Uzmanlar, Münevver Karabulut’u öldüren Cem Garipoğlu’nun intiharı hakkında görüşlerini açıkladı. Uzun yıllar cinayet dedektifi olarak çalışan Mesut Demirbilek ve adli vakalar üzerinde çalışan Dr. Tanju Sürmeli, Garipoğlu’nun “öldürülmüş” olabileceğine dikkat çekti.
Dr. Sürmeli, Garipoğlu’nun Karabulut’u öldürmesi hakkında, “5 yıl sonra intihar etme hadisesi hemen hemen imkânsız. Katil kendini cinayet işlediği andan hemen sonra öldürüyorsa öldürüyor, yoksa bunu yapmıyor. Münevver’in öldürülmesinde de bir şey var. Muhtemelen Münevver gizli bir bilgiyi öğrendi” dedi.
“Garipoğlu yaşasaydı tekrar suç işleyecekti diyen Dr. Tanju Sürmeli, “Vicdanla ilgili bölge, beynimizde insula dediğimiz yerde bulunur. Sosyopatlarla yapılan çalışmalarda -ki işlediği cinayet bir sosyopatın işleyebileceği bir cinayetti- o bölgenin devre dışı kaldığı görülür. Yani vicdanları yoktur. Yaşasaydı ve 25 sene sonra çıksaydı yüzde 80 olasılıkla bir suçla geri geleceğini bilimsel çalışmalar da söylüyor” ifadelerini kullandı.
Hürriyet gazetesinden İpek Özbey’in görüşlerini aldığı uzmanlar Cem Garipoğlu’nun işlediği cinayeti ve intiharını anlattı. Özbey’in “Cem Garipoğlu meselesi: İntihar mı, cinayet mi?” başlığıyla yayımlanan (19 Ekim 2014) söyleşisi şöyle:
Cem Garipoğlu meselesi
İntihar mı, cinayet mi? Kimse inanmadı... Gazete haberlerine gelen yorumlar, sosyal medyadaki değerlendirmeler hep kaçırıldığı yönünde oldu. Teslim olmadan önce 197 gün boyunca kaçan Cem Garipoğlu ve ailesi için çeşitli senaryolar üretildi. Şimdi bugüne kadar yazılanları bir kenarda tutalım ve şeytanın avukatlığına soyunalım. Cem Garipoğlu’nun ölümünü uzmanlarla değerlendirelim.
O gün yine karışık bir gündü. Kobani eylemlerinde 18 yaşındaki Sevgi hain bir kurşunla öldürülmüştü, bir yandan da Bingöl şehitleri toprağa veriliyordu. Dolar durdurulamıyor, ABD, Suriyeli muhalifleri Türkiye’nin eğiteceğini açıklıyordu. Bir yandan da Taliban tarafından vurularak ölümden dönen Malala Yusuf’un Nobel Barış Ödülü’nü aldığı müjdeleniyordu. Ajansa gelen haberle, her şey ikinci plana düştü. Hepimiz 3 Mart 2009 tarihine döndük, Münevver Karabulut’un öldürüldüğü güne... Haber Silivri Cezaevi’nden gelmişti ve Münevver Karabulut’un katili Cem Garipoğlu, hücresinde intihar etmişti. Kimse beklemiyordu. Son verdiği röportajda diyet yaptığını anlatıyor, koğuş arkadaşı işadamı Korkmaz Yiğit, Garipoğlu’nun sürekli Çince çalıştığını söylüyordu. Cezaevinden 34 yaşında çıkacaktı ve belli ki ikinci bir hayata hazırlanıyordu. Kimse inanmadı... Gazete haberlerine gelen yorumlar, sosyal medyadaki değerlendirmeler hep kaçırıldığı yönünde oldu. Teslim olmadan önce 197 gün boyunca kaçan Cem Garipoğlu ve ailesi için çeşitli senaryolar üretildi. Şimdi bugüne kadar yazılanları bir kenarda tutalım ve şeytanın avukatlığına soyunalım. Cem Garipoğlu’nun ölümünü uzmanlarla değerlendirelim.
Poşet ve iple intihar, cezaevlerinde sık görülen bir yöntem mi?
Mesut Demirbilek: Bu, bir teknik. Buna ‘exit bag’ diyorlar. Adını 1990’lı yıllarda bir romandan almış. Geçenlerde Amerika’da bir suçlu da bu yöntemle intihar etti.
