Politika

CHP'li Yarkadaş'ın beraat ettiği davanın gerekçesinde mahkeme "ifade özgürlüğüne" vurgu yaptı

Barış Yarkadaş, eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın açtığı 'hakaret' davasından beraat etmişti

24 Aralık 2020 12:46
Candan Yıldız

Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın, eski CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş hakkında açtığı "hakaret" davasına bakan mahkeme, Yarkadaş hakkında verilen beraat kararının gerekçesinde "ifade  özgürlüğüne' vurgu yaparak "Siyasetçilere yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının özel kişilere nazaran daha geniş olduğu gerek iç hukukumuzda gerekse uluslararası mahkeme kararlarında yerleşmiş bir ilkedir" denildi.

Kararda Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddelerine yapılan atıfla "Siyasetçilerin, özel kişilerden farklı olarak, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan, kamuoyuna mal olmuş kişi haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir" ifadesi kullanıldı. 

Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Yarkadaş'ın milletvekili olduğu dönemde, dönemin TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ı "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile ilgilenmek yerine Osmanlı padişahlarından Sultan V. Mehmet Reşat Paşa ile ilgili program konusunda çalışma yapmakla, yani Cumhuriyeti unutturmaya çalışmakla, yasakçı ve baskıcı padişahların izinden gitmekle" eleştirdi. 

Bu sözler nedeniyle 2017 yılında Yarkadaş hakkında Karaman suç duyurusunda bulunmuş ve 50 bin liralık manevi tazminat davası açmıştı. 

Yarkadaş 29 Ekim'de bu davadan beraat etti. Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesi beraat kararının gerekçesini açıkladı.

Yarkadaş'ın sözlerini "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendiren mahkeme ifade özgürlüğü için "demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan biri" yorumunu yaptı. 

Kararda Anayasa'nın 26'ıncı (Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir) maddesi ile Türkiye'nin yargılama yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "ifade özgürlüğü, yokluğu halinde 'demokratik bir toplum'dan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir" görüşüne atıf yapıldı. 

Mahkeme gerekçeli kararında Yargıtay 18. Dairesi'nin 21.11. 2018 içtihadına da vurgu yaparak "hakaret suçunun somut fiil, olgu ve sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir" dedi.