Kürşat Bumin
Yeni Şafak/10 haziran 2012
Bazı okurlarım için tekrar olacak ama bugünlerde tekrarında fayda var. "Yeni TCK"nın önde gelen mimarlarından Prof. Adem Sözüer'in Hazal Özvarış'a (T24) verdiği röportajda CMK 250'nin nasıl doğduğuna ilişkin değerli bilgiler yer alıyordu. Özüer, 2004 yılında konunun görüşülüp karara bağlandığı Adalet Komisyonu ve Genel Kurul'da neler yaşandığını anlatıyordu. Röportajdan çıkan sonuç, dönemin DGM savcıları, muhalefet partisi, Emniyet, Yargıtay, TSK temsilcileri, Türkiye Barolar Birliği ve (onsuz olmaz!) medyanın el ele vererek kotardığı bir kampanyadan söz ediyordu.
Sözüer: "'Bugün şikayet ettiğimiz uygulamaların en önemli sebeplerinden biri bu kampanyalardır. Bunu söylemekten üzüntü duyuyorum, ama bizlerin (akademisyenler) yüzüne karşı 'CMK çok light oldu'. 'Suçlular bayram ediyor' diyenler bugün malûm davalarda sanık olmuştur."
Akademisyenin açıklamalarına göre "reform süreci" sırasında kendisinin de içinde olduğu akademisyenler CMK 250 ve davamı niteliğindeki maddeleri düzenleyen özel yetkili mahkemelere karşı çıkmışlar. Bu hazırlık sürecinde komisyonda yer alan bütün siyasi parti temsilcileri de bu fikirdeymiş. Konuyu ilişkin dile getirilen görüş özetle şöyle imiş: "Örgütlü suçluluk ya da devlete karşı suçlar konusunda bir ihtisas mahkemesi olabilir, ancak bu mahkemelerin ayrık soruşturma ve kovuşturma kurallarına sahip olması yerinde değildir." Ancak daha sonra, özellikle devletin güvenliği gibi düşünce ve gerekçelerle bu hükümler kanuna eklenmesi gecikmemiş.
Sözüer: "Açıkça ifade etmek gerekir ki, bu düzenlemelerin yapılmasında, bugün özel yetkili mahkemeleri hukuka aykırı bulan ve eleştiren çeşitli siyasi partilerin, bürokratların ve hatta bazı basın organlarının çok önemli etkisi oldu."
Sözüer, bol bilgi içeren bu röportajında "tutukluluk süreleri" bahsinin de özel yetkili mahkemeler çerçevesinde nasıl açık artırmaya çıkarıldığını da hatırlatıyor.
Sözüer: "O tarihlerde CMK'nın kolluğun yetkilerini elinden aldığı, böyle bir kanunla suçlulukla ve terörle 'mücadele' edilemeyeceği sık sık gazete manşetlerine taşındı. Şu anda tutuklu olan bir TSK mensubu ve büyük bir ilin emniyet müdürü, ABD ve İngiltere'den örnekler vererek, 33 gün gözaltı süresi talep ediyordu. CMK'nın aşırı derecede sanık haklarını koruduğu ve çok liberal olduğu sıklıkla tekrarlanan bir eleştiriydi"
Sözüer'den naklen bu bilgileri bugün bütün enerjilerini özel yetkilileri savunmak için harcayanların kulağına küpe olsun diye aktarıyorum...
Özel yetkilerin "kulisini" yapan koalisyonu tekrar hatırlayalım: "Kolluk, bazı akademisyen ve TSK mensupları, çok sayıda DGM başsavcı ve hâkimi ile büyük basın..."
Şu bilgiler de "küpe olsun": CMK'nın 250. maddesinin kaldırılması için hazırlanan teklif, yine bazı DGM başsavcılarının, özellikle muhalefet partisini de ikna etmesiyle Genel Kurul'da reddettirildi. Terörle Mücadele Kanunu'ndaki daha özgürlükçü düzenlemelere Yargıtay temsilcileri karşı çıktı. O zamanki Türkiye Barolar Birliği, TBMM Adalet Komisyonu'nun çalışmalarına davet edildiği halde sadece bir kez geldi."
