görüntülendi. Yanan alanların büyük kısmının, bölgedeki turistik tesislerin etrafında bulunan denize sıfır konumdaki ormanlık alanlar olması dikkat çekti.

2007 yılında ilk olarak Pina yarımadasında çıkan ve 4 günde yaklaşık 200 hektarlık alanın kül olmasına neden olan yangın ile ilgili açıklama yapan Bodrum Yurttaş İnsiyatifi Sözcüsü Ayhan Karahan şunları söyledi:

"Bodrum'da orman yangının seyrettiği Pina Yarımadası bizlerin gözbebeğimiz gibi korumaya çalıştığımız bir cennet idi. Pina Yarımadası'na saldırı 2007 yılında büyük boyutta planlandı. Sadece karadan gerçekleşen bir talan ve yağma planı değildi. Denizde de 4000 tonun üzerinde dolgu ile 22 dönüm bir alan yaratmaya çalıştı malum zihniyet.

"Buna engel olduk. Dolgularını kaldırttık. Hukuk dışı tahsisler üzerine yükselttikleri utanç abidelerine vatandaş mührü vurduk. İnşaatlarını durdurmak zorunda kaldılar. Orman tahsislerinin iptaline gidebilecek idari para cezaları yazıldı bu sözümona turistik tesislere. Her şeyden önce bölge tarihi Halep çamlarının yetiştiği nadir alanlardandı. Korunması gerekliydi. Ama birileri 'Koru-ma' dedi.

"Ağaçlandırılacağı söylendi, imara açıldı"

Karahan açıklamasını şöyle sürdürdü;

"Ve yağma planlarını devreye soktular. Şu anki yangının olduğu Pina'da ilk kibrit 2007 yılında çakılmıştır. Yetkililer bizlerin gözünün içine bakarak 2007 yılında yanan 200 hektarlık alanın kesinlikle imara açılmayacağını ve ağaçlandırılacağını söylediler.

"Emsalsiz ormanlık bölgeyi turizme tahsis adı altında peşkeş çekip, imara açtılar. Bunlar yapılırken alenen Anayasa suçu işlenmiştir. Anayasa Madde 169'da der ki; 'Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır.

"Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz' Burada sadece Anayasa suçu değil, aynı zamanda insanlığa karşı da suç işlenmiştir. Çünkü orada yakılan sadece ağaç değildir.

"Aynı zamanda bir daha geri getirilmesi olanağı olmayan insanlık değerleridir. Bize ve ormanlarımıza bu zulmü ve acıyı yaşatan zihniyetin korunması gereken alandaki korumama tutumu yangınlar çıktıktan sonra da kendisini göstermiştir.

"'Türk Hava Kurumu'nun yangın söndürme uçakları ve bu uçakları kullanabilecek pilotları nasıl devre dışı bırakılmıştır?' Tüm dünya bu trajediyi izliyor. Ülkede yangın söndürme uçağı yok denecek boyutta iken, makama özel sayısız, dudak uçuklatan cinsten uçak meselesi ve tartışması da trajedi içinde trajik bir fotoğraf olarak durmaktadır.

"Yanan ormanlarımızın imara açılmasına izin vermeyeceğiz"

"Yasal kılıflar hazırladılar. 'Orman vasfını yitirmiş orman arazilerinin satışı' diye bir takım planlar yaptılar. Bizler bu süreçlerde: 'Niyetinizi biliyoruz. İzin vermiyoruz' dedik. 'Orman vasfını yitirmez. Kendi doğal halinde kalsa dahi, dışarıdan müdahale yapılmazsa kendisini yenileyebilme özelliği olan canlı bir organizmadır orman' dedik.

"Sonuç olarak geriye dönüşü ve telafisi mümkünatsız bir tahribatla karşı karşıya kaldık. Keşke, bizler haksız çıksaydık da bu cehennem yaşanmasaydı. Yaşananlar sürpriz miydi? Kesinlikle, 'Hayır.' Felaket göz göre göre geldi. Bundan sonraki mücadelemiz yanan alanların imara açılmamasına, beton mezarlıklara dönüşmemesine yönelik olacaktır.

"Dün olduğu gibi, bugün de doğayı ve hayatı sahipsiz bırakmayacağız. Yanan ormanlarımızın imara açılmasına izin vermeyeceğiz. Ormanlarımızı kendi küllerinin üzerinden yeniden ayağa kaldırıp, hayatla buluşturacağız. Vatanı doların yeşili ile değil, ormanın yeşili ile donatacağız.

"Rant ve yağma zihniyeti devam ediyor"

Mavi Yol Girişimi üyesi Filiz Dizdar ise "1996 yılına kadar ormanlarda köylünün tapulu arazileri vardı. Devlet kamulaştırdı. Köylünün elinden alınan ormanlar önce yakıldı daha sonra tahsise açıldı. Yıllarca yanan yerlerin ağaçlandırılması için Bodrumlu STK'lar ile birlikte mücadele verdik. Bu kez de pandemide doğanın değeri anlaşılmıştır, küresel ısınma, iklim değişikliği, susuzluk biraz olsun aklımızı başımıza almamızı anlattı diye düşünürken hala rant ve yağma zihniyetinin devam ettiğini görüyoruz. Biz iklim değişikliğinin getirdiği açlık ve susuzluğunun 25 yıl içerisinde etkili olacağını söylüyorduk şimdi o kadar sürmeyecek 5 yıl içerisinde dünya beklenen felaketi yaşayacak, su ve gıda savaşları başlayacak" diye konuştu.