Politika

CHP'li Çakırözer, gazetecilerin yargı reformundan beklentilerini sıraladı

"Yargıda reform beklerken yargılandırlar"

04 Temmuz 2019 17:46

Haziran ayı Basın Özgürlüğü Raporu'nu açıklayan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazetecilerin Meclis'e sunulması beklenen yargı reformundan 'beklentilerini' sıraladı. Çakırözer, "Gerçek bir yargı reformu için şiddet içermeyen her türlü eleştiri suç kapsamından çıkarılmalı. Terör örgütünün üyesi olmadan üyesiymiş gibi cezalandırma çelişkisi ortadan kaldırılmalı. Hakaret suçu, ağır ceza alanından çıkarılmalı özel hukuk ile ilişkilendirilmeli. Mahkemelerin verdiği tahliye kararlarına itiraz yolu kapatılmalı, sanık lehine kararlara itiraz yolu kapatılmalı. Uzun tutukluluğa son vermek için, iddianamesiz tutukluk süresi en fazla 6 ay ile sınırlandırılmalı. Eleştirel düşüncelerin ifadesi, yayınlanması, sosyal medyada paylaşılması üzerinden özgürlükleri bağlayan kararlar mutlaka Yargıtay denetiminden geçirilmeli" dedi.

"Yargıda reform beklerken yargılandırlar"

Çakırözer, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, her ay açıkladığı basın raporunun Haziran ayı sonuçlarını açıkladı. Çakırözer, Haziran ayında, 26 gazetecinin yargılandığını, 3 gazetecinin 13 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldığını, 4 gazetecinin toplamda 41 yıl 2 ay 11 günlük hapis cezasının istinaf mahkemelerinde onandığını açıkladı. Çakırözer, "Gazeteciler, Haziran ayında da neredeyse her günlerini mahkeme koridorlarında geçirdi. Bu yargılamalar, haftalardır Meclis'e sunulması beklenen Yargı Reformu'nun gölgesinde yapıldı. Gazeteciler yargıda reform beklerken, haksız, hukuksuz davalarda yargılardılar" dedi.

"Reforma acil olarak ihtiyaç var"

Yargıda reform yapılacağına ilişkin açıklamaların aylar öncesinden yapıldığını ifade eden Çakırözer, "Türkiye'nin; gazeteciler, yazarlar, çizerler, avukatlar, sivil toplum kuruluşu gönüllüleri, hekimler, akademisyenler için böyle bir yargı reformuna ihtilacı var. Sadece düşündüklerini ifade ettikleri için yargılanan, hapse atılan aydınlar için Türkiye'nin böyle bir yargı reformuna acil olarak ihtiyacı var. Basın ve ifade özgürlüğünün böyle bir reforma acil olarak ihtiyaç var" dedi. Çakırözer, gazeteciler için yargı yargı reformunun gerçekten özgürlük alanlarını genişleten bir reform olması için nelerin yapılması gerektiğini sıraladı. Çakırözer, "Terörle Mücadele Kanunu'nun 6 ve 7. maddeleri ile Türk Ceza Kanunu'nun 216, 220, 299, 301 ve 314'ü maddeleri, ifade özgürlüğünü korumak açısından uluslararası ölçütlere ve AİHM'in bu maddelerle ilgili içtihatlarına uygun hale getirilmelidir" dedi.

"Eleştiri, suç kapsamından çıkarılmalıdır"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Yargıda Reform Strateji belgesinde eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturmayacağının belirtildiğini anımsatan Çakırözer, "Ancak bunun hiçbir şekilde takdire ve yoruma yer vermemesi gerekiyor. Örneğin terör örgütü propagandasına ilişkin düzenleme. Gerçek bir yargı reformu için şiddet içermeyen her türlü eleştiri suç kapsamından çıkarılmalıdır. Bu düzenleme her türlü yorum ve takdire kapatılmalı. Eleştirel düşüncelerin ifadesi, yayınlanması, sosyal medyada paylaşılması üzerinden özgürlükleri bağlayan kararlar mutlaka Yargıtay denetiminden geçirilmeli" diye konuştu.

"Hakaret, özel hukuk ile ilişkilendirilmeli"

Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlaması ile sadece 1 yılda 36 binden fazla kişi hakkında soruşturma açıldığını dile getiren Çakırözer, 'Gerçek bir yargı reformu için başta Cumhurbaşkanı'na hakaret olmak üzere tüm hak hakaret suçlarının ağır ceza alanından çıkarılıp, özel hukuk ile ilişkilendirilmesi ve böylece özgürlüğü bağlamaması gerekir" ifadelerini kullandı. 

Ceza Yasası'nın terörle ilgili düzenlemelerinde terör tanımının sınırlarının belirsiz ve muğlak olduğunu ifade eden Çakırözer, "Bu en ufak bir eleştirinin bile terör örgütü üyeliği ile suçlanmasına neden oluyor.  Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerinin yazarları, muhabirleri, yöneticileri; avukatlar, Türk Tabipleri Birliği yöneticileri ve üyeleri, iş insanı Osman Kavala, akademisyen Tuna Altınel; PM üyemiz ve eski milletvekilimiz Eren Erdem ile yine siyasetçiler Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder… Yani iktidarı eleştiren, uygulamalarına karşı çıkan hemen hemen her kesimden insan sınırları belli olmayan bir terör tanımı üzerinden hapiste veya hapisle yargılanıyor. Yargıda gerçek bir reform için terör tanımının hiçbir yoruma açık olmadan yeniden yapılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"Yüksek mahkemeler olmaz diyor, yerel mahkemeler hapse atıyor"

Anayasa Mahkemesi'nin Zaman Gazetesi'nin eski yazarı Ali Bulaç ile ilgili verdiği hak ihlali kararında eleştiri ile terör suçunu birbirinden ayırdığını belirten Çakırözer, "Anayasa Mahkemesi, 'bir kişinin düşünceleri, terörle bağlantılı suçlamaların tek dayanağı olamaz' diyor. Yani Yüksek Mahkeme'nin olmaz dediği konu yerel mahkemelerin hapse atması için gerekçe olarak kullanılıyor. Yargıda gerçek bir reform yapılabilmesi için Anayasa Mahkemesi'nin özgürlükler lehindeki kararlarının bireysel kapsamdan çıkarılması ve içtihat olarak değerlendirilebilmesi gerekiyor" değerlendirmesini yaptı. 

"'Üye olmadan üyelik cezası' kabul edilemez"

Çakırözer, Türk Ceza Yasası'nın çelişkilerle dolu olduğuna da işaret ederek, "Bir gazeteci; örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmasa da örgüt üyesi olarak cezalandırılıyor. Hiyerarşik yapıya dahil olmadan üyeliğin cezası 5 yıldan 10 yıla kadar değişiyor. AİHM bu konuda karar vermiş, 'bir insanın örgüte üye olabilmesi için sürekli olarak çeşitli ve yoğun faaliyetlerde bulunması gerekir' diyor. AİHM uyarıyor, 'bu maddeler mahkemelere geniş yorumlama yetkisi veriyor. Temel özgürlüklerin kullanılması terör örgütü üyeliği ile eş değer tutuluyor" dedi. Çakırözer, "Gerçek bir yargı reformundan bahsedeceksek, terör örgütünün üyesi olmadan üyesiymiş gibi cezalandırma çelişkisi ortadan kaldırılmalı. Bunun için Venedik Komisyonunun önerdiği gibi ifade özgürlüğü ile davalar bu maddelerin kapsamından çıkarılabilir" diye konuştu.