Bu ölüm, intihardan başka bir şüpheyi beraberinde getiriyor mu?
Mesut Demirbilek: Asıl tartışılması gereken konu bu. Bu ölüm, bir intihar hadisesi midir, yoksa intihar süsü vererek aslında başkası tarafından öldürülmüş müdür? Eminim soruşturuluyordur.
Tanju Sürmeli: Büyük olasılıkla kendi ölmemiş olabilir. Çünkü Çince öğreniyor, koğuş arkadaşı Korkmaz Yiğit kendisini gayet iyi gördüğünü söylüyor. Üniversite sınavlarına giriyor, “34 yaşıma hazırlanıyorum” diye röportajlar veriyor. Gelecekle ilgili bir umudu, hatta planı olanlarda intihar vakası görülme olasılığı düşüktür.
İntihar mı cinayet mi olduğu polisiye yöntemlerle nasıl anlaşılır?
Mesut Demirbilek: Bunu olay yeri incelemesi ortaya çıkarır. Cesedin durumundan tutun da üzerinde herhangi bir şey olup olmadığı, başkasına ait olan bir iz, DNA, parmak izi... Savcılığın açıklaması intihar yönünde ama şu var: Cezaevi ortamları bazen güvensiz ortamlar olabiliyor. Farklı suçlardan ceza almış kişilerle bir arada bulunabiliyorsunuz. Herhangi bir zorlama izi olup olmadığına baktığımızda gerçek sonuca varabiliriz. Bir de bu tür vakalarda kişiler yüklü miktarda ilaç alıyor. Bu da otopside ortaya çıkacak bir başka konu.
Cem Garipoğlu intihar etmek için niçin 5 yıl beklesin?
Tanju Sürmeli: Dünya üzerindeki araştırmaların yer aldığı bir platformda bilimsel yayınları inceledim. 5 yıl sonra intihar etme hadisesi hemen hemen imkânsız. Katil kendini cinayet işlediği andan hemen sonra öldürüyorsa öldürüyor, yoksa bunu yapmıyor. Münevver’in öldürülmesinde de bir şey var. Muhtemelen Münevver gizli bir bilgiyi öğrendi.
Bir sırrın bu sonu getirmesi mümkün mü?
Tanju Sürmeli: Münevver’in ölümüne neden olan bilgi, bu çocuğun öldürülmesine de neden oldu mu acaba? Soruşturulmalı. Kamera kaydı varsa ona da bakmak lazım. Bu, bir soru işareti olarak orada duruyor.
Cem Garipoğlu’nun ailesi zengin bir aile. İntiharın ardından kamuoyunda oğullarını kaçırdıkları yönünde şüpheler oluştu. Aileye nasıl bakmak gerekiyor?
Tanju Sürmeli: O çocuk cinayet işlediğinde 17 yaşındaydı. Uzun yıllar Amerika’da yaşadım, eğer bu çocuk bunu Amerika’da yapsaydı, ailesi de yargılanırdı. Ergenlik döneminde o evdeki buluşmada aile bireylerinden birinin de olması gerekiyordu. Burada iki ailenin de ebeveynlik hatalarından bahsedebiliriz.
Cem Garipoğlu literatürde artık bir ‘kurban’ sayılır mı?
Ahmet Ümit: Bir insan öldürüldüğünde çoğunlukla iki kurban söz konusudur: Maktul ve katil. Nasıl ki her maktulün onu ölüme sürükleyen bir hikâyesi varsa, katilin de onu öldürmeye sürükleyen bir hikâyesi vardır. Katilin hikâyesi her zaman ölümle sonuçlanmasa bile birinin canını almış olmanın verdiği vicdani ağırlığı ömrünün sonuna kadar taşıyacağı muhakkaktır.
Bir katil yaptığı eylemi planlasa da ileride pişman olur mu?
