Politika

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum'dan Şam-SDG anlaşması yorumu: Terörsüz Türkiye hedefi bakımından bu mutabakat önemlidir

14 Mart 2025 00:44

T24 Haber Merkezi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Suriye geçici hükûmeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında varılan anlaşmaya ilişkin olarak açıklamalarda bulundu. Uçum, mutabakatı, emperyalist projenin tasfiyesi olarak tanımlarken, "Terörsüz Türkiye hedefinin bölgeye ilişkin etkilerini göstermesi ve terörsüz bölge perspektifi bakımından bu mutabakat önemlidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından Suriye geçici hükûmeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında varılan anlaşmaya ilişkin olarak açıklamalarda bulundu. Uçum, Suriye'nin Lazkiye Bölgesinde Alevilerin yoğunlkta yaşadığı yerlere yapılan operasyonlara ilişkin olarak, "Elbette Türkiye mezhep çatışması çıkarma girişiminde bulunanlara karşı net tutumunu sürdürecek ve bölgedeki tüm mazlum ve masumların yanında yer alacaktır. Ayrıca İsrail’in, Suriye’nin Birliğine yönelik saldırganlıklarına karşı Türkiye, Suriye Devrim Yönetimiyle üst düzey dayanışmasını devam ettirecektir" ifadelerini kullandı.

Mehmet Uçum'un paylaşımı:

"SURİYE DEVRİM YÖNETİMİ İLE SDG’NİN MUTABAKATI!

Suriye’de Devrim Yönetimiyle SDG arasında yapılan mutabakat, bölgenin Kürtlerini kullanarak gerçekleştirilmeye çalışılan her türlü emperyalist bölücü projenin tasfiye sürecine girdiğinin, İmralı çağrısından sonra en büyük delillerinden biridir. Mutabakatın yapılma sürecinde kimlerin hangi hesapla yer aldığından çok mutabakatın kendisi ve olası sonuçları daha önemlidir.

Terörsüz Türkiye hedefinin bölgeye ilişkin etkilerini göstermesi ve terörsüz bölge perspektifi bakımından bu mutabakat önemlidir. Türkiye’nin mutabakatın gereklerinin yerine getirilmesi konusunda dikkatli bir takip yapacağı anlaşılıyor. Ayrıca Türkiye’nin terörle kesintisiz mücadeledeki kararlılığının bu mutabakatın hayata geçirilmesine katkı yapacağı da görülüyor.

Bu mutabakatın Türkiye bakımından ilk anda öne çıkan bazı sonuçları şöyle ifade edilebilir:

Suriye’de 8 Aralık Devriminden sonra iç terör unsurlarını kullanan emperyalist odaklar çok parçalılığa dayanan Birleşik Suriye aldatmacasını ileri sürmüştü. Bu aldatmacanın çöktüğü görülüyor. Bunun yerine Türkiye’nin başından itibaren savunduğu Suriye’nin Birliği hedefi daha güçlü hale geldi. Bu mutabakat Suriye’nin Birliği konusunda atılmış önemli bir adımdır. Bundan sonra da parçalı Suriye projesi için gayret gösterecekler için imkanların giderek daraldığı da anlaşılıyor.

Terörsüz Türkiye hedefi açısından Suriye’deki terör unsurlarının kapsamda olduğu bu mutabakat ile de teyid edildi. Mutabakat aynı zamanda Suriye’deki terör unsurlarının tasfiye sürecinin başladığına da işarettir.

Türkiye’nin Suriye’nin yeniden yapılanmasında Suriye’nin ana ittifakı haline geldiği her somut adımda daha iyi anlaşılıyor. Bu mutabakat bunun göstergelerinden biridir.

Elbette Türkiye mezhep çatışması çıkarma girişiminde bulunanlara karşı net tutumunu sürdürecek ve bölgedeki tüm mazlum ve masumların yanında yer alacaktır. Ayrıca İsrail’in, Suriye’nin Birliğine yönelik saldırganlıklarına karşı Türkiye, Suriye Devrim Yönetimiyle üst düzey dayanışmasını devam ettirecektir.

Sonuç olarak Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın dediği gibi 'Suriye’nin terörden arındırılmasına yönelik her türlü çaba doğru yönde atılmış bir adım'dır. Artık beklenen 'varılan mutabakatın eksiksiz uygulanması'dır."

Suriye'de neler oluyor?

Suriye'de 6 Mart'ta güney kentleri Lazkiye ve Tartus'ta "Beşar Esad kalıntısı" olduğu iddia edilen silahlı gruplarla Şam yönetimine bağlı özel birlikler arasında çatışmalar başlamıştı. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) çıkan çatışmalarda 900'ü aşkını sivil olmak üzere yaklaşık 1500 kişi hayatını kaybetti. Çatışmalar boyunca Alevi köyleri Şam'a bağlı birlikler tarafından basıldı ve sosyal medyada yayımlanan videolarda Alevi sivillere yönelik şiddet, işkence ve cinayet görüntüleri yayıldı. 

6 Mart'ta Suriye'nin kıyı bölgesinde "Esad kalıntısı" olduğu ileri sürülen grupların Şam'a bağlı güçlere saldırdığının açıklanmasıyla Suriye'de yeni bir şiddet sarmalı başladı. Geçici hükûmet, "Esad hükûmetinin kalıntıları tarafından gerçekleştirildiğini" iddia ettiği saldırıları "ölümcül, iyi planlanmış ve önceden tasarlanmış" diye nitelendirdi ve bunun Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeye takviye birlikler yığdı.

7 Mart öğleden sonra Alevi kasaba ve köylerinde Alevilere yönelik saldırılarda çok sayıda sivilin öldürüldüğüne dair haberler gelmeye başladı. 

Suriye Geçici Cumhurbaşkanı Muhammed Colani, pazar günü yaptığı konuşmada "Esad hükümetinin kalıntılarının, dış taraflarca desteklendiğini ve Suriye'yi bölmek amacıyla çekişme yaratmaya ve Suriye'yi yeniden iç savaşa sürüklemeye çalıştıklarını" iddia etti. Colani ayrıca bir araştırma komitesi kurulacağını ve şiddet olaylarıyla ilgili bulguların kamuoyu ile paylaşılacağını açıkladı. Ayrıca "iç barışı korumayı amaçlayan bir komite kurulacağını" ve "bu komitenin kıyı halkıyla iletişim kurmak ve korunmalarını garanti altına almak için ihtiyaç duydukları desteği sağlamakla görevlendirileceğini" de duyurdu.

Alevilere yönelik katliam, Şam'a yönelik uluslararası tepkileri de beraberinde getirdi. ABD, Suriyeli yetkilileri Suriye'de insanları öldüren “radikal İslamcı teröristlerden” hesap sormaya çağırdı ve Suriye'nin dini ve etnik azınlıklarının yanında olduğunu söyledi.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, X'te yayınlanan yazısında Alevilere karşı işlenen vahşetin Colani'nin bir cihatçı olarak “gerçek yüzünü” ortaya koyduğunu gösterdiğini söyledi.

Ancak Şam'ın müttefikleri olan Suudi Arabistan ve Türkiye, geçen hafta şiddet tırmanırken yönetime destek verdiklerinin sinyalini verdi. Riyad, Suriye'de “yasadışı gruplar tarafından işlenen suçları” ve güvenlik güçlerini hedef almalarını kınadı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise sükûnet çağrısında bulundu ve olaylardan yabancı unsurların suçlu olduğunu söyledi.