Yaşam

'Çocuklarımla her gece ölmek için dua ediyorum...'

Depremzede Aziz Keser, "Bu kahredici soğuklar yok mu? İşte bu bizim çaresizliğimiz " dedi.

16 Kasım 2011 02:00

T24 - Erciş’teki depremzedelerin en büyük sorunu amansız soğuklar. Çocuklarıyla bir çadıra sığınan depremzede Aziz Keser, "Bu kahredici soğuklar yok mu? İşte bu bizim çaresizliğimiz " dedi.

   
Taraf gazetesinde Eylem Düzyol-Tunce Köseoğlu imzalı haber şöyle:


Ona Erciş merkezinde dolaşırken rastladık. Yıkılmak üzere olan bir binanın sahibiyle konuşurken kenardan sessizce dinliyordu. Elinde bir kırmızı defter vardı. Günlerdir binasının hasar tesbiti için gitmedik yer bırakmadığını söyledi kısık bir sesle. “Nerede kalıyorsun diye sorduk”, “çadırda” diye cevap verdi. Sonra devam etti; “Çadırda kalıyorum ama çocuklarımla her gece ölmek için dua ediyorum...” Üç çocuğu ve eşiyle Erciş’in Çelebibağ Beldesi’nde evinin yanına kurduğu Kızılay çadırında kalan inşaat işçisi Aziz Keser’di bunları söyleyen. 30 yaşlarındaki Keser’in kaldığı çadıra gittik. Çadırda en büyüğü dokuz, en küçüğü beş yaşında olan üç çocuğu ile birlikte kalıyor Aziz Keser. Birkaç gün önce küçük çocuğu Havvanur ateşlenmiş, hemen Acil Servis’i aramış Aziz. Aldığı cevap ise şaşırtıcı “arabanız varsa getirin.” Aziz, çaresiz bir semt polikliniğine gidip bir ateş düşürücü ve öksürüp şurubu almış. Şimdi Havvanur sürekli öksürüyor. Aziz’i çocukları ve eşiyle birlikte ölmek için dua ettiren neden ise soğuk... Geceleri öyle bir dondurucu soğuk oluyor ki çadırda, Aziz ölüm duasına başlıyor...



Elektrikli soba neye yarar...


Çadırın içinde ısıtıcı olarak bir elektrikli soba var. Elektrikler ise her beş dakikada bir kesiliyor. Aziz şimdiye kadar gelen yardımlardan sadece bir çadır almış. “Abi ben ailemi bir çuval un ile geçindiririm. Ama bu kahredici soğuklar yok mu? İşte bu bizim çaresizliğimiz. Her gece çocuklarımla kahroluyorum” diyerek isyan ediyor Aziz. Erciş’ten arabayla evine giderken cebinde kalan son paranın 73 lira olduğunu söyledi Aziz. Çocuklar yiyecek istemişler, bakmış cebindeki para yetmiyor. Elleri boş dönmüş dondurucu soğuğu yaşayacağı çadıra. Aziz Keser’in evi tek katlı briketten yapılmış. Duvarların her yeri çatlak. Bir ara soğuktan korunmak için eve girmişler ve yine deprem olmuş. Zaten Erciş, deprem olsa da olmasa da sallanıyor depremi yaşayanlar için. “Neden kolonsuz ev yaptın” diye sorduk Aziz’e. Çaresizlik içinde gülümseyerek, “İnşaat ustasıyım ben. En iyisi yapmasını bilirim. Ayda inşaatlarda çalışarak bin lira kazanıyorum. O parayla nasıl istediğim gibi ev yapayım. Başımızı sokacak bir ev olsun istedik. O ev bize mezar olacaktı. Gerçi hâlâ mezarda yaşıyoruz ya...” diyerek iç geçirdi.



İlgisizlik, bilgisizlik


Erciş sokaklarında dolaşıyoruz. Ana caddesi kalabalık. Konuştuğumuz insanlar ilgisizlikten yakınıyorlar. Depremin olduğu ilk günlerde gelen yardımlar hemen hemen durmuş durumda. Bir de bilgilendirilmemekten yakınıyorlar. “Evlere, binalara ne zaman hasar tesbiti yapılacak, ne zaman çadırlardan kurtulup, daha sağlıklı yerlere kavuşacaklar” gibi soruların cevabını almak için çalmadık kapı bırakmamışlar. Şu ana kadar aldıkları tek cevap ise “hiç”. Hiç olmanın nasıl bir şey olduğunu yaşıyor şimdi Ercişliler. Daha hiçbir binanın hasar tesbiti yapılmamış. İnsanlar ellerinde evraklarla bir oraya bir buraya koşturuyor. “Adalet”i çadırda olan bir ilçenin insanlarının dramıdır bu. Ana cadde üzerinde Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu’na rastlıyoruz. Ayaküstü kısa sorularımız oluyor kendisine. Arapoğlu Erciş’te 35 bin binanın olduğunu aktarıyor bize. Şu ana kadar gelen çadır ise 15 bin. “Bugün şanslıyız” diyor Belediye Başkanı, “hava ılık”.



