Politika

ÇELİK: PAZARTESİ GÜNÜ BENCE ÇOK ÖNEMLİ BURSA (A.A)

09 Temmuz 2011 20:43
-ÇELİK: PAZARTESİ GÜNÜ BENCE ÇOK ÖNEMLİ  BURSA (A.A) - 09.07.2011 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TBMM'deki ''yemin krizine'' ilişkin, ''Pazartesi günü bence çok önemli bir gün. Bu sorunun aşılması anlamında kritik bir gün ve son gün de diyebilirim'' dedi.  Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, CHP'nin seçim sonrasından bugüne kadar yeminle ilgili sürdürdüğü politikanın çok yanlış olduğunu söyledi.  Bu süreç içinde sorunun partiler arasında bir sorunmuş gibi takdim edilmesinin de doğru olmadığını vurgulayan Çelik, bu sorunun tutuklu iki milletvekilinin durumuyla ilgili yargı ile bu milletvekilleri ve CHP'liler arasındaki bir sorun olduğunu, iktidar partisini işin içine dahil etmeye dönük değerlendirmelerin yanlış olduğunu kaydetti. Çelik, son bir aydır devam eden bu konuyla ilgili tartışmayı ve tartışmanın içeriğini tekrar ele almanın doğru olmayacağı inancını taşıdığını dile getirerek, ''Geçmiş geçmişte kaldı. Geleceğe bakmamız açısından söylüyorum. Belki Cumhuriyet Halk Partisinde bir 'şahinler grubu' bu olayın önünü, arkasını düşünmeden bir sorun alanını açmış oldular. Şimdi aklı selim hakim olmaya başladı ve doğru bir sürecin yürüdüğünü biz görüyoruz'' diye konuştu.  Bu sürece vesile olanlara teşekkür eden Çelik, şunları söyledi: ''Çünkü milletimiz bunu hak etmiyor. Ne Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni bunu hak ediyor ne diğer seçmenler bunu hak ediyor. Herkes huzur içinde tamamlanan seçimlerin neticesinde bir an önce siyasi partilerin parlamentoda çalışmaya başlamalarını bekliyor. Bu çerçeveden baktığınız zaman daha da fazla geç kalmanın bir anlamı yok. Hükümet programını mecliste okudu, takdim etti. Bunun üzerine değerlendirme yapmayan ana muhalefet olur mu ya? '4 yıl ben ülkeyi şu şekilde idare edeceğim' diyen bir iktidar orada duruyor. 'Bunun doğrularını, yanlışlarını söylemeyen, bu konuda fikri olmayan bir ana muhalefet' diye bir şey olabilir mi? Onun için Pazartesi günü bence çok önemli bir gün. Bu sorunun aşılması anlamında kritik bir gün ve son gün de diyebilirim. Çünkü eğer Pazartesi günü Cumhuriyet Halk Partililer bu oluşan olumlu atmosferi değerlendiremezlerse hükümet programı üzerinde konuşamayacaklardır demektir. 4 yıl içinde ne söyleyeceklerdir? Bir şey söylemeye haklarının olmadığı inancı içindeyim.'' Çelik, konuyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve parti yetkililerinin verdiği mesajların gayet açık olduğunu ifade ederek, bu mesajların da barıştan, meclisin huzurundan, birlikte çalışmaktan yana olduğunu belirtti.  -''GELDİĞİMİZ NOKTA GÜZEL BİR NOKTADIR''  ''Hukuk kararlarını veriyor. Bugün böyle veriyor, yarın gerekçeler,  şartlar değişir başka türlü verir veya hukuki anlamda parlamentoda birlikte bir şeyler yapmamız gerekiyorsa hukuk çerçevesinde kişiye özel olmamak kaydıyla bunlar da konuşulabilir ama bunların tümünün konuşulacağı yer yemin edip parlamentoda konuşmadan geçiyor'' diyen Çelik, şöyle devam etti:  ''Parlamentoda bunun çözümünün aranmasında geçiyor. Bu, diyalog ortamının sağlanmasından geçiyor. 'Ben diyaloğu koparıyorum, parlamentoya gelmiyorum, yemin etmiyorum.' Çözüm nerede? Çözüm sokakta mı? Çözüm kavgada, çatışmada mı? Bu hiç doğru bir yaklaşım olmaz. Onun için başlangıcını bir kenara koyalım. Geldiğimiz nokta güzel bir noktadır. Olumlu bir noktadır. Biz de geçmişi tekrar ısıtıp ısıtıp buraya falan da getirecek değiliz. Bunu da açıkça söyleyeyim. 