CHP İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, TBMM Genel Kurulu’nda 2025 yılı bütçe görüşmelerinde İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerine konuştu. Konuşmasında polis intiharlarına dikkat çeken Murat Bakan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya intihar eden polisin notunu okudu. Bakanlıktaki cemaatçi kadrolaşmaya dikkat çekerek “Soylu’yu geride bıraktınız” diyen CHP’li Murat Bakan, “Soylu döneminde az da olsa bir denge vardı sen tamamını tarikatçı, cemaatçi yaptın” dedi.
"Kimlerden bahsettiğimi iyi biliyorsun"
Murat Bakan şunları söyledi:
"Siz Bakan olduğunuzda ben burada çıktım: ‘Soylu’dan daha kötüsü olamaz ama bu sizi başarılı da kılmaz’ dedim. Ama siz bir konuda, negatif anlamda, Soylu’yu geride bıraktınız. Ben Bakanlığı döneminde Soylu’yla çok mücadele ettim, eski vekil arkadaşlar bilir, hep eleştirdim. 2022 bütçe konuşmasında aynen şöyle demişim:
‘Emniyet Genel Müdürlüğünde tüm tayin, atama, terfiler tamamen tarikat-cemaat dengesine göre yapılıyor. Bakın, Menzilci, Okuyucu, Yazıcı, Erzincan grubu, İsmailağa cemaati… Buradan seni uyarıyorum Süleyman Soylu, kula kulluk edenlerin bu ülkeyi ne hâle getirdiğini geçmişte yaşadık, bir daha asla izin vermeyeceğiz.’
“Şimdi dönüyorum; Soylu döneminde az da olsa bir denge vardı; o kadar tarikatçı, cemaatçinin yanında seküler, milliyetçi, vatansever müdürler vardı, Alevi il emniyet müdürleri vardı. Şimdi hiçbiri kalmadı, sen tamamını tarikatçı, cemaatçi yaptın. Kimden bahsettiğimi de, kimlerden bahsettiğimi de iyi biliyorsun. Şimdi, buradan seni uyarıyorum Ali Yerlikaya: Kula kulluk edenlerin bu ülkeyi 15 Temmuz'da ne hâle getirmeye çalıştığını gördük. Bir daha asla buna izin vermeyeceğiz. Devlet memuru sadece amirinden emir alır, tarikat şeyhinden şıhından emir almaz, sadece devlete bağlılık duyar. Devlet memuru sadece Anayasa’ya bağlıdır, kanuna bağlıdır, vatana bağlıdır; şeyhine, şıhına bağlı değildir."
Polis intiharları: Yerlikaya'nın hiç sorumluluğu yok!
Konuşmasında polis intiharlarına dikkat çeken Murat Bakan, şunları kaydetti:
"Polisin intiharından, nişanlısı sorumlu, ailesi sorumlu, ülke ekonomisi sorumlu; Ali Yerlikaya’nın hiçbir sorumluluğu yok! Bu gördüğünüz, sizin bütçe sunuş planınız, 13 tane madde var burada; bütçe rakamı, kurumsal kapasite, idari hizmetleri çıkardığınızda 10 temel maddenin 8 tanesi, terörle mücadele, asayiş, organize suç, uyuşturucuyla mücadele… Bunların tamamı Emniyet ve Jandarmanın konusu. Bu bütçede polis var mı, bu bütçede jandarma var mı? Bu bütçede ne polis var ne jandarma var. Siz polisin, jandarmanın derdiyle dertlenmiyorsunuz. Neden söylüyorum bunu? Bizim soru önergelerimize verdiğiniz yanıtlardan, komisyonda arkadaşlarımızın sorduğu sorulara verdiğiniz yanıtlardan biliyoruz. Ne diyorsunuz intiharlarla ilgili? ‘Sınıflandırma yaptım. Ailevi nedenler, nişan, düğün problemi, kripto para, aşırı borçlanma, gönül ilişkisi, psikolojik nedenler, depresyon...’ devam ediyorsunuz. Sayın Bakan, siz olayı kavramakta güçlük çekiyorsunuz. Bu problemler sadece polislerin yaşadığı problem mi, jandarmanın yaşadığı problem mi? Diğer meslek grupları bu problemleri yaşamıyor mu? Her nişanı bozan intihar mı ediyor? Bizim sorumuz, tüm meslek grupları içinde neden en çok polisler, jandarmalar intihar ediyor? Çalışma koşullarının etkisi yok mu? ‘Depresyondan intihar ediyor’ dediğiniz polis neden depresyonda? Bunda amir baskısının etkisi yok mu? Ekonomik sebeple intihar eden polis, jandarma neden bunu yaşıyor? Bu kadar basit mi bu iş? Siz İçişleri Bakanı olarak komisyonda diyorsunuz ki: ‘Nişandan yüzüğü atmış, ‘Ya benimsin...’ Tak intihar etmiş. Ne söyleyebilirim ben buna?’ Nasıl böyle bir şey söyleyebilirsiniz? Polisin intiharından, nişanlısı sorumlu, ailesi sorumlu, ülke ekonomisi sorumlu; Ali Yerlikaya’nın hiçbir sorumluluğu yok! Hangi konuda sorumluluk alıyorsunuz? Polisin yüzyıldır yaptığı rutin operasyonu her gün sosyal medyanızdan paylaşıyorsunuz; TUSAŞ’a terör saldırısı oluyor, bizim gibi taziye mesajı yayınlıyorsunuz."
"Bunlar ışınlanarak mı gitti?"
"Gelelim göç konusuna" diyerek sınırlardan kaçak geçişlerle ilgili konuşan Bakan, şunları ifade etti:
"Ne gireni önleyebiliyorsunuz ne çıkanı önleyebiliyorsunuz bir kere. Bunu neye göre söylüyorum? İki hafta önce Van’a, Özalp, Saray sınır köylerine gittim. Ya, bir Allah’ın kulu sınıra birkaç kilometre mesafedeki köye ne giderken ne gelirken bana bir şey sormadı, vekil olduğumu bilen de yok. 2 tane kontrol noktası var, kontrol yok. Sınırdan geçen bir yasa dışı göçmen elini kolunu sallayarak Van’a, oradan istediği her yere gidebilir. Çıkış güvende sanıyorduk, öyle söylüyordunuz, daha yeni 150 bin geçici koruma altındakini düştünüz sayıdan. Niye? ‘Bir yıldır devlet hizmetine ulaşamıyor, Avrupa’da olduğunu tahmin ediyoruz.’ diyorsunuz. Bunlar ışınlanarak mı gittiler, uçarak mı gittiler? Bunlar sınırları geçerek gittiyse sınırları da koruyamıyorsun demektir."
Bakan, sözlerinin devamında da şu çağrıda bulundu:
Bakın, haziran ayından beri dillendirdiğimiz bir şey var ‘Kapalı nüfus sayımı yapalım.’ İlk biz dillendirdik, sonra İYİ Parti de sahip çıktı. Gelin, kapalı nüfus sayımı yapalım, ne kadar yasa dışı göçmen var, ne kadar geçici koruma altında var, ne kadarı sınırlarımız içinde? Herkes ayrı bir rakam söylüyor, bilelim, biyometrik verilerini toplayalım, bunların adreslerini bulamadıklarınızı tespit edelim. Niye bunu yapmıyorsunuz? Bunun derhâl yapılması lazım; takke düşsün, kel görünsün."