Politika

CHP: AKP’li vekiller, anayasa teklifi değişikliğinin ne getirdiğini bizden öğrendi

“Bu anayasa demokrasiyi getirmiyor, zorba bir düzeni getiriyor”

08 Ocak 2017 20:52
Hülya Karabağlı

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Komisyonu Sözcüsü Bülent Tezcan, Meclis Genel Kurulu’nda yarın başlayacak partili cumhurbaşkanlığı müzakerelerinin başından sonuna kadar TRT-3 kanalından canlı yayınlaması gerektiğini söyledi. 

“Bu anayasa demokrasiyi getirmiyor, zorba bir düzeni getiriyor” diyen Tezcan, “Bu anayasanın gerçekten vatandaş tarafından anlaşılması isteniyorsa canlı yayında verilmesi lazım” diye konuştu.

Tezcan, AKP'li vekillerin teklifin neler getirdiğini kendilerinden öğrendiğini ifade ederkne, "Uzun uzun biz anlattıktan sonra ne getirdiği fark etmeye başladılar. Ondan sonra da zaten çok söyleyecekleri bir şey olmadığı gibi kendilerinin de rahatsız olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Tezcan, T24’e anayasa değişiklik teklifini değerlendirdi. Anayasa oylamalarının gizli oylamasına dikkat çeken Tezcan, bununla ilgili Meclis Başkanlık Divanı tarafından alınacak tedbirlerle yapılması gerektiğini söyledi. Tezcan’ın oy güvenliğini de yanıt verdiği değerlendirmeleri şöyle:

“Kabinlerin önündeki uzun kuyrukların engellenmesi lazım”

Kabinlere nöbetçi dikiyorlar, milletvekillerini bir başka milletvekiline zimmetliyorlar. Başkanlık divanı gizliğini sağlayacak bütün yöntemleri geliştirmesi lazım. Gizliliği sağlamak Meclis başkanını görevi. Kabinlerin önüne uzun kuyrukların oluşturulmasının engellenmesi lazım. İsim isim çağırıp oylasın. 50 ismi birden çağırıyor ama tek tek çağırmalı. Kabin boşalmadan bir başka milletvekili yaklaşmasın. Her kabin boşaldıktan sonra diğer milletvekilini çağırsın. Buna ilişkin önlemleri zorlayacağız. Kabinlerin önünde açık olmaya zorlayan tutumlara engel olacağız. Burada başkanlık divanını birebir isim çağırmasıdır. Biz bu işi önemsiyoruz. Her madde de görüşlerimizi bildireceğiz.

 “14 -15 madde de yapılan değişiklik ne kadar apar topar olduklarını gösteriyor”

Bir kere bu teklifi ne kadar telaş ve alelacele hazırladıklarını göstergesi komisyon çalışmasında ortaya çıktı. 21 maddelik bir teklifle geldiler ancak aşağı yukarı 14-15 maddesinde değişiklik önergesi verdiler. Bu hazırlığı yaparken ne kadar gayri ciddi olduklarını gösteriyor. Bu değişiklik önergelerinde de teklifi gerçekten demokratikleştirecek teklifteki otoriter yanları ortadan kaldıracak değişiklik değil.

Teklifin özü, omurgası olduğu gibi kaldı ama teferruatla ilgili kendi pozisyonlarını korumaya dönük bazı düzenlemeler yaptılar. Burada bir başka önemli sorun teklifin son üç maddesi 16 ve 17. Maddeleri toplam kendi içerisinde 80’e yakın ayrı düzenlemeyi içeriyor. 16. Madde 57’ye yakın maddede değişiklik yapıyor. Bunların her birinin ayrı maddeler olarak gelmesi lazım. Usule aykırı biçimde tek madde olarak oylandı.

“Komisyonda usule aykırı oylama yapıldı”

Halbuki, bunların ayrı madde olarak düzenlenip ondan sonra da genel kurulda da ayrı madde olarak oylanması gerekiyordu. Genel kurulda bunların ayrılması için ısrarcı olacağız. Anayasa aykırılık önergelerimiz vardı. Tamamen görüşülüp tamamlanmadan yeterlilik önergesi verildi, önce onu hızla oyladı, ondan sonra geneli ile görüşmeleri tamamlanmadan 150 milletvekili söz almışken bitirdim dedi bunlara Anayasa değişikliklerini usulüne uygun değil. Anayasalar temel kanunlar bunda süre sınırlaması olmaz.

Ama bunu süre sınırlaması gerekçesiyle kesmek bu burada yeterince görüşülmesin demektir. Kaldı ki getirilen teklif bir maddelik bir anayasa teklifi değildir. Sistem değişiyor, biz rejim değişikliği diyoruz onlar sistem değişikliği diyor.

 “Türkiye’nin 150 yıllık birikiminin dışında bir yöntem“

Bugüne kadar Türkiye’nin 50 yıllık birikişinin dışında bir yöntem getiriliyor. AKP tartıştırmak istemiyor. Hızla apar topar süreci hızlandırdılar. Onlar 3 gün içerisinde çıkarmayı düşünüyorlardı. Bizim oradaki mücadele ve direnişimizle 11 gün sürdü.

