Çorlu tren kazasında 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, "Adalet er ya da geç gelecek. Elbet adalet, altında ezildiği bu zulümden kurtulacak ve herkes için eşit olacak" dedi. Öz, Hendek davası ile ilgili olarak da, “Çıkan karara isyan ettim. Adalet adına bir kez daha utandım” diye tepki gösterdi.
Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren kazasında 25 kişi hayatını kaybetti. Kaza ile ilgili yetkililer aşırı yağışa bağlı olarak menfezin kayması nedeniyle meydana geldiğini açıkladı. Ancak Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Çorlu’daki faciaya ilişkin hazırladığı rapor ihmalleri ortaya koydu. Kazanın ardından dört sanık hakkında “taksirli ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan ikişer yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası istemiyle Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianame, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Yargılama devam ediyor.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, 1352 gündür oğlunun da aralarında bulunduğu ölenler için adalet arayan Öz, "Bizim hayatımız altüst oldu ama adalet tarafında ne yazık ki hiçbir şey değişmedi. 1352 günden beri bu katliama sebep olan kurumun başındaki yöneticiler, bir kez olsun sorgulanmadılar. Kimse görevinden alınmadı, kimse tutuklu yargılanmadı. Yani sebep olanların hayatında hiçbir şey değişmedi. Ama bizlerin hayatları bitti" diye konuştu.
"Artık şaşırmıyorum, korkmuyorum da"
Hakkında dört soruşturma açıldığını ikisinin davaya dönüştüğünü, birinden de ceza aldığını hatırlatan Öz, "Şu an istinaf sürecinde. Diğerinde ise hukuka aykırı açılmış bir dava olduğu için dava düşürüldü. İlk açılan soruşturmada çok şaşırmıştım. Çünkü benim evladımı, hayatımı öldürenleri eleştirmenin neresi suç, suçluları bir kez bile sorguya çekmediler diye düşünmüştüm. Ancak zamanla beni susturmak için yaptıklarını anladım. Artık şaşırmıyorum. Korkmuyorum da" ifadelerini kullandı.
Çorlu tren katliamı kazasının kısmen benzeri olan Hendek havai fişek fabrikası patlaması davasında çıkan karar hakkında da konuşan Öz, şu görüşlerini aktardı:
"Hendek aileleri ile sosyal haklar derneğinin düzenlediği “adalet platformu”nda tanışma imkânı bulmuştum. Patlama öncesi ve sonrası olanları, yaşayanların bire bir ağzından dinlemiştim. Ve davayı da yakından takip ettim. Çıkan karara isyan ettim. Adaletin bir kez daha yerle bir olduğunu görmek, acılı ailelerin her gün ölümüne sebep olmak demekti verilen karar. Hemde sanık olanların, adaletin karşısında bu kadar fütursuzca mahkeme heyetine, avukatlara, siyasilere ve acılı ailelere ithamlarda bulunması kabul edilebilir tarzda değildi. Adalet adına bir kez daha utandım."