Politika

CHP’li Salıcı’dan “Filistin Kurtuluş Örgütü'nden Ahmet Sedat’ı Türkiye misafir etsin” çağrısı

04 Şubat 2025 19:40

CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, serbest kalmaları halinde , esir tutulan Filistin’in Mandela’sı olarak tanınan siyasetçi Mervan Barguti ile Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ahmet Sedat’ın Türkiye'de misafir edilmesi gerektiğini savunarak, “Ben, Türkiye’nin bu sürece yapıcı katkı sunması gerektiğine inanıyorum. Barguti’nin serbest bırakılması ve sınır dışı edilmesi durumunda, Türkiye’nin kendisini misafir etmeye hazır olması gerektiği kanaatindeyim. Bu adım, Filistin içindeki siyasi birliğin güçlendirilmesine ve barış sürecinin ilerletilmesine katkı sağlayabilir” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın İsrail hapishanesinden bırakılan 15 Filistinli mahkumun Türkiye'ye geldiğini açıklamasının ardından, İsrail ve Filistin’in esir takasında masadaki önemli isimlerden, Filistin’in Mandela’sı olarak tanınan siyasetçi Mervan Barguti ile Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ahmet Sedat’ın serbest bırakıldığı takdirde Türkiye’de misafir edilmesine ilişkin çağrı yaptı.

Salıcı, esir takasına ilişkin süreci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ağırdan aldığını belirterek şunları kaydetti:

“Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ilk aşamasının 16’ncı gününde İsrail ve Hamas’ın ikinci aşamanın şartlarına ilişkin müzakerelere başlaması öngörülüyordu. İsrail’in, ikinci aşama görüşmelerinin başlaması için Katar’a heyet göndermesi bekleniyordu. 16’ncı gün, 3 Şubat, yani dündü. Ancak İsrail basını, Netanyahu’nun, Trump ile görüşmeden Katar’a temsilci göndermeyeceğini duyurdu.

Bu arada Netanyahu Washington’a gitti ve önce Trump’ın Orta Doğu Elçisi Steve Witkoff’la görüştükten sonra, İsrail’in önümüzdeki hafta sonu Katar’a temsilci göndereceği bildirildi. Netanyahu, müzakereler nedeniyle koalisyonundaki ırkçı ortaklarının baskısı ve tehditleriyle karşılaşırken, öte yandan süreci ağırdan alıyor ve Amerika’nın desteğini tamamen arkasına almaya çalışıyor. İkinci aşama müzakerelerine dair Filistin cephesinden de önemli açıklamalar geliyor.

Suudi Arabistan basınına konuşan Filistin Devleti’nin Esirler Komisyonu Başkanı Kadura Fares, Filistinli siyasetçi Mervan Barguti ile Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Ahmet Sedat’ın serbest bırakılmamasının müzakereleri tehlikeye sokacağı görüşünü paylaştı. Öte yandan, Barguti’nin serbest bırakılması için Mısırlı ve Katarlı yetkililerin İsrail’e diplomatik baskı yaptığı yazılıyor."

"Türkiye’nin bu sürece yapıcı katkı sunması gerektiğine inanıyorum"

Filistin’in Mandela’sı olarak tanınan Barguti’nin ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri Sedat’ın serbest bırakılmaları halinde Türkiye'de misafir edilmeleri gerektiğini belirten Salıcı, sözlerine şöyle devam etti:

"Ben, Türkiye’nin bu sürece yapıcı katkı sunması gerektiğine inanıyorum. Geçtiğimiz yıl, İngilizce yayın yapan uluslararası Orta Doğu basınında 'Mervan Barguti’nin tutukluluğu Filistin’in birlik yolunu tıkıyor' başlıklı bir makale yayınlamıştım. Türkçeye, Almancaya ve İspanyolcaya da çevrilen yazımda, Filistin’in Mandela’sı olarak tanınan Barguti’nin Filistin’deki siyasi açmazı aşabilecek kilit bir isim olduğunu savunmuştum.

Bu çerçevede, Barguti’nin serbest bırakılması ve sınır dışı edilmesi durumunda, Türkiye’nin kendisini misafir etmeye hazır olması gerektiği kanaatindeyim. Aynısı, Ahmet Sedat için de geçerli. Bu adım, Filistin içindeki siyasi birliğin güçlendirilmesine ve barış sürecinin ilerletilmesine katkı sağlayabilir. Nitekim Türkiye geçmişte de benzer insani ve diplomatik sorumluluklar üstlenmiş bir ülkedir. Barguti ve Sedat’ın misafir edilmesi, Türkiye’nin tarihsel olarak üstlendiği bu rolün devamı niteliğinde olacaktır.

