Hülya Karabağlı / ANKARA
CHP’nin Cezaevi İnceleme Komisyonu Üyesi, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Balyoz Davası bir kumpastır. Bu konuda Başbakan Erdoğan’ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan’ın bizimle aynı fikirde olduğu ortaya çıkmıştır” dedi. Ağbaba, “Ordusuna kumpas kurulan bir Genel Kurmay Başkanı, bu kumpası engelleyemiyorsa o ordunun başında durmamalıdır” diyerek, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’i istifaya çağırdı.
CHP’den Meclis araştırması
Balyoz davasıyla ilgili yeniden yargılama tartışmaları sürerken CHP’nin Cezaevi İnceleme Heyeti, Veli Ağbaba, Özgür Özel, Muharrem Işık, çok sayıda Balyoz davası hükümlü yakınlarıyla Meclis’te bir basın toplantısı düzenledi. Ağbaba, Balyoz davasının Meclis’te araştırma komisyonu kurularak araştırılması için önerge verdiklerini açıkladı. Ağbaba’nın basın toplantısındaki açıklamaları şöyle:
‘Ergenekon, KCK, Oda TV hepsi siyasi dava’
CHP Cezaevleri Komisyonu olarak Ergenekon, Oda Tv, Devrimci Karargah, Askeri Casusluk, Şike ve KCK Davalarını yakından takip ettik. Hepsinin birbirine benzer ve siyasi davalar olduğunu bıkmadan, usanmadan söyledik. Balyoz Davasında, hak-hukuk yoktur. Düzmece vardır kumpas vardır. Balyoz Davasında, haksız hukuksuz gözaltılar, sahte deliller, mesnetsiz ve gerçek dışı iddialar vardır.
Necdet Özel, başbakanın danışmanına inandı
MGK’da “orduya kumpas” konuşuldu deniliyor. Kumpas kurulduğunu yıllardır söyleyen askerler varken, Genelkurmay Başkanı kendi askerlerine neden inanmamıştır? Genelkurmay Başkanı kendi askeri yerine neden Başbakan başdanışmanına inanmayı tercih etmiştir? Buradan soruyoruz, Başbakan’ın başdanışmanı, aynı zamanda Genelkurmay Başkanının da mı baş danışmanıdır?
Tüm bunları bir araya getirince “Orduya Kumpas” içerden mi yapılmış, dışardan mı yoksa hem içerden hem de dışardan yönetilen bir temizlik operasyonu mu söz konusu? Orduya yönelik kumpası göremeyen, durduramayan bir Genel Kurmay Başkanı, o orduyu artık yönetemez. Ordusuna kumpas kurulan bir Genel Kurmay Başkanı, bu kumpası engelleyemiyorsa o ordunun başında durmamalıdır.
Kurmay subayları balyoz davaları, üst düzey subayları Ergenekon davaları tasfiye edilen, Diğer askeri personeli casuslukla, fuhuş, darbe gibi iddialar ile gündeme gelen bir ordunun Genelkurmay Başkanı için yapılacak tek şey istifa etmektedir.
TSK’nin imamı kim?
Manisa Milletvekili Özgür Özel de, Veli Ağbaba’ya paralel bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:
17 aralık depremi ile birlikte başbakana ve yakınlarına yüzyılın en büyük yolsuzluk operasyonu yapıldı, o zaman başbakanın aklı başına geldi. Bu dava da çıkan cdler ve diğer belgelerin tarihlerine bakıldığı zaman ne kadar kurmaca olduğu zaten görülmektedir.
Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın söylediği gibi ortada bir kumpas var mıdır yok mudur mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. Askerler derhal salıverilmelidir. Genelkurmay Başkanı’na sesleniyoruz. İhraç ve emeklilikler derhal durdurulmalı. Kumpas mağdurlarının özlük hakları korunmalıdır. Özür dilenmeli. Hakları iade edilmelidir. Basında çarşaf çarşaf yazıyor. Polisin imamı var deniyor. Yargıtay’ın imamı var deniyor. Gazetecilerin imamı var deniyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin imamı kimdir? Birileri çıksın bunu da açıklasın
Aileler ne dedi
Sevin Ertaş (Güven Ertaş’ın annesi):
“Dava ve yargılamaları kabul etmiyoruz. Bu bir kumpas diye aylardık haykırıyoruz. Şimdi ise hükümetin en yetkili ağızlarından birisi kumpas diyor. Hükümet bu hukuksuzluğu çözmezse istifa etmelidir. Çocuklarımızı taş duvarlar ardında bırakmayacağız. unutmayacağız, unutturmayacağız.”
Sevgi Çakmak:
“Biz hükümeti şikayet yeri, ağlama duvarı olarak görmüyoruz, çözüm yeri olarak görüyoruz. Yeniden yargılama değil, beraat istiyoruz. “
Erdoğan Karakuş:
“Milletin kalbinde bu davalar düşmedi. Bu ülkenin ordusuna kumpas demek, bu ülkeye bu millete kumpas demektir. Bir an evvel arkadaşlarımız çıkartılmalıdır. “
Ahmet Tatar (Ali Tatar’ın Abisi):
“Biz hukuksuzluk cennetinden geliyoruz. Bugün mağduriyetimize son verilebilir. Siyasi olarak başlamış davalar siyasi kararlarla son bulacaktır. Bir Ali Tatar, Bir Kuddisi Okkur geri gelmeyecek biliyoruz, bizim yaramız açık. Sorumlular buradaki bu insanlar karşısında özür dilemedikçe de bizim yaramız kapanmayacak.”