Çevre

CHP: Kaz Dağları'nda geleceğe miras olarak zehir ve ölüm bırakılıyor

Kaz Dağları son dönemde altın madenleriyle gündemde...

31 Temmuz 2015 16:40

CHP'nin Çanakkale milletvekilleri Muharrem Erkek ve Bülent Öz ile Balıkesir milletvekilleri Namık Havutça, Ahmet Akın ve Mehmet Tüm, Kaz Dağları’nın yok edilmesinin önüne geçmek, havanın, suyun ve toprağın kirlenmesini durdurmak amacıyla Meclis Araştırma önergesi verdi. Önergede, “Yüzlerce metrelik çukurlar açılıp, tonlarca zehirli siyanür kullanılarak yapılacak altın işleme çalışmaları; havayı, suyu ve toprağı kirleterek geleceğe miras olarak ‘zehir ve ölüm’ bırakılmasına neden olacaktır” ifadelerine yer verildi.

 Kaz  Dağları önergesi şöyle:

1982 Anayasası’nın 56. maddesi “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak, çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların görevidir.” diyerek, devlete insanların geleceğini korumak gibi bir sorumluluk yüklemektedir. Ülkemizde çevre konusunda, özellikle son dönemde yaşanan gelişmelerin önemli bir kısmı Anayasa’nın ilgili maddesine aykırı durumdadır. Bunun en net örneklerinden biri ise Kaz Dağlarında yaşanmaktadır.

Tarihinin Milattan Önce 7000'lere kadar gittiği bilinen, tarihi ismiyle İda Dağı olarak anılan Kaz Dağları, Homeros'un ünlü destanı İlyada'da "hayvanların anası, kaynağı bol, çok pınarlı" olarak geçmekte ve Yunan mitolojisinde önemli bir yer işgal etmektedir. Yine burada yaşadığı varsayılan Sarıkız Destanı ile Kaz Dağları, İslami halk hikâyeleri içinde de özel bir yere sahiptir.

Kaz Dağları, sadece tarihi ile değil, binlerce yıllık tarihi belgelerde geçtiği gibi "kaynakları, pınarları, bağrında yaşattığı canlıları" açısından da önemini hâlâ korumaktadır. Biga Yarımadası’nda yerüstü ve yeraltı su kaynaklarını oluşturan, besleyen, sürekliliğini sağlayan; Bandırma’dan Ayvalık’a ve Midilli’ye kadar yaklaşık 2 milyon insanın temiz, güvenilir su kaynağı olan Kaz Dağları, barındırdığı bitki ve hayvan türleriyle temiz havası ve suyuyla bu atmosferin can verdiği tarım alanlarıyla yüzyıllardır tüm bölgenin yaşam kaynağı olmuştur.

Bahsedilen özelliklere sahip Kaz Dağları gibi bir bölgede altın tekellerinin sondaj çalışmalarını tamamlaması ve işletmeye başlaması hem bölge halkı hem de konuyu yakından takip eden dünya kamuoyunca tepkiyle karşılanmaktadır. Yüzlerce metrelik çukurlar açılıp, tonlarca zehirli siyanür kullanılarak yapılacak altın işleme çalışmaları; havayı, suyu ve toprağı kirleterek geleceğe miras olarak “zehir ve ölüm” bırakılmasına neden olacaktır. İçme sularına zehir karışacağı gibi, tarım arazileri de “zehir” üretip, bunun gıda yoluyla yayılmasına aracılık edecektir. Başka bir ifadeyle ölümle pençeleşen, türlü hastalıklara sahip bir gelecek kuşağın genetik kodları yaratılacaktır.

Bölgede yaşayan yurttaşlarımız bu gidişe direnmiş, konunun uzmanlarınca “usulsüz” olarak nitelendirilen Çevresel Etki Değerlendirme Raporları (ÇED) hukuki yollarla iptal edilmiş olsa da siyasi iktidarın göz yumması, sessiz kalması ve zımni desteğiyle hukuk yok sayılmış, yapılan mevzuat düzenlemeleriyle ÇED raporları için “hukukun arkasından dolanılmaya” çalışılmıştır.

Özellikle Çanakkale ve Balıkesir ilimizde, altın madenlerinin yaratacağı olumsuzluklar yetmezmiş gibi, tonlarca kömür ve su kullanacak termik santrallerin yapılması ve yapılmaya devam edilmesi de Kaz Dağları için “ölüm ilânı” niteliğindedir.

Bölge itibariyle Çanakkale ve Balıkesir illerimizle anılsa da Kaz Dağları bir dünya mirasıdır. Buraya verilecek zarar sadece bölgede yaşayan insanlara değil, tüm insanlığın karşısına olumsuz sonuçlarıyla çıkacaktır. Bu nedenle 1982 Anayasası’nın açık hükmüne rağmen Kaz Dağlarını ve gelecek kuşakları olumsuz etkileyecek girişimlerin derhal durdurulması gerekmektedir.

Bu bağlamda; Kaz Dağları'nın ve geleceğimizin yok edilmesinin önüne geçilmesi; havanın, suyun ve toprağın kirlenmesinin durdurulması için konunun uzmanlarından görüş alınması, bu konularda yapılmış dünya çalışmalarının incelenmesi ve bölgede incelemeler yapılması amacıyla Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.