Aslında Türkiye’nin en başından beri aktif bir arabulucu olarak sürece dahil olması gerektiğine inanıyorum. Bugün ateşkes müzakerelerinde ön planda olan arabulucular arasında; Hamas’a her ay verdiği 30 milyon dolarlık mali desteği 7 Ekim’den önce kesen Katar, Meclis Başkanı düzeyinde temsil edildiğimiz İsmail Haniyye’nin cenazesine üst düzey katılım göstermeyen Mısır bulunuyor. Oysa en başından beri asıl soru şuydu: Filistinli dostlarımıza hiçbir faydası olmayacağını bilerek, sırf içeride alkış almak için İsrail’le diyalog kurmamayı mı tercih edersiniz, yoksa İsrail’le Filistinlilerin hakları için diplomasi yürütmeyi mi? Adı üstünde, 'arabulucu' olmak için arasını bulacağınız iki tarafla da iletişim gerekir."

"Erdoğan ile Netanyahu’nun hukuka yaklaşımları arasında parallellikler görüyorum"

Erdoğan ile Netanyahu arasında hukuka bakış noktasında bir benzerlik olduğunu iddia eden Salıcı şu ifadeleri kullandı:

"Az önce bahsettiğim makalemde, Mervan Barguti’nin, 7 Ekim’den aylar önce, Arapça yayın yapan Filistin Çalışmaları Dergisi’nde Siyonizmin krizi üzerine yazdığı makaleye yer vermiştim. Barguti, İsrail’de askeri ve sivil, dindar ve laik, Aşkenaz ve Sefarad Yahudileri arasındaki dengenin daha militarist, dindar ve Aşkenaz gruplar lehine değiştiğini ileri sürüyordu.

Aşırı sağcı güçlerin yükselişiyle birlikte bu değişimin İsrail’in demokratik yapısını aşındırdığını vurguluyordu. Bu dönüşüm, yalnızca Filistinlileri değil, iktidardaki aşırı sağcı hükümete muhalif olan İsraillileri de marjinalleştiren ve kriminalize eden bir sürecin parçasıydı. Barguti’nin bu görüşleri önemliydi ve ben bunu uluslararası kamuoyuna taşıdım. İsrail’deki demokratik yapının aşırı sağcı ve ırkçı bir tazyikle karşılaştığı tespiti yaygın bir şekilde dillendiriliyor. Ayrıca Filistin davasının dini, askeri veya ekonomik değil, aslında hukuki bir mesele olduğuna inanıyorum. Fakat Erdoğan’ın böyle bir perspektiften hareket etmesini beklemiyorum.

Zira zihniyetlerine baktığımda, Erdoğan ile Netanyahu’nun hukuka yaklaşımları arasında parallellikler görüyorum. Netanyahu, İsrail’de kuvvetler ayrılığını zedeleyen bir yargı düzenlemesiyle yargıyı kendisine bağımlı kılmak istiyor. Bu anlamıyla kesinlikle Erdoğan’dan ilham alıyor. Ama aynı zamanda, iki devletli çözümü savunan ülkemizin; bölgemizin genelinde laik ve demokratik yapıyı cesaretlendirme noktasında öncülük etmesini mümkün ve gerekli görüyorum."

Salıcı sözlerini bitirirken şunları söyledi:

"Enver Sedat, 1978 Nobel Barış Ödülünü alırken yaptığı konuşmada, Hazreti İbrahim’in iki oğlundan, yani iki kardeşten bahsederek, “İsmail’in evlatlarıyla İshak’ın evlatlarını uzlaştırmak için hiçbir yolu keşfetmeden bırakmayacağız” demişti.

Şimdi geriye dönüp bakınca, Gazze’de 50 bin insan yaşamını yitirmişken yapılan her anlaşmanın ağzımızda kekre bir tat bırakacağının bilincindeyim. Bu süreçte, Gazze’deki durumun insani ve hukuki yönden netleşmesi büyük bir önem taşıyor. Acı çeken Gazzelilerin Ürdün ve Mısır’a sürgün edilmesi hevesi karşısında, 'Filistin, Filistinlilerindir' ilkesine sahip çıkmamız; ilhakın, işgalin ve insanları yerinden eden haydutluğun karşısında Türkiye’nin ve dünyanın tüm demokratları olarak bir olmamız gerekiyor." (ANKA)