Uzmanlara göre çocuklar yaşadıkları aşk duygularını açıkça sergiliyor. Akranlarını öperek, kartlar süsleyip onlara vererek bu duygularını gösterebiliyor. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Dilek Güntepe’ye göre çocuklar okulda sınıf arkadaşlarına daha çok âşık oluyor. İlgi duyduklarına kendini beğendirme çabasıyla hareket ediyorlar. Duygularını bazen saç çekerek veya arkadaşlarına vurup kaçarak anlatabiliyorlar. Hissettiklerini anne-babaları ile paylaşırken, onlara “Biz evleneceğiz” de diyebiliyorlar. Erken dönemde aşk çocukların neşeli olmalarını sağlarken, ergenlikle birlikte bu duygu coşkulu yaşanıyor. Gençlikte tetiklenen hormonal değişikliklerle beraber cinsel boyut kuvvetleniyor ve aşkın hissedilişi, çocukluk aşkından oldukça farklı bir hale dönüşüyor.
Hürriyet’ten Nuran Çakmakçı’nın sorularını yanıtlatan Yrd. Doç. Dr. Dilek Güntepe’nin söyleşisinin ilgili bölümü şöyle:
Çocuklar kaç yaşında âşık oluyor?
- Aşk, insanın benlik sınırlarının terk edildiği, bir başkasına yönelik yoğun duyguların eşlik ettiği bir deneyim. Psikolojik ve fizyolojik kapasiteye göre farklı yaşanıyor. Cinsiyet de bunda etkili oluyor. Doğumdan itibaren birçok faktörle birlikte 2 yaş civarındaki bir çocuk kendi cinsiyeti açısından bir kavrayış geliştiriyor. Kendini kız çocuk ya da erkek olarak algılıyor ve bir cinsiyet rolü benimsiyor. Yine erken yaşlarda, birçok psikolojiksosyal deneyimin etkisiyle çocukta cinsel ilginin hedefi şekillenmeye başlıyor. Âşk için hazırlanan bu zeminde kimi 5 yaşında “Ben âşık oldum” diyor, kimi 50 yaşına geliyor ve “Hiç âşık olmadım galiba” sözünü söyleyebiliyor.
Doğrudan ya da dolaylı söylüyorlar
Anne-babalar, çocuklarının âşık olduğunu nasıl anlıyor?
- Çoğu zaman çocuklar bunu doğrudan veya dolaylı yoldan ifade ediyor. Özellikle okul öncesi dönemde ailelerine söylüyorlar. İlköğretim yıllarında da en yakın arkadaşlarına veya anne-babalarına anlatıyorlar. Bazen doğrudan gidip öpüveriyor, elleri kalem tuttuğunda kartlar süsleyip karşılarındakine verebiliyorlar.
Çocuklar âşkı nasıl yaşıyor?
- Çocuk “âşık oldum” dediğinde belki de karşısındaki kişiye karşı hiçbir duygu hissetmiyor, bu cümle ile başka bazı şeyleri anlatabiliyor. Büyüdüğünü söylüyor veya ilgi gereksinimini belirtebiliyor. Örneğin, 3-5 gün aşık olduğunu anlatan ama aşık olduğuna hiçbir ilgi göstermeyen, hatta kimden hoşlandığını bile hızla unutan bir çocuk olabiliyor. Bazılarında da öğrenilmiş bir rol olarak aşk davranışı görülebiliyor. Mesela âşık bir kız veya erkek gibi davranırken örnek aldığı biri gibi tavır sergileyebiliyor. Her sabah okula gittiğinde ilk iş olarak âşık olduğu ile günaydınlaşan, onu öpen, aşk ilişkisinin bazı kalıp davranışlarını özenle yerine getiren, kalan zamanlarında kendi halinde koşan oynayanları düşünelim. Kimileri ise sürekli ondan bahsetme, ona yakın olma, ona yönelik yoğun ilgi ve kendini beğendirme çabasıyla bunu gösteriyor. Bazıları da âşık olduğu çocuğa karşı vurup kaçma, saç çekme gibi saldırgan denilebilecek davranışlar sergileyerek bu duygusunu belli ediyor.
