CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Danıştay'ın 'Öğrenci Andı' ile ilgili kararına ilişkin "Danıştay aldığı iki ayrı kararla, hem okullarda okutulan Andımızı, hem de devlet madalyalarından Atatürk kabartmasını kaldırdı. Andımızın ve devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmasının kaldırılmasını isteyen kim? 'Atatürk' demek, Türkiye demektir. 'Atatürk' demek, bağımsızlık demektir. 'Atatürk' demek, milli şeref, haysiyet ve onur demektir. Beyhude çabalarla Atatürk’ü bu milletin yüreğinden de, zihninden de söküp, atamazsınız. Andımız okullarımıza, Atatürk kabartması ise madalyalarımıza geri dönecektir" dedi.
TIKLAYIN: Danıştay devlet madalyalarındaki Atatürk kabartmasını yine çıkarma kararı aldı
Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ardından CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak, şunları söyledi:
"Erdoğan'ın hatalarını millet ödüyor"
Suriye’deki iç savaş 10. yılını tamamlarken, bu ağır faturayla yüzleşmek zorundayız. Esad rejiminin kendi insanlarına uyguladığı, haksızlıklara, şiddete elbette kızdık, yine kızalım… Ama şu soruyu da kendimize soralım: Bu kadar ağır insani, askeri ve mali bedeli, Türkiye neden ödedi? Milletimize ödettirilen bu ağır faturanın sorumlusu kim? Sorumlu elbette Erdoğan şahsım hükümeti ve onun ihvan vesayeti altındaki dış politikası. Ailecek tatil yaptıkları ‘kardeş Esad’, bir gecede ‘kalleş Eset’ oluverdi. Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı olduğunu söyleyen Erdoğan’ın, ‘Emevi Cami’nde namaz kılma’ hayali, milletimizi bu ağır faturayla karşı karşıya bıraktı. Bugün emperyalistler ve işbirlikçileri, Büyük Ortadoğu Projesi’nden mülhem, ülkemizi parçalama hayallerini yansıtan hainlik haritalarını Papa’ya dekor yapıyorsa, bu rezalette bu projenin eş başkanlığını yürüten Erdoğan’ın, hiç mi payı yok? Olur, olmaz her şeye atar yapan Erdoğan, neden bu konuda sus pus? Papa hava sahamızı kullandığı için Erdoğan’a teşekkür ediyor ama Erdoğan bu konuda neden ağzını açıp iki kelam edemiyor? Atalarımızın dediği gibi, akılsız başın cezasını ayaklar çeker. Erdoğan’ın dış politikadaki hatalarının bedelini, bugün milletimiz ne yazık ki canıyla, cüzdanıyla, ve kararan geleceğiyle ödüyor.
"Şahsım hükümeti yalancı çoban durumuna düştü"
Türkiye’den Suriye’ye, Suriye’den Filistin’e, Filistin’den Mısır’a, Mısır’dan Libya ve Tunus’a kadar uzanan, ‘ihvan kardeşliği’ rüyası, milletimizin kâbusu oldu. Şimdi Erdoğan için,o rüyadan uyanma vakti geldi. Rabia ve İhvan kardeşliğini, yıllarca tepe tepe kullanan Erdoğan’ın şahsım hükümeti, şimdi Mısır’a çiçek atıyor. Mısır’da yönetim mi değişti? Hayır. Peki, ne değişti? Bölgenin ve dünyanın şartları değişti. Şimdi okyanus ötesinden telefon gelsin diye, Erdoğan kıvranıp, duruyor. Hakaret ettiği ne kadar hükümet başkanı varsa, Macron’dan, Sisi’ye kadar hepsine çiçek uzatıyor. ‘Eyyy’ diye başlayan bağırmaların hepsini unuttu. Erdoğan, Hakan Altun’un, ‘Telefonun başında çaresiz bekliyorum, bekliyorum ama çalmayacak biliyorum’ şarkısını söyleye dursun. Atalarımız ne güzel demiş; büyük lokma ye, büyük söz söyleme. Çavuşoğlu; ‘Mısır ile diplomatik düzeyde ilişkilerimiz, ön koşulsuz başladı’ dedi. Ama Mısır hükümeti, bu sözlerin daha mürekkebi kurumadan, Çavuşoğlu’nu yalanladı. Yetmedi, kamuoyu önünde görüşmek için ön şartlarını sıraladı. Uluslararası hukuk kurallarına, iyi komşuluk ve egemenlik ilkelerine uyulması, Arap ülkelerinin iç işlerine müdahale girişimlerinin durdurulması. Mısır açıkça, ‘Benim içişlerime karışmayı kesersen, bu ilişki başlar’ dedi. Erdoğan’ın şahsım hükümeti, bir kere daha ‘yalancı çoban’ durumuna düştü. CHP olarak, milli çıkar ve menfaatlerimizi gözeterek, Doğu Akdeniz’in bir refah ve barış havzasına dönüşmesini, en çok biz isteriz.