 “AKP’li milletvekilleri teklifin ne getirdiğini bizden öğrendi”

AKP milletvekilleri de altına imza attıkları teklifi bizden öğrendiler. Uzun uzun biz anlattıktan sonra ne getirdiği fark etmeye başladılar. Ondan sonra da zaten çok söyleyecekleri bir şey olmadığı gibi kendilerinin de rahatsız olduğunu görüyoruz. Ismarlama bir teklif olmuş imzalamışlar. Bu teklif milletvekillerini belediye meclis üyesinde daha etkisiz ve yetkisiz noktaya taşıyor. Kimse vatandaş milletvekiline ulaşmaz niye ulaşsın. Herkes geçerse bu değişiklik herkes gözünü Saraya dikecek. Saraya kimle ulaşabileceğine bakacak. Milletvekilinin yetkisi olmadığı için herkes Saraya nasıl yakın olabilirim arayışına gerecek.

“Federasyon riski devam ediyor”

Federasyon riski devam ediyor. Orada üç maddede değişiklik var. 104, maddede cumhurbaşkanını düzenleyen madde, 123. Madde var idareyi düzenleyen madde, bir de 126 o da iradeyi düzenleyen maddeler, 126. maddedeki değişikliği çektiler. Ama 123. maddede bir değişiklik yaptılar korudular, 104. maddeye ilave yaptılar.

 Bu ilavelerle cumhurbaşkanı kararnamelerle idari alanda geniş düzenleme yetisini sahip oluyor. Kamu tüzel kişilerini istediği gibi belirleyebiliyor. Statülerini, yetkili alanlarını, hangi bölgelerde çalışacağını belirleyebiliyor. Birden fazla ilde yetki kullanabilecek kamu tüzel kişiler yaratabilecek. Bu ciddi yönetim organizasyonu demektir. 

“Cumhurbaşkanı Diyarbakır, Mardin ve Urfa’yı bir araya getirip idari düzenleme yapabilir”

Yeni cumhurbaşkanı Diyarbakır, Mardin, Urfa’yı bir araya getirip bir kamu tüzel kişisiyle eğitim sağlık başka bu alanda çalışma yapabilecek. İdari anlamda bu çerçevede ileri ki dönemde Türkiye’nin federasyon hazırlığının alt yapısı olarak kullanabilir. Böyle suistimal etmeye hazır bir düzenleme var. 126. maddeyi geri çekerek bunu perdeleme çalıştılar ama o tehlike devam ediyor.

Bütün yetkiyi Cumhurbaşkanında topluyorlar. Başbakan kalkıyor. Onun yerine cumhurbaşkanı yardımcılar var ama bugünkü gibi değil. Bakanlıklar kalkıyor, güvenoyu yok, gensoru yok, Meclis atanan bakanları onaylamayacak. Amerika’daki Başkanlık siteminde başkanın atadığı Bakanlar senatonun onayına tabiidir. Burada Bakanları Meclis hiçbir biçimde onaylamayacak. Bakanlar sadece Cumhurbaşkanına sorumlu olacak.

 “Yüce Divan için bugünkünün 10 katı 400 oy lazım”

 Meclis’in sembolik denetleme yetkisi var. İşte burada özellikle atama döneminde güvenoyuna tabii edecek onama yetkisi olmazsa bakanlar kendilerini Meclis’e karşı hiç sorumlu hissetmezler. İşledikleri suçlar nedeniyle Meclis’e karşı sorumlu olabilmeleri için 400 milletvekiline ihtiyaç var. Bugünkünde 10 kat daha zor. Bugün bakanları 276 ile Yüce Divan’a sevk edebiliyorsunuz ama orada 400 milletvekili gerekiyor.

Cumhurbaşkanına Meclis’i fesh etme yetkisi verilmiş. Karşılığında Mecliste Cumhurbaşkanı azledebilir diyorlar ama beşte üçle azledebilir. 360 milletvekili. Cumhurbaşkanı partili cumhurbaşkanı, parti bakanı sıfatıyla bütün sistemi kontrol edebiliyor, cumhurbaşkanlığı seçimi ile Meclis seçimlerinin aynı anda olması cumhurbaşkanını temsil ettiği görüşün Meclis’te de hakim olması demektir.

Zorba bir devlet düzeni. Yani şöyle düşünün insanların iş güvenliği, ekonomik güvenliği olmaz. Bir kişi denetimsiz ağzından çıkacak bir sözle piyasalar altüst olur. Bundan asgari ücret, faiz düzenini bankacılık işlemlerini müdahale edebilir. Ağzından çıkacak bir sözle her şey olabilir.

Yanlış yapanı kontrol edecek kurumlar olmazsa bir kişinin doğrusu ile yönetilir memleket bir kişinin yanlışı ile felakete gider. Bu sistemin adı demokrasi değildir.