24 gündür banyo yapamıyorlar


Erciş Belediye Stadı’nın içinde bulunan çadırkenti geziyoruz. Burada da en büyük sorun soğuk. Birkaç gün önce yağan karın izleri var çadırkentte. Çadırların içinde elektrik sobaları ile tüplü sobalar var. Elektrikler zaman zaman kesiliyor. Tüplü sobaları ise zehirlenecekleri korkusuyla gece kapatıyor depremzedeler. Zaten yansa da gecenin ayazında soğuğa çare olmuyor. Çadır kentte kalan Nebahat Gezici, “enkaz altında kalarak ölmedik ama mikroptan öleceğiz” diyor en büyük sorununu dile getirerek. Çadır kentte kadınların yıkanabileceği, temizlenebileceği bir yer yok. Bin kişinin kaldığı yerde kadınlar için sadece bir tuvalet var. Sular gece donduğu için su yok. Ve onların ifadelerine göre tuvalet kullanılmaz halde. Onun dışında Kızılay ile İnsan ve Medeniyet Hareketi üç öğün sıcak yemek dağıtıyor. Çadırkent sakini Ercişliler, “Bunun bir de Aralık’ı, Ocak’ı var. Dört-beş ay kar kalkmaz buralardan. Asıl bu çadırlarda o zaman nasıl yaşayacağız” diyerek kaygılarını dile getiriyorlar. Çadırda kışı geçirmek kimsenin aklına yatmıyor. Bir de bebekleri düşünürsek, çadırda yaşam imkânsız gibi görünüyor.



Hayalleri enkaz altında kaldı


Erciş’te bulunan okulların büyük bölümü ağır hasarlı. Çocukları okula giden depremzedeler bu durumu “çocuklarımızın hayalleri enkaz altında kaldı” diyerek özetliyor. Bir oğlu üniversiteye bir kızı Anadolu Lisesi’ne hazırlanan kadın da bu durumdan şikâyetçi. “Biz enkaz altında kaldık yaşama tutunmaya çalışıyoruz. Asıl çocuklarımız ne olacak, onların eğitimleri ne olacak” diyerek dile getiriyor endişelerini. Anadolu Lisesi sınavlarına hazırlanan 13 yaşındaki Merve’nin eskiden en büyük hayali doktor olmaktı. Şimdiler de inşaat mühendisi olmak istiyor. Öyle binalar yapacak ki kimseler enkaz altında kalmayacak... Birçok aile çocuklarını batıda yakınlarının yanına göndermeye başlamış,“bari onların eğitimleri aksamasın, gelecekleri kararmasın” diyerek.



Van’dan büyük göç


Van Havaalanı’na indiğimizde ilk dikkatimizi çeken şey havaalanının kalabalık hali oluyor. Vanlılar kalabalıklar halinde ayrılıyor yaşadıkları kentten. Bu nedenle havaalanında yaşanan izdihamlarda tartışmalar yaşanıyor. Bu durumu araç kiraladığımız gence soruyoruz: “İmkânı olan herkes kadınları ve çocukları gönderiyor. Her aileden bir erkek kalıyor Van’da evi barkı kollamak için. Biz de öyle yaptık.”


Kahvaltılarıyla meşhur Van’da kahvaltı salonu olduğunu söyleyen bir Vanlı, “Kahvaltı salonumun olduğu bina hasarlı olduğu için kapatmak zorunda kaldım. Ayrıca çalıştıracak eleman bulamıyoruz. Bize yer göstersinler şehrimizde kalmak istiyoruz” dedi. Depremin ilk günlerinde gelen yardım konvoyları artık görülmüyor Van’da. Havaalanından Erciş’e gelinceye kadar tek bir yardım kamyonuna rastlamadık. Ercişliler de bu tesbitimizi doğruluyor. Depremzedelerin özellikle battaniye ve kalın giysilere ihtiyaçları var. Bir şehir enkaz altında kalmadı burada belki de... Van’la birlikte hepimiz enkaz altında kaldık. Bu enkazdan ya birlikte çıkarız ya da...



Van bir gecede 27 kez sallandı


Van’da önceki gece saat 00.08 sıralarında 5.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi depremin, merkez üssünü Van merkez Mollakasım Köyü olarak açıklarken sarsıntının 23 ekimde yaşanan 7.2’lik depremin artçısı olduğu bildirildi. Mollakasım Köyü depremle birlikte yerle bir olurken, Van merkez, ilçe ve köylerinde büyük panik yaşandı. Çadırkentlerde kalan depremzedeler de sokağa fırladı. Yapılan kontrollerde yıkılan bina olmadığı saptandı. Bu depremin ardından artçı sarsıntılar hızlandı. Dokuz saatte büyüklükleri 2.2 ile 3.8 olan 26 artçı sarsıntı meydana geldi. Son olarak da saat 09.11’de merkez üssü Alabayır Köyü olan 3.2 büyüklüğünde bir sarsıntı daha kaydedildi.