CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol, HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in Meclis Genel Kurulu’ndaki konuşması sırasında hakkında öne sürdüğü “milletvekili seçilmeden önce Kandil’e mesaj göderdiği” iddiasına yanıt verdi.
“Bir milletvekillisin senin Kandildeki mağarada ne işin var?” ifadelerini kullanan Erol, “Ben Diyap Ağa’nın torunuyum. Günü geldiğinde bedelini de, hesabını da sorarım. İddialarının hepsini kanıtlayacak yoksa onu kürsüde rezil ederim” dedi.
"Bir eli çözüm sürecinde, İmralı’da Apo’nun yanında, bir eli FETÖ’nün yanında, bir eli Hakan Fidan’ın yanında" iddialarında bulunan Erol "Bu hâlâ Meclis’te palavra atıyorsa sırtı demek ki sağlam" ifadelerini kullandı.
“Yüreği yetiyorsa iddialarını savcılığa taşısın”
Sırrı Süreyya Önder’in iddiaları ile ilgili T24’ün sorularını yanıtlayan Erol “Yüreği yetiyorsa benimle ilgili iddialarını Cumhuriyet savcılığına versin karşıma öyle gelsin. Siyasette böyle ahlaksızlık kabul edilemez” dedi. CHP’li Erol’un açıklamaları söyle:
“Çamur at izi kalsın”
“Benimle ilgili siyasette o kadar çok bilgi kirliliği var ki; insanların ahlaki değerleri çökmüş. Çamur at izi kalsın inanılmaz bilgi kirliliği var ki? Siyasette nezaket, etik değer ahlak kalmamış, namus kavramından yoksun insanlara atıyorlar, konuşuyorlar ondan sonra bilgi kirliliği oluşturarak insanları yıpratmaya çalışıyorlar.”
“2001 yılında bir Harput Kalesi aldık o da mahkemelik”
“Benim eşim inşaat mühendisi, kültür varlıkları konusunda uzman birisi, oğlum da inşaat mühendisi Londra’da restorasyon üzerine Türkiye’deki ilk yüksek lisans yapan birisidir. Kültür Bakanlığı’nda 2001 yılında başladığım bir tek Harput Kalesi vardır bu 2009-2017 arasında durduruldu şimdi mahkemelik olmuştur, onun dışında bana ikinci bir Kültür Bakanlığı’nda benim, oğlumun yaptığı bir iş gösterilsin.
Ayrıca kimse kimseye iş veremez, ihale kanunun var, mevzuatı var, bu tür ahlaksızlıkları hiç önemsemiyorum ben. Bunlar ahlaksızca yaşıyor bu ülkenin yurttaşı olan herkes ihaleye de girer, önemli olan nitelikli ve tekniğe uygun bir iş yapmak.
İşadamı olarak şirketimi ben oğluma devrettim, oğlum da mesleği olarak Kültür Bakanlığı ile ilgili 2001 yılında başlayan bir Harput Kalesi var, Ertuğrul Günay’ın Bakanlığı döneminde 2 milyon liraya yakın bir bedeli bize ödemediler. Dava açtık, yerel mahkemeden sonra Yargıtay sürecine başladık. Ünye kalesinde paramızı ödeyemediler dava açtık mahkeme reddedildi.
Mevlana Müzesini aldık iptal ettiler, dava açtık. Tam tersine mağduriyet var, bütün işlerdim iptal edildi mahkemelik oldu. Ben dün o arkadaşımıza getirip mahkeme kararlarını vereceğim utansınlar, ayıp, ayıp.”
“Kandil iddiasında adımı ve dönemi karıştırdı, o ben değilim”
Sırrı Süreyya Önder o benimle ilgili değil isimleri karıştırdı. Dönemi de karıştırdı. Benim böyle bir şeyimin olması mümkün değil. Ben devlet korumasıyla gezen birisiyim isimleri dönemi karıştırdı. Ona öyle bilgi gitmiş olabilir ama yanlış.
“Sırrı Süreyya demek ki çok derin bir adam. Bir eli Apo’nun yanında, diğeri FETÖ’de”
Sorun şu Sırrı Süreyya Önder demek ki çok derin bir adam; bir eli Kandil’de onlarla görüşüyor, bir eli çözüm sürecinde, İmralı’da Apo’nun yanında, bir eli FETÖ’nün yanında, bir eli Hakan Fidan’ın yanında Müthiş bir adam, ne kadar yetenekli bir adammış bu Sırrı Süreyya Önder.