Ahmet Ümit: Hep hatırlamasa bile, insanlar ya da olaylar yaptığı eylemi ona hatırlatacak, bir yanı hep utanç içinde olacaktır. Ama bazen daha da kötüsü olur. İşlediği cinayetin ağırlığını kaldıramayacak kadar genç ya da hayatı tanımayan katiller bir süre sonra yaşamakta zorluk çekmeye başlarlar. Unutmaya çalışırlar, hayatın rutinine tutunmaya çabalarlar ama bastırılan duygu eninde sonunda su yüzüne çıkar ve çatlak derinleşmeye başlar. Oysa öldürürken her şeyi planlamışlardır, fakat hayat bizim planlarımızdan ibaret değildir. Hatta her şey planlandığı gibi gitse bile, ruhumuzdaki travma sürecektir. Çünkü insan ruhu mantık ülkesinin sınırlarına hapsedilmeyecek kadar özgür ve kaotiktir.
Katilin ruh hali zamanla değişebilir mi?
Ahmet Ümit: Bugün bize mantıklı gelen yıkıcı bir eylem, yarın vicdanımız tarafından mahkûm edilir. Bunun insanda yansıması ise ruhsal yıkımdır. Psikolojisi bozulan insan, o derin ve saydam kuyudan çıkamazsa, bunalımdan kurtulmak için kendi eliyle, kendi yaşamına son verebilir. Belki de bu, mantık despotluğunun emriyle hareket eden aklın, artık tümüyle vicdanın hâkimiyetine girmesidir. Derin bir acı, yapılandan duyulan utanç, kadim bir huzursuzluk... Geriye sadece adaleti kendi eliyle sağlama seçeneği kalmıştır. Kaybedilen huzurun, intihar marifetiyle yeniden kazanılması.
Bir katilin vicdanı var mıdır?
Tanju Sürmeli: Vicdanla ilgili bölge, beynimizde insula dediğimiz yerde bulunur. Sosyopatlarla yapılan çalışmalarda -ki işlediği cinayet bir sosyopatın işleyebileceği bir cinayetti- o bölgenin devre dışı kaldığı görülür. Yani vicdanları yoktur. Yaşasaydı ve 25 sene sonra çıksaydı yüzde 80 olasılıkla bir suçla geri geleceğini bilimsel çalışmalar da söylüyor.
Kim kimdir?
Mesut Demirbilek
Polis Koleji’ni ve Polis Akademisi’ni bitirdikten sonra yaklaşık 9 yıl İstanbul Cinayet Bürosu’nda dedektif olarak yüksek rütbelerde görev yaptı. New York’ta John Jay College of Criminal Justice’de ‘Suç Araştırmaları ve Teknolojileri’ üzerine yüksek lisansını tamamladı. Türkiye’ye döndükten sonra Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı bünyesindeki Merkez Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü gibi çeşitli yöneticilik görevlerinde bulundu. John Jay College of Criminal Justice tarafından yayımlanan ‘İstanbul’un Cinayet Profili’ isimli bilimsel bir çalışması da bulunuyor.
Dr. Tanju Sürmeli
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun. Amerika’da, ECFMG sertifikalı olarak Institute of Living/U.Conn., Yale, University of Texas, Psikiyatri ve Nöroloji üniversite hastanelerinde ihtisas eğitimi aldı. New York Medical College’da EEG ve psikofarmakoloji Research Fellowship yaptı. Columbia Üniversitesi Tıp Fakültesi-NYSPI’de ve Manik Depresyon Vakfı’nda Prof. Dr. Ronald Fieve’ye başasistanlık yaptı. Harvard Tıp Fakültesi, Scholar (Bilim insanı) klinik araştırma programına 2014-2015 yılı için kabul edildi. Amerika’da adli vakalar ile ilgili çalışmalarda bulundu ve Türkiye’de çeşitli suçlardan yargılanan bireyleri tedavi etti.
Ahmet Ümit
14 yaşından itibaren sol görüşlü bir aktivistti. Ülkücülerle aralarında çıkan kavgadan dolayı 24 arkadaşıyla birlikte Gaziantep dışına sürgün edildiği için liseyi Diyarbakır’da tamamladı. 1979’da Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde yükseköğrenimine başladı. Üyesi olduğu Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarafından 1985’te Moskova’ya gönderildi. 1985-1986 yılları arasında Moskova Sosyal Bilimler Akademisi’nde eğitim gördü. Pek çok kitap yazdı, ödüller aldı. Bir arkadaşının teşvikiyle polisiye kitaplar yazmaya başladı. Agatha Cristie’nin sırrının izinden gitti, ‘Başkomiser Nevzat’ı yarattı.