Şimdi de Sözüer'in bu değerli ve öğretici hatıralarından uzaklaşıp özel yetkililerin işleme tarzıyla ilgili birkaç hatırlatma yapalım. Yapalım ki belki bugünün özel yetkilicileri bu tarzın bir benzerini dünyadaki (demokrasileri kastediyoruz tabii ki) benzerlerinden örneklerle geliştirebilsinler... Ellerinden geliyorsa tabii ki!
Çok söylendi ama bunun tekrarında da fayda var. Bir kere her şeyden önce özel yetkili ağır ceza yargılanmalarında öne çıkan uygulama olan "gizlilik kararı". CMK 153 ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesinde belirtilmiş olan "gizlilik kararı". Bu uygulama tahmin ettiğiniz gibi şüpheli ve avukatına dosyanın kapalı olmasıyla başlıyor. Sıkça söylendiği gibi, modern ceza muhakemesi hukukunda soruşturmanın gizliliği her şeyden önce şüphelinin haklarını korumak için getirilmiş bir önlemken, burada tamamen ters işliyor. Bu öyle bir uygulama ki, özel yetkili ceza mahkemelerinde soruşturma evresinde verilen gizlilik kararları ile soruşturma dosyasındaki hiçbir belge iddianame kabul edilene kadar şüpheliye ve müdafisine gösterilmiyor. Bu "gizlilik kararı"nın nasıl bir sonuç verdiğini tahmin etmek zor değil: "Soruşturma kapsamında mahkemeye çıkan şüpheli ve müdafisi dosyadan bi haber ve suç isnadını dahi tam olarak bilmeden savunma yapmak zorunda kalıyor. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri yargılama pratiğinde hemen tüm dosyalarda kısıtlama kararları verildiği düşünülürse, durumun vahameti ortaya çıkıyor." (Güçlü Sevimli)
Özel yetkililerle ilgili olarak öne çıkan bir başka sorun olan uzun tutukluluk süreleri artık hemen herkes tarafından bilindiği için uzatmaya gerek yok herhalde..
Gelelim "gizli tanık" meselesine: Farkındasınız muhakkak, "gizli tanık" meselesi de hakkında "eskiden yoğ idi" denilebilecek bir uygulama. Benim bu meseleye ilişkin olarak hatırladığım ilk gizli tanık "Gizli tanık Efe". Hani Erzincan'da Cihaner davasında ifadesine başvurulan tanık. (Doğru mu hatırlıyorum emin değilim: "Gizli tanık Efe"nin -sonradan- Cihaner ile aralarında bir problem bulunan bir savcıya ait olduğu anlaşılmamış mıydı?) "Gizli tanık" meselesinin ikinci büyük unutulmaz-unutulması imkansız örneği ise Cihan Kırmızıgül davasının "gizli tanığı"ydı. Onu da hatırlıyorsunuzdur mutlaka. Hani ilk ifadesinde Cihan'ı teşhis eden ama bir yıl sonra teşhisinden vazgeçen ama buna rağmen davanın savcısı tarafından sanığın zaman içinde aldığı kilolar ve bıraktığı sakal dolayısıyla mutlaka yanıldığına hükmedilerek ilk ifadesi esas alınan "gizli tanık"!
Oysa "tanığın kimliğinin gizlenmesi suretiyle veya sınık ve müfefiinin yokluğunda dinlenmesi, sınık hakları ve adil yargılama ilkesinin açık bir ihlali. (...) Sanığın, meçhul bir tanığın verdiği beyanlarla mahkûm edilmesi, başta adil yargılama hakkı olmak üzere, sanık haklarını ihlal ediyor. Gizli tanığın beyanları, kasten uydurulmuş veya sadece hatalı ifadeler olabilir. Aynı şekilde, yalnızca gizli tanık beyanlarına dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi de yanlıştır."
Çok yerinde bir değerlendirme değil mi bu. Çünkü ('çünküsü –münküsü yok aslında!) adı üstünde "gizli tanık" zaten!