“Bir milletvekillisin senin Kandil'deki mağarada ne işin var?”
“Bu yeteneklerinden dolayı ulusal gizli servislerin değil uluslararası gizli servislerin de koruduğu bu yeteneklerden dolayı bir milletvekili anlaşılan. Bu bir kere anayasa göre suçtur, ‘ben oradaydım’ diyor benim yanımda konuştu’ dedi. Sen bir milletvekilisin Senin Kandildeki mağarada ne işin var kardeşim. Sen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının verdiği vergilerden maaş alıyorsun. Bunlar ahlaksızca değerlendirmeler.
Muhatap bile almıyorum. Bunlar benden korkuyorlar. Niye Ben CHP’nin o bölgede tek sesiyim. Bunların elinden CHP vekilliğini alan tek adamım aykırı ses çıkarıyorum. Cumhuriyet diyorum, Mustafa Kemal diyorum, demokrasi, insan hakları. Cumhuriyetin temel değerleri diyorum, Atatürkçülük diyorum bunlar bu anlamda benden rahatsızlar.”
“Zavallı Demirtaş bunun yaptıklarını yapmış olsa... Oysa bu adamın sırtı demek ki sağlam”
Bu adam ilginç bir adam, her tarafta var ama nedense hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. APO’nun yanında, bir eli Fethullah Gülen’in yanında, Kandildeki mağaralarda, Oslo’da, Dolmabahçe’de, her yerde bu var. Nedense bu adama hiçbir şey olmuyor ilginç yani. Zavallı Demirtaş bunun yaptığını yapmış olsa her halde düşünün. Oysa Bu adamın başına bir şey gelmiyor Bu hâlâ Meclis’te palavra atıyorsa sırtı demek ki sağlam.
“Bu iş yalan söyleyerek fort atarak olmaz”
Ayrıca bu ortaya attığı iddialarını tespit etmeye çağırıyorum, bu işler öyle yalan söyleyerek fort atarak yalan söyleyerek olmaz. O konuşmayı unutmuş değilim. Ben Diyap Ağa’nın torunuyum. Günü geldiğinde bedelini de hesabını da sorarım bunların hepsini kanıtlayacak yoksa onu kürsüde rezil ederim. Benim şimdi araştırmalarım var onunla ilgili ne yapacağımız biliyorum. Onun yüreği yetiyorsa benimle ilgili iddialarını götürsün Cumhuriyet Savcılığına versin karşıma öyle gelsin,
Ne olmuştu?
TBMM Genel Kurulu’nda AKP’nin kabul edilen gurup önergesiyle başlayan görüşmelerde HDP’li Tuğba Hezer adına savunma için kürsüye gelen HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kendisinden önce konuşma yapan CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol’a “Seninle ilgili bir gerçeği açıklayacağım fakat bu çok mühim bir prensibi ihlal etmek olacak. Sana buradan açık çağrı yapıyorum: Kandil'de seninle ilgili ne konuşulduğunu şu kulise gel, ben sana habbe habbe anlatacağım” demişti.
Önder, “Milletvekili seçilmeden önce ne mesaj gönderdin, onlar ne cevap verdiler; ben bunun, bizzat adını zikrettiğin Karasu'nun, Rıza Altun'un dilinden tanığıyım. Sen bana gel, dilediğin tanıkları da yanına al, geleceğim, söyleyeceğim”
CHP'li Erol'dan düzeltme:
T24'ün 28 Temmuz 2017 tarihli, “Zavallı Demirtaş bunun yaptıklarını yapmış olsa…” başlığıyla Hülya Karabağlı’nın kaleme aldığı haberdeki “Zavallı” ifadesine ilişkin düzeltme metnimizdir;
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapmış olduğum konuşmalarımda da belirttiğim üzere; Anayasa ve Kanunlar karşısında herkes eşit olmalıdır. Suç işleyen bir milletvekili olsa dahi yargılanmalıdır. Fakat bir siyasi parti Genel Başkanının, bir milletvekilinin tutuklu yargılanması doğru değildir. “Zavallı” ifadesi de Bir genel başkanın, bir Milletvekilinin tutuklu yargılanmasından kaynaklı “mağduriyetini” ifade etme biçimimdir. Amacını aşan bu söylem “yerel bir ifade”dir.
Kamuoyuna saygılarımla duyurulur.