Hülya Karabağlı / Ankara
CHP'de Kürt sorununu ilk dile getiren ve hazırladığı raporla tartışmalara neden olan 22. dönem Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer, bölgedeki asker ve sivil bürokrasinin barış sürecinde 80 yılık ezberle hareket ettiğini bu nedenle toplumun beklentilerine uymadığını söyledi. "Hükümet, özellikle Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki her türlü sivil-asker bürokrasiye doğru bir eğitimi vermek zorundadır, vermelidir" diyen Değer'e göre, BDP bu dönemi kendi içine dönük siyasal malzeme yapmaksızın daha akıllıca yürütmeli. Değer'in, çözüm sürecine ilişkin T24'e değerlendirmeleri şöyle.
‘Hükümet devam kararlılığını net ortaya koymalı’
Daha önceki açıklamalarımda ısrarla belirttiğim sürecin korunmasına dair kaygılarım, bu günkü ortamda kendini daha derin hissettirmeye başlamıştır.
Gezi parkı süreçlerinden sonra iç politikada irtifa sürece yaklaşımıyla irtifa kaybeden AKP ve hükümet, her şeyden önce Gezi parkı sürecinde gelişen eylemliliği en azından belli ve bazı kesimler için öncelikle haklar ve özgürlükler talepli demokratik boyutuyla okumalı ve doğru empati kurmalıdır.
Ancak kendisine ve hükümetine bir bütün karşıtlıklar dizgesi olarak algılarsa, bu noktadan itibaren üstlenmiş olduğu barış sürecini de ikna edici bir boyutta yürütemeyecektir.
Her şeyden önce barış sürecini yürütme konusunda kararlı olduğunu, net ve güçlü bir biçimde belirmelidir.
İç politikadaki sıkıntılarını barış sürecini üzerinden atarak veya erteleyerek veya oyalayıcı bir tarza girmemelidir.
'Kürt cephesinde yüzde 99 destek ve inanç var'
Diğer taraftan Kürtler cephesinde barış sürecine yüzde 99 oranında destek ve inanç devam etmektedir.
BDP’nin de bu dönemi kendi içine dönük siyasal malzeme yapmaksızın daha akıllıca yürütmesi gerekmektedir.
Akil adamlar sürecinde hedeflenen amaç, Gezi Parkı eylemliliğiyle başlayan ve bazı süreç karşıtı kesimlerin öne çıktığı bir boyutta gelişen güçlerin bütün çabalarına rağmen toplumsal desteği yitirmeyen bir sonuca ulaşmıştır.
Türkiye toplumunun yüzde 80’i barış sürecinde sonuç alınması istemektedir.
'Sivil ve askeri bürokrasiye doğru eğitim'
Hükümet, özellikle Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki her türlü sivil-asker bürokrasiye doğru bir eğitimi vermek zorundadır.
80 yıllık ezberle hareket eden sivil ve askeri bürokrasinin barış sürecine yönelik mevcut anlayışı, Lice olayında görüldüğü gibi toplumun süreçten beklentilerine uymadığı gibi, hayal kırıklığı yaratmıştır.
Sürece duyulan güven, bu noktada zayıflamaktadır. Bu türden olayların bir daha olmaması, sürecin sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir. Ayrıca hükümet de dilini ‘Olursa olur, olmazsa olmaz’ noktasından daha kararlı ve yapıcı ifadelere taşımalıdır.