Bağımsız cumhurbaşkanı adayı Tuna Bekleviç, cumhurbaşkanının görevden alınması ve hükümetin düşürülmesi için gensoru verilmesi gerektiğini savundu. Hükümetin 16 Nisan’da OHAL ortamından istifade ederek 3-4 puanlık hile yaptığını savunan Bekleviç her 5 AKP'liden en az birisinin verdiği “Evet” oyundan pişmanlık duyduğunu belirtti.
Bekleviç yaptığı yazılı açıklamada, “16 Nisan seçimleri Cumhuriyet tarihinin en ağır hukuk skandalıdır. Referandum üzerinden bir yıl bile geçmemesine rağmen iktidar ülkeyi yönetecek kabiliyeti yitirmiştir. TBMM tüm unsurları ile yok sayılmakta tüm kararlar Cumhurbaşkanlığı sarayında tek adamın iki dudağı arasında alınmaktadır. Kanun da denetleme de, yargı da vicdan da, medya da bürokrasi de saraydan idare edilmektedir. Kuvvetler ayrılığı tümden yok sayılmış domatesin fiyatı bile KHK ile belirlenir hale getirilmiştir" dedi.
"Dünya’da eşi ve benzeri olmayan bu yaklaşım ile Türkiye demokrasinin kalitesi sıfıra inmiştir" diyen Bekleviç, "Temel hak ve özgürlükler yok sayılmaktadır. Farklılıklar bölücülük olarak sunulmaktadır. On binlerce internet sitesi yasaklanmıştır. Sansür kalıcı hale getirilmiştir. Medyadan devlet işleyişine kadar hayatımızın her alanında şiddet özendirilmektedir. Nefret söylemi yaygınlaşmıştır. Ülke meclis ile değil KHK’lar ile yönetilir hale getirilmiştir. Yüzbinlerce insan işsiz kalmıştır. Samandan kırmızı ete, tohumdan buğdaya kadar neredeyse tüm tarım ürünlerimiz dışa bağımlı hale getirilmiştir. Yabancı yatırımcı ülkemize uğramaz olmuştur. Kredi değerlendirme kuruluşları birbirini ardına not kırmaktan ekonomimizi amatör kümeye düşürmüştür. Yargıya güven sıfıra inmiştir. Yüksek öğrenimde öğretim görevlisi kalmamış fakat hapishaneler ağzına kadar dolmuştur. Uluslarası itibarımız sıfırlanmış Türkiye uluslararası mizah aracı haline gelmiştir" açıklamasında bulundu.
Bekleviç açıklamsının devamı şöyle:
"Türkiye en çok milyoner göçü veren ülkelerde listesinde zirveye yerleşmiştir. Sadece muhalif kesimler değil iktidara yakın kesimlerde ülkeyi terk etmektedir. Herkes derin bir korku içerisinde yaşamaktadır. Eğitim tamamen çökmüş, sağlıkta kazanımlar tersine dönmüştür. Gençlerimiz geleceğe güvenini yitirmiş ve siyasi partilerin kapısında iş dilenir hale gelmiştir. Yolsuzluk ve rüşvet azmış ve yoksulluk derinleşmiştir. Türkiye’de bildiğimiz anlamda Cumhuriyetin sonu gelmiştir. Tam hız felakete sürüklenen ülkemizin kaybedecek tek bir günü bile yoktur. Halkımıza ve demokrasiye inanan insanlar olarak sandıktan başka çözüm yoktur. Fakat bu sabıkalı iktidarın ülkeyi seçime götürmesi adil değildir. İktidar, içeride ve dışarıda güvenliği sağlayamadığı, ayrımcılık, mezhepçilik ve bölücülük anlayışıyla ulusal birliğimizi tümden zedelediği, Türkiye'nin gelişmesini engellediği, halkımızın çoğunluğunu kalıcı bir yoksulluğa sürüklediği ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasının belirlediği kurallardan ve çerçeveden uzaklaştırmaya çalıştığı gerekçeleri ile görevden uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu çerçevede gensoru düzenlenmesi isabetli yöntemlerden birisidir. Cumhurbaşkanı’nın istifa ederek ülkeyi derhal seçime götürmesi geleceğimiz için zaruri bir karardır.”