Medya

Cumhuriyet yazarından Erdoğan'a: Atatürk'ün ölümü neyin yeniden doğuşuna yol açtı?

"185 kelimelik bu metin içerisinde 7 defa “Gazi Mustafa Kemal” veya “Gazi” derken “Atatürk”ün esamisi okunmadı!"

11 Kasım 2016 15:28

Cumhuriyet gazetesi yazarı Tayfun Atay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm gününü bir "yeniden-doğuş" olarak kutlamayı tercih ettiği sözlerini hatırlatarak "Atatürk'ün ölümü neyin yeniden doğuşuna yol açtı?" diye sordu.  "Cumhurbaşkanı önce 9 Kasım’da bir mesaj yayımladı ve artık bir “Erdoğan klasiği” haline gelmiş terkiple “Cumhuriyetimizin bânisi Gazi Mustafa Kemal” diye başlayan 185 kelimelik bu metin içerisinde 7 defa “Gazi Mustafa Kemal” veya “Gazi” derken “Atatürk”ün esamisi okunmadı!" diyen Atay, Neyse, çok kurcalamayalım ve “Atatürk” lafzından adeta günahmışçasına kaçınılıyor olmaya geri dönelim!" ifadesini kullandı.

Tayfun Atay'ın Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısı şöyle:

Her yıl 10 Kasım’da aynı tartışmayı tekrarlamak âdetten oldu. Bu sene de Cumhurbaşkanı Erdoğan, gayet kararlı ve de anlamlı şekilde Atatürk’ü 78’inci ölüm yıldönümünde anarken ağzından “Atatürk” adının çıkmamasına “özen gösterdi”. 

Bu “özen”, önceki yıl da fark edilir mahiyetteydi ama sanırım ölçek itibarıyla bu yılki kadar da vurgulu hale gelmemişti.

Şöyle ki Cumhurbaşkanı önce 9 Kasım’da bir mesaj yayımladı ve artık bir “Erdoğan klasiği” haline gelmiş terkiple “Cumhuriyetimizin bânisi Gazi Mustafa Kemal” diye başlayan 185 kelimelik bu metin içerisinde 7 defa “Gazi Mustafa Kemal” veya “Gazi” derken “Atatürk”ün esamisi okunmadı!..

Dün de 10 Kasım münasebetiyle Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen “Atatürk’ü Anma Töreni”nde yaptığı konuşmanın “içerik analizi”ne gidildiğinde, Cumhurbaşkanı’nın “Atatürk” lafzından bilinçlice bucak bucak kaçtığını düşünmek ve kaydetmek mümkün.

***

Yanlış anlaşılmasın, Erdoğan, konuşması boyunca son derece övücü ifadeler kullandı Atatürk’e ilişkin… Onun pek çok veciz sözüne de olumlu atıfta bulundu.

Ama Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki konuşmada, arkasında görkemlice “Atatürk’ü Anma Töreni” başlığı yer almasına, konuşmayı baştan sona aktaran ekranlarda da “Külliye’de Atatürk’ü Anma Töreni” şeklinde alt yazı geçilmesine karşılık…

25 dakikalık konuşması boyunca Cumhurbaşkanı, neredeyse her dakikaya bir tane düşecek şekilde 22 kez “Gazi Mustafa Kemal”, “Mustafa Kemal” veya “Gazi” dese de...

Hiç Atatürk demedi.

Pardon, pardon!

Sadece bir kez, konuşmasını hitama erdirirken ağzından “Atatürk” lafzı çıktı.

“Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nu, Sayın Başkan’ı, düzenledikleri bu anlamlı toplantı için tebrik ediyorum” şeklinde!..

***

Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı, “Atatürkçülük” adı altında Mustafa Kemal’in mirasına talip olanların (büyük ihtimal CHP kastediliyor) onun adını ağızlarına dahi almayı hak etmediklerini birkaç kez vurguladı.

Konuşmasının ağırlıklı bir kısmını 15 Temmuz darbe girişimine, onun şehit ve gazilerine hasretti, İstiklâl Harbi ile de ilinti kurdu.

Ve Cumhurbaşkanı, ilginç ama aynı ölçüde de kafa karıştırıcı bir şekilde 10 Kasım’ları yastan çok “yeniden-doğuş”a vesile kılmak gerektiğinden dem vurdu.

Kendisinin de Atatürk’ün ölüm gününü bir “yeniden-doğuş” olarak kutlamayı tercih ettiğini belirtti.

Garip!..

Neyin “yeniden-doğuş”una yol açmıştır Atatürk’ün ölümü?.. Ki ne 23 Nisan’da Meclis’in açılışı, ne 30 Ağustos’ta Büyük Taarruz, ne de 29 Ekim’de Cumhuriyet’in İlanı böyle bir tasavvuru karşılamazken 10 Kasım bunu hak ediyor?!

***

Neyse, çok kurcalamayalım ve “Atatürk” lafzından adeta günahmışçasına kaçınılıyor olmaya geri dönelim!..

İster “Gazi” deyin, ister “Gazi Mustafa Kemal”, mevzubahis ettiğiniz şahsın bir soyadı var. Ve bu, 1934’te kabul edilen “Soyadı Kanunu”nun ardından (eminim sizin de takdir edeceğiniz tabirle) “Yüce Meclis” tarafından oybirliğiyle kendisine verilmiş.

Bu durumda acaba 1919’dan 1922’ye kadar Kurtuluş Savaşı’na önderlik etmiş, 1923’te Cumhuriyet’i kurmuş şahsın 1934’te “Atatürk” olduktan sonraki varlığı ve pratiği mi reddediliyor?..

Acaba “Kurtuluş Savaşı’mızın başkomutanı”, “Cumhuriyet’imizin bânisi” ve “İlk cumhurbaşkanımız” diye tavsif ettiğiniz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir tarihsel şahsiyet olarak varoluş serüveni, “A.Ö” (Atatürk’ten Önce) ve “A.S.” (Atatürk’ten Sonra) olarak ikiye mi ayrılıyor?

Bu doğrultuda “Atatürk” adı bir “menfi milat” mı sayılıyor?

“Atatürk”, Mustafa Kemal’in “negatif”i bir tarihsel çehre mi oluyor?

Ve bu yüzden mi onun ölüm günü 10 Kasım, bir “yeniden-doğuş”a vesile sayılma cihetine gidiliyor?!


***

Kabul, “Atatürk” ismi sembolik olarak size hitap etmiyor olabilir, amenna…

Fakat hiç olmazsa artık hemen herkes için aşikâr bu tercihinize ilişkin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak bir açıklamanızı duyalım! Toplum olarak buna ihtiyacımız da, hakkımız da var.

“Ata-Türk” adı size ne(ler) çağrıştırıyor?

Animist inancın bir ileri aşaması denilebilecek “Atalar Kültü”nü mü?

Ortak bir atadan soy aldığına inanan toplumların totemizm inancını mı?

Ya da bunların her ikisinin de içkin olduğu düşünülebilecek putperestliği mi?

Mustafa Kemal “Gazi” size göre, tamam.

Peki, “Atatürk” ne? “Put” mu?..

Ki böyle bir telakki doğrultusunda mı kaçınıyorsunuz onu ağzınıza almaktan?..

Kullanmayın, tercihinizdir, ne yapalım, itirazımız yok da…

Açıklayın, bilelim, “Atatürk” deyince ne olup bittiğini içinizde!..