"Esnafa paketten şaka çıkmış"
Yine geçtiğimiz hafta, Haliç Kongre Merkezi’ni doldurup, ekonomi reformları başlıklı, bu dokümanı açıkladılar. Dört ay hazırlığın ardından hazırladıkları 90 sayfalık dokümanın yarıdan fazlası fotoğraf. İçindekiler bölümünü, ara başlıkları da ayıklayın, elde birkaç daktilo sayfası kalır. Yazılanlar da eski plan ve programlardan kopyalanmış, ‘-cektir, -caktır’ ifadeleri. Yani dağ fare bile doğuramamış. Çok açık söylüyorum; buhranla boğuşan ülkemizin önüne, böyle bir doküman konması, milletimizin aklıyla alay etmektir. Bu, Erdoğan şahsım hükümetinin iflas ilamıdır. Erdoğan 19 yıllık yönetiminde, değişik adlarla 22 ekonomik paket açıkladı. Bu da 23. paket. 19 yıl sonra, hala ‘-cektir, -caktır’ ve bol miktarda komisyona havale. Bu pakette işçiye verilen bir şey yok. İşsize bir şey yok. Çiftçiye bir şey yok. Emekliye bir şey yok. Esnafa ise paketten çıka çıka, şaka çıkmış. Basit usulde vergilendirilen 850 bin esnaf, gelir vergisinden muaf tutulacakmış. Bu yılın bütçesinde, basit usul gelir vergisi tahsilat hedefi; 228 milyon 883 bin lira. Bunu 850 bin esnafa pay edersek, esnaf başına yılda 269 lira eder. Güne bölersek, günde 74 kuruş yapar. Ankara’da ekmek markette 1 lira 75 kuruş. Yani esnafa müjde diye verdikleri, yarım ekmek parası bile değil. Esnafa verdikleri bu yarım ekmeğe bile yetmiyor. Millete askıda ekmeği layık görenler, esnafımıza yarım ekmeği bile çok görmüş.
"İşe saray ve sosyetesinden başlayacak"
10 Temmuz 2018’den bu yana, tam 71 adet Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı. Bunun 43’ü, öncekilerde değişiklik yapan kararnameler. Aldığı kararları bu kadar sık değiştiren, kararlarında sürekli hata yapan şahsım hükümeti, ülkeye istikrar getirebilir mi? Elbette getiremez. Daha önce kamuda üst düzey yönetici olmak için, memuriyet şartı ve 10 yıllık tecrübe aranıyordu. Devleti şirket gibi yöneteceğiz diyerek, üst düzey atamalarda aranan devlet tecrübesini kaldırdılar. Şimdi ‘üst düzey atamalarda, mesleki tecrübe şartı’ güçlendireceklermiş. Bunun adı da reform oluyor. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bu ülkede rüşvetçileri büyükelçi yapanlar, sahte diplomalı pehlivanı kamu bankasına yönetim kurulu üyesi yapanlar, ağızlarını açıp, mesleki tecrübeden hiç bahsetmesin. Yine dört, beş ayrı yerden maaş alan, saray sosyetesi mensupları varken, ‘kamu görevlilerine tek yönetim kurulu üyeliği vereceğiz’ demek, gülünçtür. Pakette tek bir somut hedef koymuşlar. O da bütçede 46 milyar liralık tasarruf yapmak. Ama 46 milyar liralık tasarruf nasıl yapılacak, vergi ve vergi dışı gelirler mi artırılacak, yoksa harcamalar mı kısılacak? Bunun hesabı kitabı yok. Somut bir eylem planı ve takvim yok. Şahsım hükümeti tasarruf yapacaksa, işe saraylarından ve sosyetesinden başlayacak. Yüzen, uçan, kaçan, duran sarayların bir kısmını satacak. Debdebeyi ve şaşalı saray toplantılarını azaltacak. Ucu bucağı görünmeyen araç konvoylarını kısaltacak.
"Ülkemizi buhrana sürükleyen mevcut sistemi değiştirecek temel reformlar bunlardır"
Partimizin hazırladığı İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi. Zahmet edip bir okusaydınız, ülkede güveni sağlayacak reformlar hakkında fikir sahibi olurdunuz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kendimize güveniyoruz. İktidara hazırız. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında en önemli çapa; yeni bir anayasa ile güçlendirilmiş demokratik parlamenter rejim olacaktır. Siyasi Ahlak Yasası olacaktır. Dünya standartlarında yeni bir Kamu İhale Kanunu olacaktır. Ekonomik ve Sosyal Konsey olacaktır. Stratejik Planlama Teşkilatı olacaktır. Aile Destekleri Sigortası Kurumu olacaktır. Seçim barajını kaldıracak, milletvekillerini halkın seçmesini sağlayacak Seçim Yasası olacaktır. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu olacaktır. Ulusal Vergi Konseyi olacaktır. Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı olacaktır. Ülkemizi buhrana sürükleyen, mevcut sistemi değiştirecek temel reformlar işte bunlardır.
Öztrak, AKP’nin kalabalık kongreleri ile ilgili gelen soruya “Ülkeyi yönetenler koltuklarını koruma endişesine düşünce, vatandaşı korumayı unutuyorlar. Kendi kongrelerinizi lebalep olduruyorsunuz. Pandemi ile mücadelede başarılı olamıyoruz. Bu kongreler hakkında emniyet ne yapıyor? Herkes kanun önünde eşit olmalıdır” yanıtı verdi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun annesinin cenazesine katılması için Öztrak, “Salgın günlerinde getirilen kısıtlamalar eğer protokol tarafından deliniyorsa bunun içinde Sağlık Bakanı da yer alıyorsa bunu kabul etmek mümkün değildir. Özür dilendikten sonra tekrarlanırsa bu hata olmaktan çıkar tercih haline gelir” dedi.
Seçimi Kanunu değişikliği ile ilgili Öztrak, “19 yıl sonra seçim yasalarını değiştirmeye kalkıyorsa artık gidici demektir. Gidici olduğunun farkındadır. Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünmüş demektir. Milletin önüne sandık gelsin de nasıl gelirse gelsin” dedi.