Sınıf arkadaşlarına âşık oluyorlar
Çocuklar kimlere âşık oluyor?
- Çoğu zaman kendi sınıflarından olanlara. Bazen anneye, babaya, öğretmene, yaşça büyük başka birine veya kardeşlerine. Bu ilgi genellikle “Biz evleneceğiz” şeklinde ifade ediliyor. Çocuktaki geleceğe yönelik bu düş çoğunlukla hızla ortadan kalkıyor ya da bir başkasına yöneliyor. Yıllar içinde yaşanan deneyimlerle ve duyguların yoğrulmasıyla beraber aşk halleri de çocukluktan başlayarak gittikçe olgunlaşıyor ve kendi aşk yaşayış tarzımız şekilleniyor. Erkek, sınıfta bir kıza ilgi duyduğunda aile tarafından o kız, “Sınıfın en çalışkan, bıcır bıcırı” diye anlatılıyor. Aşkını dillendiren bir kız çocuğa ise “Niye ona âşık oldun?” diye sorulduğunda, “Ama o çok akıllı, çok efendi” şeklinde cevap veriyor. “Saçları yumuşak”, “Yüzü çok şirin” gibi cevaplar da gelebiliyor. Burada düşündürücü olan, çocukların bu ilk âşk yaşantılarında ailenin ve toplumun onayladığı, beğendiği akranlarını tercih etmeleri. Büyükler için popüler olanlar, çocukların dünyasında da popüler olabiliyor.
Böylece bu üne ulaşmış çocuklara âşık oluyor diğerleri. Ailesinin onayını alacağından çok şüphe etmeden kime ilgi duyduğunu ve onunla evleneceğini rahatlıkla söylüyorlar. Gençlikte ise durum farklılaşıyor. Bu dönemde genellikle ailenin ve toplumun onaylamadığı, aykırı bulduğu akranlarına âşık oluyorlar. Yetişkinlerdeyse daha karmaşık yaşanıyor.
Çocuklukta ve gençlikte yaşanan aşk benzer mi?
- Aynı değil. Aşkın çocukluktaki temel motivasyonu gençliktekinden oldukça farklı. Gençlikte kendini arayışıyla beraber aşka yoğun bir düşünsel boyut ekleniyor. Ayrıca, ergenlikle tetiklenen hormonal değişikliklerle beraber cinsel boyut kuvvetleniyor ve aşkın hissedilişi çocukluk aşkından oldukça farklı bir hale dönüşüyor. Duygular taşkınlaşıyor. Onunla karşılaşma ve yakınlaşma çocuklukta neşelendirirken, gençlikte bir coşkuyla yaşanıyor. Âşık olduğu çocuk onunla oynamak istemeyip ittiğinde üzülüp hızla unutabilirken, bir genç aşkına karşılık almadığında çöküntüye girip yoğun bir mutsuzluk, değersizlik ve kızgınlık duygularına kapılabiliyor.
Aileler nelere dikkat etmeli?
- Küçük çocuklar birçok sözcüğü, anlamını bilmeden kullandığı için “Âşık oldum” dediklerinde onların ne hissettiğini merak edip, onun dünyasındaki bu kavramı anlamaya çalışın.
- Anne-baba olarak kendi çatışmalarınızı çocuğa yansıtmadan, aşka dair efsaneleri aktarmadan konuşun.
- Çocukla iletişim sırasında mizahı da kullanabilirsiniz. Ancak yaşı küçük olanların utanç ve suçluluk duygusuna çok duyarlı olduğunu unutmayın. Mizah kullanırken buna dikkat edin.
- Genellikle çocuğun aşk ifadesinin geçici olduğunu bilin. Eğer bu duyguyu aşırı yaşıyor, gündelik etkinlikleri aşk etrafında dönüyor, yaşıtlarına göre abartılı cinsel rol sergiliyorlarsa nedenini araştırın.
- Onların aşk alanını keşfetmesine izin verin. Gözlemci ve dinleyici olarak dışarıdan bakın.