Politika

CHP, yolsuzluk soruşturmasına yayın yasağı getirilmesini yargıya taşıdı

Cihaner, 'soruşturmanın kumpas olarak tanımlandığı bir ortamda yurttaşların haber alamadıkları bir durumun yaratılması demokratik toplumun gereklerine aykırıdır' dedi

21 Ocak 2014 22:42

Hülya Karabağlı / Ankara

Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, ‘2. Dalga operasyon’ olarak anılan yolsuzluk iddiası ile yürütülen soruşturma kapsamında alınan yayın yasağı kararının kaldırılmasını istedi. Cihaner, “Bakanlardan hükümet yetkililerine kadar, iktidar mensuplarının soruşturmayı komplo, kumpas olarak nitelemelerinin yer aldığı, istedikleri gibi konuşup medyayı/toplumu yönlendirdikleri bir ortamda, yurttaşların haber alamadıkları bir durumun yaratılması demokratik toplumun gereklerine temelden aykırıdır” dedi. Cihaner, yayın yasağının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve CMK’ya aykırı olduğunu belirtti. Cihaner’in yayın yasaklarının kaldırılmasına ilişkin itiraz dilekçesi şöyle:

 

17 Aralık 2013’de yapılan ilk yolsuzluk soruşturmasındaki gözaltıları sonrası 2.dalga yolsuzluk soruşturması olarak isimlendirilen ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın (TMK.10.maddeyle görevli) 2012/656 hazırlık numarası üzerinden yürütülen soruşturmayla ilgili bir kısım şüphelilerin talebi üzerine, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yayın yasağı kararı vermiştir.

Yayın yasağı konulan soruşturmayla ilgili bugüne kadar kamuoyuna sunulan bilgilere bakıldığında, güncelliği bulunan ve devam eden bir soruşturma hakkında bilgi verme aydınlatma amacı taşıdığı, doğrudan ya da dolaylı olarak yayın yasağı konulmasını talep eden kişileri hedef alarak suçlu imiş gibi gösterme amacı taşımadığı, güncelliği sebebiyle soruşturma hakkında bilgiler yazıldığı, bu bağlamda talepte bulunanların da adının geçmesinin yayınların bütünlüğü içinde ayrıntı niteliği taşıdığı açıktır.

Ayrıca, basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemeyeceğinden, bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Rüşvet ve yolsuzluk ithamlarının yer aldığı söz konusu soruşturmanın, haber değeri taşımasının yanı sıra, kamu yararı niteliği taşıdığı da tartışmasızdır.

Bu anlamda kararın gerekçesinde yer alan telefon kayıtlarının ve diğer bilgilerin açıklanması halinde talepte bulunanların özel hayatının gizliliğinin ihlal edileceği yönündeki varsayım da temelsizdir. Zira, özel hayatın gizliliğini ihlal eden telefon kayıtlarının ifşası halinde bunun ayrı bir suç teşkil edeceği açık olmakla, sırf bu gerekçeyle Anayasal güvenceye alınmış basın özgürlüğüne ve yurttaşların bilgi edinme hakkına aykırı karar alınması kabul edilemez.