T24 - Sivil toplum, özel yaşam dünyası ile devlet arasında bulunan geniş bir toplumsal örgütlenme ve ilişkiler alanıdır.
Sivil toplumun merkezinde özgür insan vardır. Sivil toplum, özgür bireylerin kendi özgür iradeleriyle kurdukları toplumsal birlikteliklerden oluşur. Örgütlü bir toplumun yaşatılması ve güçlendirilmesi CHP’nin en önde gelen siyasi hedefidir. CHP, kendisini bir zümrenin, ırka dayalı bir aidiyetin ya da yerleşik iktidar güçlerinin değil örgütlü sivil toplumun partisi olarak görür.
İnsanın özgür olabilmesi; baskıcı devlet uygulamalarının yanı sıra insanları itaat ve bağımlılığa zorlayan çevre ve cemaat baskılarına son verilmesi, ekonomik bağımsızlık ve toplumsal güvence koşullarına bağlıdır.
CHP, insanın özgürlüğünün, onları dizginlenmemiş piyasanın insafına terk etmeyen, güçlü bir sosyal devlet tarafından gerçekleştirilebileceğini öngörür. Sosyal devlet, kardeşliğe yatırımdır. Sosyal demokratların kardeşlik anlayışının temelinde duygudaşlık vardır. Çünkü duygudaşlık topluluk ruhunu canlandırır. Yurttaşların birbirlerinin sorunlarına duyarlı olmalarını ve birbirlerine destek olmalarını sağlar.
CHP'nin Sivil Toplum Anlayışı Devlet, Cemaat ve Çevre Baskısına Karşıdır
CHP’nin sivil toplum anlayışı;
● Devlet güdümünde değildir. Sivil toplum kuruluşlarını devlet tarafından yönlendirilen bağımlı ortaklar olarak görmez.
● Baskıcı cemaat merkezli değildir. İnsanın insana boyun eğmesi anlayışını reddeder. Özellikle kadınlar ve gençlerin özgürlüğünü kısıtlayan çevre ve cemaat baskısına karşı çıkar.
● Neo-liberal dogma merkezli değildir. İnsanların siyasi, toplumsal ve kültürel kaynaklara erişimlerini piyasadaki kazançlarıyla sınırlandıran anlayışı reddeder.
CHP, partizanlaşan yandaş sivil toplum kuruluşlarına karşı, özerkliğini koruyan sivil toplum anlayışını savunur. Partimiz kayırmacı ve dışlayıcı devlet–sivil toplum ilişkisi anlayışını reddeder.
Sivil toplum, siyasi iktidarların otoriter eğilimlerine demokratik yoldan karşı çıkmanın en etkili aracıdır. CHP, demokrasinin korunması ve geliştirilmesi için gücünü örgütlü sivil toplumdan alır.
CHP, sivil toplumu demokrasinin fidanlığı olarak görmektedir. CHP, bu fidanlığı tüm gücüyle AKP’nin baskıcı, teksesleştirici ve cezalandırıcı politikalarına karşı koruyacaktır. Türkiye’de demokratik çoğulculuğun korunması için CHP’nin bu kuruluşların desteğine ihtiyacı vardır.
CHP'ye Göre İnanç Temelli Kuruluşlar
Din ya da inanç temelli ilişki ağları ve kuruluşları, işleyiş ve amaçları bakımından tek ve türdeş bir olgu gibi değerlendirmek doğru olmaz. Din ve inanç temelli kuruluşların bir bölümü faaliyetlerini tamamen çağdaş ve demokratik sivil toplum kuruluşları gibi sürdürmektedir. Bunlar, başta toplumsal dayanışmayı geliştirme olmak üzere bireylerin yalnızlaşmasını önleyen ve manevi doyuma ulaşmalarını sağlayan önemli faaliyetler yürütmektedir.
Bununla birlikte, bazı din ve inanç temelli sivil toplum kuruluşlarının uzun dönemde demokrasi ve sağlıklı bir sivil toplumun geliştirilmesi hedefi ile bağdaşmayan yönleri bulunduğunu da göz ardı etmemek gerekir. Özellikle de son yirmi yılda, bu kuruluşların bazıları sivil toplumun aslî amaçlarından uzaklaşmıştır. Bunlara örnek olarak, bazı kuruluşların hükümetlerin uzantısı haline gelmeleri, içine hükümetleri de alan yolsuzluklara bulaşmaları veya tamamen kâr amaçlı faaliyetlere odaklanmaları gösterilebilir.
Bu kuruluşlar aynı zamanda katı hiyerarşik iç yapılar oluşturmakta ve böylece otoriter değerlerin yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Bazı kuruluşlar ise kendilerine yakın görmedikleri toplum kesimleri hakkında kuvvetli önyargılar aşılamaktadırlar. Ataerkil değerlerin ön plana çıkartılarak kadınların arka planda tutulması yine bazı örgütlerde karşılaştığımız önemli bir sorundur.
CHP, biat kültürü ve bağımlılık ilişkileri yaratarak mensuplarına özel çıkar sağlayan anlayışı reddeder.
Türkiye’de sivil toplumun zaten sınırlı olan özerkliği, AKP iktidarının baskıcı politikaları nedeniyle hızla erozyona uğramaktadır. Bürokraside, yerel yönetimlerde, medya ve iş dünyasında muhaliflerini sindirmeye çalışan AKP iktidarı, sivil toplum alanını da kendisine biat etmeye zorlamaktadır. AKP’nin tekelci zihniyeti, farklı toplum tasarımına sahip olan sivil toplum örgütlerini yoğun yaftalama politikaları ile kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Sivil toplum kuruluşları AKP’nin güdümüne girmek ya da ‘bertaraf olmak’ ikilemi ile karşı karşıya bırakılmaktadır.
Hükümet güdümünde hareket eden bazı sivil toplum kuruluşları devlet olanaklarını kullanarak kâr, hatta rant amaçlı hale gelmiştir. Bu kuruluşlar haksız rekabet ve taraflı korumacılık sayesinde mali kaynak, üye sayısı ve medyada görünürlük açısından hızla büyümektedir. Bu kuruluşların düzenli denetlenmemesi bir yana, aleyhlerindeki yolsuzluk iddiaları örtbas edilmektedir. Benzer şekilde, iktidara yakın sivil toplum kuruluşlarının bazıları maceraperest dış politika alanına çekilerek barışçı kamu diplomasisinin önüne geçirilmektedir.
Hükümet yanlısı birçok sivil toplum kuruluşu özerkliklerini tamamen yitirmiş ve bir hükümet kuruluşu haline dönüşmüşlerdir. Oysa son yirmi yılda siyasal İslamcı hareket kendini bir sivil toplum hareketi olarak sunmuş ve tanıtmıştır. Ancak AKP iktidarının kendisini sivil toplumun temsilcisi gibi sunma çabası artık tüm inandırıcılığını yitirmiştir.
Türkiye’de Sivil Toplum Alanının Sorunları
* AKP ile Devam Eden Baskıcı Gelenek: Türkiye’de devlet-sivil toplum ilişkileri “güçlü devlet, zayıf sivil toplum” anlayışının vesayeti altındadır. Devlet çoğu yerde sivil toplum kuruluşlarına devletin ve ulusun çıkarlarına zarar verir endişesiyle bakmış, AKP iktidarı baskıcı geleneği daha da sertleştirerek devam ettirmiştir.
* Maddi Kaynak Yetersizliği: Türkiye’de sivil toplum örgütlerinin karşılaştığı en önemli engellerden biri de maddi kaynak yetersizliğidir.
* Cinsiyet Eşitsizliği ve Bölgeler Arası Dengesizlik: Türkiye’deki sivil toplum kuruluşu üyesi kadınların sayısı erkek üyelerin ancak beşte biri oranındadır. Sivil toplum kuruluşlarının üçte ikisi Ankara, İstanbul ve İzmir’de faaliyet göstermektedir. Bunların yüzde 40’ı İstanbul, yüzde 25’i Ankara, yüzde 10’u İzmir’dedir.
* Görünürlük Sorunu: Sivil toplum faaliyetlerinin ulusal medyadaki yansıması son derece sınırlı kalmaktadır. Görünürlük eksikliği, sivil toplum kültürünün yaygınlaşmasında; örgütlerin temsil işlevlerini yerine getirmelerinde ve toplumsal tabanlarını oluşturabilmelerinde sorunlar yaratmaktadır.
CHP Daha Güçlü Sivil Toplum İçin Söz Veriyor
1- Devlet Güdümlü Sivil Toplum Anlayışına Son Verilecek: CHP’nin hedefi, ülkemizdeki sivil toplum örgütlerini kısıtlayıcı, cezalandırıcı ve dışlayıcı devlet güdümünde bir anlayıştan; sivil toplum örgütlerini destekleyici, güçlendirici ve kapsayıcı toplum merkezli bir anlayışa geçişi sağlamaktır.
2- Sivil Toplumun Yönetime Katılması İçin Yasa Çıkaracak: CHP iktidarında sivil toplum temsilcilerinin belde belediyesinden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kadar her kademedeki karar alma mekanizmalarına katılımları yasayla bir hak olarak tanınacaktır. Böylece sadece yandaş kuruluşların değil muhalif kuruluşların da seslerini duyurabilmelerinin önü açılacaktır.
3- Bürokratik Engeller Kaldırılacak: Dernekler Kanunu eşitlikçi ve özgürlükçü bir bakış açısıyla gözden geçirilerek, örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan ve zorlaştıran tüm bürokratik engeller ortadan kaldırılacaktır.
4- Yardım Toplamak Kolaylaşacak: Yardım Toplama Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle, sivil toplum örgütlerinin eşit ve şeffaf bir süreçte gönüllü katkılara daha kolay ulaşması sağlanacaktır.
5- Vergi Avantajları Artırılacak: Vergi mevzuatında sivil toplum kuruluşları lehine değişiklik ve iyileştirmeler yapılacaktır. Kamu Yararı ve Vergi Muafiyeti statüsü tanınması süreci daha eşitlikçi ve şeffaf yürütülecektir.
6- Cezacı Yaklaşıma Son: Dernekler Dairesi, ceza kesen değil, derneklerin kanunlara uygun çalışmalarına yol gösteren bir niteliğe kavuşturulacak, ceza yerine uyarma yöntemi tercih edilecektir.
7- Okullara Sivil Toplum Dersi: Örgütlenme kültürünün güçlendirilmesi için sivil toplum eğitimi müfredata eklenecek, her öğrencinin sosyal sorumluluk projelerinde aktif olarak yer alması sağlanacaktır. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerine gençlerin katılımını artırmak için gerekli destek ve kolaylıklar sağlanacaktır.
8- Sivil Toplum Örgütlerine Ofis ve Sekretarya: Yerel yönetimler “Sivil Toplum Merkezleri” oluşturmaları için desteklenecektir. Bu merkezlerde, kısıtlı kaynaklara sahip ya da yeni kurulmuş sivil toplum kuruluşlarına ortak kullanım mekânları, ofis altyapı olanakları ve sekretarya desteği sağlanacaktır.
9- Daha Çok ve Şeffaf Kamu Kaynağı: Kamu yararına çalışan sivil toplum kuruluşlarının güçlü ve özerk mali yapıya kavuşturulması için kamu bütçesinden sağlanan destekler artırılacaktır. Kaynak aktarımı partizanca değil, şeffaf, eşitlikçi ve liyakate dayalı bir anlayışla yürütülecektir. Kamu kaynağı aktarımında kadın katılımını öne çıkaranlar ile sivil toplumun görece az geliştiği bölgelerdeki kuruluşlara öncelik verilecektir.
10- İç ve Dış Destek Başvurularına Devlet Desteği: Sivil toplum kuruluşlarının TÜBİTAK, AB Çerçeve Programları ve diğer ulusal ve uluslararası desteklerden en geniş ölçüde yararlanabilmesi, AR-GE ve inovasyon kültürünün itici gücü olabilmeleri için proje ortaklığı oluşturmalarında, proje tasarımı, başvurusu ve yürütülmesinde destek süreçleri hayata geçirilecektir.
11- Kadınlara Pozitif Ayrımcılık: Sivil toplum kuruluşlarına kadınların katılımını artırmak ve kadınların bu kuruluşların yönetiminde etkin bir rol oynamasını sağlamak için teşvik tedbirleri alınacaktır. Kadın kuruluşları ulusal ve yerel desteklerin dağıtımında öncelik verilerek güçlendirilecektir.
12- Çoğulculuğu Besleyen İnternet Ortamı Sansürden Uzaklaştırılacak: CHP gelişen teknolojik imkânların katılımcı ve çoğulcu demokrasiyi güçlendirmek için kullanılmasından memnuniyet duymaktadır. Partimiz, bu anlayış içinde, internet ortamının sansürden uzak tutulması için her türlü çabayı gösterecektir.