'Demiştiniz de demiştik de' filan laflarına gerek yok. Olan oldu, bitti, yanlışını, doğrusunu çok daha fazla irdelemeden bizim pazartesi günü muhalefetiyle, iktidarıyla işe koyulmamız doğru olandır. Yoksa bu işi siyasallaştırdığınız, politik arenaya çektiğiniz zaman AK Parti bundan çok şey istifade eder. Bak açık söyleyeyim. AK Parti'nin lehine biz istesek bunu daha da çok çalıştırabiliriz. Ama biz seçimden çıktık, millet hizmet bekliyor. Biz, hizmetin peşindeyiz.'' -ÖCALAN'IN MESAJLARI- Bakan Çelik, terör örgütü ele başı Abdullah Öcalan'ın tutuklu bulunduğu İmralı Cezaevi'nden avukatları aracılığıyla gönderdiği öne sürülen mesajlarıyla ilgili olarak da, ''Şimdi kim, ne gönderiyor, kim ne getiriyor? Getiren kim, gönderen kim? Bunlar bizim bilgilerimizin dışında. Bunların ne derece sağlıklı olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekiyor. Bu çerçevede bir değerlendirme yapmayı ben doğru bulmuyorum'' dedi. -BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLLERİNİN DURUMU- Milletvekilliği genel seçimlerinde 2,5 milyon oy alan BDP'de bütünleşen adayların meclise gelmelerinin de önemli olduğunu anlatan Çelik, vatandaşların o kişilere ''meclise gitmesinler'' diye oy vermediklerini söyledi.  Çelik, vatandaşların bağımsız adayları ''Türkiye Büyük Millet Meclisine gidiniz. Haklarımızı, hukuklarımızı savununuz'' diye meclise gönderdiklerini ifade ederek, şunları  kaydetti: ''Onların buraya gelmesi ve burada sorunlarını dile getirmeleri gerekiyor. Burada birlikte çözüme katkı anlamında harekat etmeleri gerekiyor. Türkiye'de bir tane Türkiye Büyük Millet Meclisi var. İki tane Türkiye Büyük Millet Meclisi yok. Çözüm yeri meclistir. Milli irade tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Geçmişteki kuruluştan itibaren top seslerinin yankılandığı bir süreçte toplanıp sorunların çözümü ve çıkış yolu arandığı yer Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Kuruluşundan bahsediyorum yani. Bugün de sorunlarımız varsa bu sorunları konuşacağımız yer, çözüme kavuşturacağımız yer Türkiye Büyük millet Meclisi'dir.'' Şanlıurfa milletvekili olduğunu ve seçim süresince orada bulunduğunu hatırlatan Çelik, oradaki vatandaşların ne kabristandan ne de zindandan yana olduklarını dile getirdi.  -''TÜRKİYE CUMHURİYETİ ŞEMSİYESİ ALTINDA BİZ HER TÜRLÜ ÇÖZÜMÜ,  KONUŞURUZ, TARTIŞIRIZ'' Çelik, Güneydoğu halkının, zindan ve kabristan çerçevesinde çözüm arayanlara karşı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: ''Yani ne ölme, ne öldürme. Ne şehitlerin gelmesi isteniyor ne vatandaşların cezaevine girmesi isteniyor. Hizmet bekleniyor, çözüm bekleniyor. Siz bunu bu kadar iyi niyetle çözüm bekleyen vatandaşlarımıza bu olayı farklı yerlere çekip, onların hizmetini aksatacak o bahse konu çözülen ve çözülmesi gereken sorunları geciktirmeye kalkarsanız, 'siz birlikten yana değilsiniz, bu ülkenin Türkiye Cumhuriyeti şemsiyesi altında yaşamaktan yana değilsiniz' gibi bir yorumlar gündeme gelebilir ki, biz böyle bir tablonun siyasi alanda oluşmasının hiç doğru olmayacağını ifade etmek istiyoruz. Mutlaka zindandan da cezaevinden de ve kabristandan da öte farklı, insanı yaşatmaya dönük, huzurlu yaşatmaya dönük çözümler vardır. Bütün siyasilerin bu çözüm önerilerine endekslenmesi gerekiyor. Çünkü acılar çok. Çok acılar çekildi. Bu acıların bilinciyle hareket edilmesinin doğru olacağı inancı içindeyim.'' Bunun yolunun da BDP'nin bir an önce TBMM'ye gelmesinden geçtiğini vurgulayan Çelik, şöyle dedi:  ''O yörede yaşayan milletvekilleri olarak, o yörenin halkının, o 2,5 milyon insanın soluğu olarak mecliste, meramlarını, sorunlarını dile getirmeleri çok anlamlıdır. Bu görüşleri de biz saygıyla dinledik, saygıyla dinleriz.  Türkiye Cumhuriyeti şemsiyesi altında biz her türlü çözümü, konuşuruz, tartışırız, tartışılacak yer burası. Hukuk devletinde çözümlerin nasıl olacağı bellidir. Bunun için çatışmadan yana değil, birlik, bütünlük içinde çözümden yana bir iradenin biran önce Türkiye Büyük millet Meclisine gelerek konmasının yararlı olacağı inancındayım.''