Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen çocuklarının ve yakınlarının akıbetini sormak, faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 903'üncü haftasında. Bu hafta da Cumartesi Anneler/İnsanları, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıkan ve bir daha geri dönemeyen Hasan Gülenay için hakikat ve adalet arayışlarını tekrarladı.
Cumartesi Anneleri, 903. haftada da basın açıklamasını çevrimiçi gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri/ İnsanları adına basın açıklamasını Hasan Ocak'ın yeğeni Dilcan Acer okudu. Açıklamada 30 yıldır sonuçsuz bırakılan Hasan Gülünay dosyası gündeme getirilirken "Hasan Gülenay nerede?" sorusu yeniden soruldu.
Açıklamada 204 haftadır kendilerine yasaklanan Galatsaray Meydanı'ndan vazgeçmeyeceklerini bir kez daha dile getiren Dilcan Acer, Cumartesi anneleri adına şunları söyledi:
"Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Gülünay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 204 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."
TIKLAYIN | Cumartesi Anneleri'ne Galatasaray Lisesi önünde polis müdahalesi
TIKLAYIN | Cumartesi Anneleri 900. haftadaki polis saldırısı hakkında suç duyurusunda bulundu
Açıklamanın tamamı şöyle;
30 yıldır soruyoruz: Hasan Gülünay nerede? Gözaltında kaybedilen insanlarımız için sürdürdüğümüz hakikat ve adalet arayışımızın 903. haftasındayız. 903 haftadır haykırıyoruz: Söz konusu gözaltında kaybetmeler olunca yargılama adaleti işlemiyor. Yargılama sürecinin kendisi haksızlık ve hukuksuzluk üretiyor. Gözaltında kaybetmeleri suç olmaktan çıkaran, kaybedenleri cezasızlık zırhıyla koruyan mevcut sistem, kayıplarını arayan aileleri cezalandırıyor. Bu yüzden her yolu, her yöntemi kullandığımız halde sonuç alamıyoruz. 903'üncü haftamızda 30 yıldır sonuçsuz bırakılan Hasan Gülünay dosyası ile kamuoyu karşısındayız. 23 Mayıs 1992 tarihinde Artvin’de gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üzerinden İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı. Bu nedenle 32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay, polis tarafından aranmaya başlandı. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönemedi. Hasan’ın işyeri telefonunu arayan bir kişi, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını ve Hasan Gülünay’ın gözaltında olduğu bilgisini verdi. Ancak savcılık ve İstanbul Emniyeti’ne başvuran aileye, Hasan’ın gözaltında olmadığı, arandığı söylendi. Bunun üzerine aile memleketlileri olan ve o dönem İstanbul Emniyetin’de üst düzey yetkili olan Hüseyin Kocadağ’la görüştü. Kocadağ aileye “Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar” dedi. Aile bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu. Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sorguda olan bir tanık da yüzünü görmediği bir kişinin işkencede “Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!” diye bağırdığını açıkladı. Bu iki açıklamanın ardından hem ailenin hem de tanıklık yapan kişinin evleri polis tarafından basıldı ve konuşmamaları için tehdit edildi. Aile; Başbakan, İçişleri Bakanı ve TBMM başta olmak üzere tüm resmi mercilere başvurdu. Yargı makamları, olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi. Karara yapılan itiraz reddedildi. Bunun üzerine aile 2013 yılında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı. Anayasa Mahkemesi de davada AİHM’nin zorla kaybetmelerle ilgili kabul ettiği delil standartlarını uygulamadı. 21 Nisan 2016 tarihinde yalnızca “yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine” hükmetti. Ancak dosyayı etkili bir soruşturma yapılması için yetkili savcılığa göndermedi. Zamanaşımını gerekçe göstererek etkili bir giderim yolu sunmadı. Gülünay hakkındaki hakikatin ortaya çıkması uluslararası hukuka aykırı olarak zamanaşımı uygulamasıyla engellendi. Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Hasan Gülünay için bir kez daha hakikat ve adalet çağrısında bulunuyoruz. Gülünay’ın güvenlik güçlerince gözaltına alındığını ve onların kontrolleri altında öldüğünü doğrulamaya yetecek ciddi ve tutarlı emareler mevcuttur. Hakikatin açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması ancak uluslararası insan hakları hukukuna uygun bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmesi ile mümkün olacaktır. Bu yüzden siyasi ve adli makamları uluslarası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin; Hasan Gülünay için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 204 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Cumartesi Anneleri İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon |