-ÇİÇEK: ''İZMİR'DE YAPILAN İŞ YARGISAL'' ANKARA (A.A) - 03.05.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İzmir Büyükşehir Belediyesindeki aramalara ilişkin olarak, ''İzmir'de yapılan iş yargısal iştir, yargı faaliyetidir. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü bir soruşturmadır. Bu soruşturma hiçbir şekilde siyasi iktidar ile ilişkilendirilemez. Kim böyle bir ilişki kurarsa hem bize haksızlık yapmış olur, hem de hukuk dışı bir yorum getirmiş olur'' dedi. Çiçek, Ankara Toptancı Hali'ni ziyaret ederek, esnafla sohbet etti. Hali gezen Çiçek, bir domates tezgahının önünde durdu ve domates sapının kokusundan dolayı karıncaları uzaklaştırdığını anlattı. Çiçek, ''Tavsiye ederim. Evde karıca falan varsa, hiç ilaçlamaya, hayvanlara zarar vermeye gerek yok. Bu, bir tane bile karınca bırakmıyor'' dedi. Kendi evinde de karınca problemi yaşadıklarını anlatan Çiçek, ''İlaçlasak hayvanlar ölecekti. Eşim, pencerelerin ve girişin oralara koydu. Bir tane yok şimdi'' dedi. Çiçek, bir gazetecinin ''Ev işleriyle alakanız var mı?'' şeklindeki sorusuna ''Kesinlikle var'' yanıtını verdi. En sevdiği sebzenin patlıcan olduğunu, patlıcanın en az 60 çeşit yemeği bulunduğunu anlatan Çiçek, bir gazetecinin ''İçinde patlıcan olan her şeyi yer misiniz?'' sorusu üzerine, ''Patlıcanın içinde olacak şeyler de belli zaten. Her şey olmaz. Öyle açık çek vermiyor patlıcan'' dedi. Haldeki tezgahları gezerek, çalışanlarla konuşan Çiçek, kendisine ikram edilen muz, portakal ve kavundan yedi. Gazetecilere de bu meyvelerden ikram eden Çiçek, karpuz ve erik tezgahına gelerek fotoğraf çektirdi. Engelli bir vatandaşın, eskiden Başbakanlık Merkez Bina'ya rahatlıkla gelebildiklerini anlatması ve ''Hatta, Ecevit'e yazar kasa atıldığında ben de oradaydım. Ama artık kapıdan içeri sokmuyorlar'' demesi üzerine, Çiçek, ''Demek ki seni orada görmüşler onun için içeri almıyorlar'' diye espri yaptı. -''SİYASİ PARTİLERİMİZ, MAZERET ÜRECETLERİNE PROJE ÜRETSİNLER''- Çiçek, Ankara toptancı Hali'ni ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. ''Seçimde suiistimal olacağı ve sandık sonuçlarının gerçeği yansıtmayacağı şeklinde iddialar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine Çiçek, ''Temenni ederim ki bu seçim sonucunun mazeretinin şimdiden üretilmesi olmasın. Siyasi partilerimiz mazeret üreteceklerine proje üretsinler. Bunu tartışmak daha doğru olur'' dedi. Anayasaya göre seçimlerin denetimi ve yönetimi ile seçimlerin huzur içinde yapılmasının sorumluluğunun YSK'ya ait olduğunu hatırlatan Çiçek, YSK üyelerinin Yargıtay ve Danıştay üyeleri arasından seçildiğine işaret etti. Bağımsız milletvekilleri adaylarının vetosunun ardından ''Niye oraya düzgün adamlar atamadınız?'' şeklinde ''saptırmalar'' olduğunu ifade eden çiçek, YSK'daki atamaları kendilerinin yapmadığını dile getirdi. -İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNDEKİ ARAMALAR- Bakan Çiçek, İzmir Büyükşehir Belediyesi birimleri ve bazı şirketleri başta olmak üzere yapılan aramaları hatırlatılarak, nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, konunun hukuki yönüne bakmak gerektiğini belirterek, ''İzmir'de yapılan iş yargısal iştir, yargı faaliyetidir. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü bir soruşturmadır. Bu soruşturma hiçbir şekilde siyasi iktidar ile ilişkilendirilemez. Kim böyle bir ilişki kurarsa hem bize haksızlık yapmış olur, hem de hukuk dışı bir yorum getirmiş olur'' diye konuştu. Yargısal bir faaliyetten dolayı siyasilere soru sorulmasını hukuk açısından sakıncalı bulduğunu ifade eden Çiçek, ''Hatasıyla, sevabıyla yargının kendi işidir, hükümetle bir alakası yok. AK Parti ile bir alakası yok. Kim irtibat kurmaya çalışıyorsa, bu art niyetlidir, istismar kokan bir değerlendirme olur'' dedi. Seçimin hararetinin her geçen gün biraz daha yükseldiğine işaret eden Çiçek, bu ortamda vatandaştan ümidini kesen, vatandaşa götüreceği bir fikri, projesi olmayanların istismardan medet umduğunu söyledi. Bağımsız milletvekilleri adaylarının veto edilmesini ''Bu AK Parti'nin işine yarar. bu işin arkasında AK Parti var'' demeye getiren yorumlar yapıldığını anlatan Çiçek, kararı hükümet almış gibi ''saçma sapan'' değerlendirmeler yapıldığını belirtti. Çiçek, şöyle devam etti: ''Bir hukuki olayın bile istismar konusu olduğu dönemde bu soruşturmanın başlatılmış olması en başta CHP'nin istismarına vesile olacaktır. Zaten hemen açıklama geldi, sindirme, yıldırma filan. Kim yapıyor bunu? Böyle karanlığa kurşun sıkacağınıza, kim talimat vermiş, kim bu işlemi başlatmış, kim bu işlemi sürdürüyor? Çok açık olarak bunu ortaya koymaları lazım. Dolayısıyla konunu siyaset zemininde tartışılmasından son derece rahatsızız. Bu bizi ilgilendirmiyor. Çünkü yargısal bir faaliyet, ama siyaset kurumunu, partimizi, hükümeti bu tartışmanın içine çekmeyi son derece yakışıksız buluyoruz. Bu tür değerlendirmeler oldu, göz dağı vermek, vesaire. Bir ülkede gözdağını hukuk verir, başka kimse gözdağı veremez. Herkesin hukuka saygılı olması lazım, bunu başka zemine çekmemek gerekir.'' Konuların kendi mecrasından çıkarılarak, gündelik siyasetin malzemesi haline getirmesinden rahatsız olduğunu da vurgulayan Çiçek, ''Türkiye öyle bir tartışma ortamına sokuluyor ki, bu işi savcıların yaptığı unutuluyor, sanki biz talimat veriyoruz, biz düğmeye basıyoruz. 'Şunun önünü kesin, bunu mahkemeye sevk edin, bununla ilgili soruşturma başlatın' gibi... Saçma sapan değerlendirmelere de konu yapılıyor. İşin bu yöneyle şahsen fevkalade rahatsız olduğumu ifade etmek istiyorum'' dedi. Çiçek, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın konunun zamanlamasının iyi olmadığına yönelik sözleri hatırlatılınca, soruların muhatabının kendileri olmadığını belirterek, ''Cevap vermesek başka türlü zan altında kalırız, cevap versek dediğim gibi'' dedi. ''Bu türlü istismarları cevaplamakla vakit kaybettiklerini'' ifade eden Çiçek, durumdan rahatsız olduklarını da kaydetti. -''İKİ SAAT SONRA ARKADAN TEVİLİ GELİYOR''- Bakan Çiçek, ''Sayın Kılıçdaroğlu, 'Biz Kayseri'yi gösterdik, İzmir'e gittiler' dedi. Buna yanıtınız olacak mı?'' sorusuna şu cevabı verdi: ''Türkiye'deki hava şartları bile Kılıçdaroğlu'ndan daha istikrarlı değişiyor. Saat başı fikir değiştiren, bir şey söylerken de hiçbir endişe duymadan konuşan bir siyaset adamı. Meseleye öyle bakmak lazım. Yarın bu sözünü nasıl tevil edeceğini de merak ederim. Her gün bir şey söylüyor, iki saat sonra arkadan tevili geliyor. Tevili mi doğru, öncesi mi doğru, daha sonra söyleyeceği mi doğru, biz onu kestirmekte zorlanıyoruz. Onun için biz o tür sorulara cevap vermek yerine, kendi işimize bakalım.''