Eylül ayının sonunda San Francisco'daki kalabalık bir banliyö treninde bir kişi 20 yaşındaki Justin Valdez isimli öğrenciyi vurarak öldürdü. Güvenlik kamerası görüntülerinde zanlının ateş etmeden önce 45 kalibrelik silahını etrafa salladığı hatta bir noktada koridora doğru çevirdiği görüldü. Yine de kalabalıktan kimse fark etmedi çünkü akıllı telefon ve tabletlerine gömülmüş haldeydiler.
Wall Street Journal'dan Christine Rosen'in haberine göre, bölge savcısı George Gascon olayın ardından Associated Press'e yaptığı açıklamada, "Bunlar gizli saklı hareketler değildi, silah açıkça ortadaydı," dedi. Gascon, "İnsanlar adama bu kadar yakın ve kimse onu görmüyor. Mesajlaşmaya ya da bir şeyler okumaya o kadar dalmışlar ki etraflarında olan bitenden tamamen habersizler," dedi.
Yakın zamanda Philadelphia'da gerçekleşen bir saldırı da epey dikkat çekti çünkü güvenlik kamerası görüntüleri incelendiğinde güpe gündüz sokakta yürüyen kör adama yapılan saldırının kimsenin dikkatini çekmediği ve kimsenin 911'i aramadığı anlaşıldı. Bir bölge radyosuna konuşan Philadelphia emniyet müdürü Charles Ramsay bu ilgisizliğin "giderek daha olağan" hale geldiğini söyledi ve insanların artık cep telefonlarını polisi aramak yerine saldırıları kaydetmek için kullandığını belirtti.
Teknoloji yalnızca kamuya açık yerlerdeki farkındalığımızı esaslı olarak değiştirmekle kalmadı, diğerlerine karşı görev anlayışımızı da etkiledi. Etrafımızdaki insanlar yerine önümüzde parıldayan ekranlara kitlendiğimizde neler olup bittiğinin farkında olmuyoruz. Sorunla ilgilenmek yerine belgelendirme isteği, olayı kaydedip görüntüleri göndermek durumu daha da kötüleştiriyor. Şiddeti görüntüleme merakı tabii ki yeni değil ancak kameralı cep telefonları durumu yeni boyutlara taşımış, kabul edilebilir davranış sınırlarını değiştirmiş durumda.
Acil bir durum oluştuğunda herkes görüntülemek isterse müdahale etme sorumluluğu kimde olacaktır?
Aralık 2012'de New York'ta bir adamın metro raylarına düştüğü olayda yaşanan durum gibi. Başarısız bir şekilde perona çıkmaya çalışan adam son dakikalarında dönerek hızla kendine yaklaşan treni gördü. Bunu biliyoruz çünkü o sırada peronda olan bir fotoğrafçı bu korkunç manzaranın fotoğrafını çekerek New York Post'a sattı. Bir sonraki gün manşetlere çıkan fotoğraf bir kimsenin ölümünden kâr sağlamanın ne kadar insani olduğu konusunda tartışmalara neden oldu. Fotoğrafçı ise peronda adama daha yakın konumdaki insanların kurtarmak için hiç çaba harcamadıklarını ve cansız bedeninin fotoğraflarını çekmek için hemen cep telefonlarını çıkardıklarını söyledi.