CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in Meclis’te görüşülen ‘Maarif Vakfı’ kanun tasarısında, "Diplomalılar hıyarcılık yapıyor, diplomasızlar Cumhurbaşkanı olabiliyor" diye konuştu.
TBMM’de görüşülen “Maarif Vakfı” kanun tasarısı Genel Kurulda gerginliklere neden oldu.
Maarif Vakfı yasa tasarısı üstünde konuşan Eren Erdem, “Arif, irfan, maarif kelimeleri Arapçadır ve köktaştır. Zannediyorum ki bu tasarıyla amaç, arif kişiler yetiştirecek irfan mektepleri kurmak olsa gerek. Kuruma 1 milyon TL aktarılacakmış. Peki, para nasıl harcanacak? Belirsiz! Harcamayı kim denetleyecek? Sayıştay mı? Belirsiz! Eğitimi kimler verecek? Belirsiz! Sizin eğitim politikalarınız nedeniyle, intihardan intihar beğenmek zorunda kalan atanamayan öğretmenler bu vakıfla ilgili herhangi bir istihdama kavuşacak mı? Yok!” dedi.
"Bu vakfın adını maarif değil, tahrif yapalım"
“Eğitimi verecek kişileri, vakıf belirleyecek! Zaten bir Götürgev'iniz, Ensar'ınız, İlim Yayma Cemiyetiniz var. Maarif Vakfı'nın yönetimini kim belirleyecek? TRT'nin, yargının, emniyetin, Valiliklerin belirleyici olan siz! Sizin belirlediğiniz vali halkımıza ‘gavat’ dememiş miydi? Sizin belirlediğiniz Emniyet'te ‘seri katil hayranlığını’ görmüyor muyuz? Sizin dizayn ettiğiniz üniversitelerde hocalık yapan
İlahiyat profesörleri ‘namaz kılmayanın hayvan olduğu’ söyleniyor mu? Söyleniyor. Siz belirlediğiniz yargıçlara çay, halka nal toplatıyorsunuz. Demek ki ortada, sizin yapılandırdığınız yerde irfan yeşermiyor. Gelin bu vakfın adını Maarif değil, tahrif yapalım. Keza ‘eğitimi, yargıyı, adaleti, toplumsal barışımız, inançlarımızı, doğa’ sizin elinizde tahrif edildi. Bu işte de çok mahirsiniz.”
"Diplomasiyi felç ettiniz"
Eren Erdem’in şu sözleri Meclis’te tansiyonun yükselmesine neden oldu: “İlyas Salman çok iyi bir oyuncudur, bir filmde hatırlarsınız ‘diplomalı hıyarcı’ parodisi oynamıştı. Arkadaşlar sizin elinizde eğitim şu hale geldi: Diplomalılar hıyarcılık yapıyor, diplomasızlar Cumhurbaşkanı olabiliyor. Diplomadan daha önemlisi, diplomasiyi felç ettiniz. Muhammed Ali'nin cenazesinde, son yumruğu yediniz. Hâlâ meseleyi anlamıyorsunuz.
Bu vakfın yetiştirdiği çocukları neler bekliyor biliyor musunuz? Bu çocuklar, 18 yaşına kadar sıkıntısız büyüyebilirse ne âlâ! Bombalar patlayan metropollerde, yayın yasaklarıyla kapatılan terör saldırılarının mağduru olacak bu çocuklar. Ama olsun, Efkan Ala’ya lanet açıklamaları yaptırır konuyu kapatırız. Belki de, yandaş müteahhitlerin iş katliamları gerçekleştirilen şantiyelerinde ölecekler.
O da sorun değil, fıtrat der geçersiniz. Allah korusun bu çocuklar inaşşalh akademisyen olmazlar, yoksa bir fırça ‘darbe’siyle o akademisyenlerin hepsini cezaevlerine koyarsınız. Atanamayan öğretmenler bu ülkenin problemi değil mi? Niçin bu ülkenin problemnini çözmek yerine ülke dışına odaklanılıyor?”