Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Arınç, PKK'nın çekilme süreci ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Bursa mitingindeki sözleriyle ilgili sorulara yanıt verdi. Arınç, PKK'nın silah bırakması ve çekilmesi ile ilgili olarak: "Çekilme süreni elbette bir düzen içerisinde olacaktır. Daha silah bırakma olmadı biliyorsunuz. Çatışmasızlık sürecini ilan ettiler" ifadesini kullandı.
Bülent Arınç'ın gündeme ilişkin değerlendirmesi şöyle:
Silah bırakmanın henüz gerçekleşmediğini, sadece çatışmasızlık ve eylemsizlik sürecinin ilan edildiğini belirten Arınç, ''Bundan sonrası silahların susması ve topraklarımız dışına çıkmadır. Bu da çok ince bir çizgi içerisinde ve çok büyük dikkatlerle gerçekleştirilecektir. Nasıl gerçekleştirileceğini şimdi bana sormayın. Bugüne kadar yaptığımız gibi bu sürece kolay gelmedik ama bu sürece gelirken de çok güzel bir diplomasiyi veya çok güzel bir stratejiyi takip ettik. Bundan sonrası da böyle olacak'' değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, ''İsrail ile ilişkilerin normale dönmesi için öngörülen bir takvim olup olmadığı''na ilişkin bir soru üzerine, ''Cuma günkü gelişme fevkalade olumlu bir gelişmedir. Türkiye'de dış politika bakımından büyük bir başarıdır. Kararlılığımızın, inançlı ve samimi olmamazın kazandırdığı büyük bir başarıdır. Bundan dolayı 75 milyonun büyük bir gurur taşıdığını, büyük bir başarıyı paylaşmış olmanın haklı gururunu yaşadığına doğrusu çok samimi olarak inanıyorum'' diye konuştu.
Aradan 72 saat geçmesine karşın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bir açıklama gelmediğinin altını çizen Arınç, şunları söyledi:
''Bugün Sayın Loğoğlu'nun yazılı açıklamasından bahsettiler. Yani fıkralarla bu anlatılır da şimdi burada söylemem çok doğru değil. Yani bu sevinci paylaşamayanların, bu sevinci paylaşmak istemezken ortaya koydukları birtakım iddiaları ve düşünceleri doğrusu çok garipsiyorum. Şüphesiz CHP de bu milleti temsil eden bir parti olarak, İsrail'in tarihinde ilk defa, çok açık bir biçimde özür kelimesini de ifade ederek, yazılı beyanı ile de hükümet olarak desteklediği bir karar vermesi, Türkiye'nin şüphesiz kararlı siyasetinin bir sonucuydu. Çünkü bugüne kadar ben de biliyorum ki özür dışında her şeyi yapalım teklifleri gelmişti. 'Çok üzgünüz', 'Biz de feryat ediyoruz', 'Biz de ağlıyoruz'... Bunların hiçbiri kabul edilmedi. Diplomaside her kelimenin özel bir anlamı vardır ama 'apologies' dediğimiz zaman bunun resmen özür anlamına geldiğini İngilizce bilenler çok iyi bilirler.''
'Ciğere uzanamayan bir psikoloji içerisinde'
Arınç, Loğoğlu'nun Türkiye'yi yıllarca büyükelçi olarak temsil eden bir kişi olarak bilmesi gerektiğine dikkati çekerek, ''Yıllarca Türkiye'yi büyükelçi olarak temsil etmiş bir insanın bu sevinci paylaşmış olmasını temenni ederdik. Ama ciğere uzanamayan bir psikoloji içerisinde. Bunu kötülemek amacıyla ve hiç üşenmeden, sıkılmadan da 5 sayfalık bir yazı yazmış. Bu bir başarıdır. Bu başarıda elbette Sayın Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız, hükümetimizin büyük bir payı vardır. Türk milleti bunu biliyor ve buna inanıyor'' ifadesini kullandı.
Bundan sonraki sürecin takip edileceğini, bunun gerçekleşmesi ve alanda görülmesi gerektiğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:
''Evet özür dilenmiştir. Özrün bir anlamı da şudur: 'Bu bir haksız fiildir. Bu haksız fiilin sahibi de biziz. Yani açık sularda sizin geminize ben askerlerimi gönderdim. Müdahale ettiler. Ölümlere, yaralanmalara yol açtılar. Sizden özür diliyoruz.' İkinci aşaması tazminat. Tazminat konusunda her iki taraf hükümetlerinin görevlendirdikleri kişiler çalışma yapacaklardır. Bunun bugün startı da verilmiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız karşı tarafla görüşmeler yapmış ve süratle tazminat konusunun çözümlenmesi gerektiğini ifade etmiştir.''
Arınç, üçüncü olarak ise sadece Gazze'ye değil, Filistin'e uygulanan haksız ambargo ve ambargo benzeri birtakım kısıtlamaların nasıl kaldırılabileceği konusunun takipleri altında olacağına işaret ederek, böylelikle İsrail ile Türkiye arasında dış ilişkilerin normalleşmesinin ve güçlenmesinin mümkün olabileceğini belirtti.
Arınç, konu üzerinde teknik çalışmaların devam ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bir ihtimale göre bu bir iyi niyet düşüncesidir. Sayın Başbakanımızın nisan ayı içerisinde mümkün olabilirse Filistin'e, Gazze'ye bir ziyareti söz konusudur ancak mümkün olamayabilir. Bu ihtimali de düşünmemiz lazım. En azından bu inancını, bu niyetini Sayın Başbakanımız geçtiğimiz günlerde de ifade etmiştir. Bu üçlü meseleyi bir bütün halinde hayata geçirmek üzere devletten devlete, hükümetten hükümete çalışmalarımız esasen vardı. Her ihtimale karşı bugün onları rahatlıkla masaya koyabilecek durumdayız.''
'Akil adamlar komisyonu'
Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda akil adamlar komisyonunda olabilecek isimler üzerinde değerlendirme yapılıp yapılmadığı yönündeki bir soruya, ''İsimler üzerinde hiçbir görüşmemiz olmadı. Ama Bülent Arınç olarak şahsi fikrimi söyleyeyim: gazetelerde yer alan isimlerin bir kısmını magazinleştirmek olarak görüyorum'' cevabını verdi.
Arınç, değerli sanatçılar, edebiyatçılar ve yazarlar olabileceğini ancak isimlerinin birinci, ikinci sıralara yazılıyor olmasının bazı gazete ve medya organlarının işe bir başka açıdan baktıklarını gösterdiğini dile getirerek, ''Akil adamlar heyeti veya akil adamlar topluluğu diyebileceğimiz bir konu üzerinde Sayın Başbakanımız da bir havuz içerisinde bu konuda etkili olabilecek, birikimi olan ve karşısındaki kitleye elbette bir düşünce açıklayabilecek insanların bulunmasını arzu etmektedir. Bu konuda her kesimden isim alınacak veya istenecektir. Sonunda da bir ihtimalle Türkiye'nin 7 bölgesine yönelik akil adamlar topluluğu veya tek başına akil adamlar topluluğu meydana gelebilecektir'' diye konuştu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun bu konuda açmaza düştüğünü ve süreci katkı sağlamak yerine boşlukları yakalamaya çalıştığını savunan Arınç, şunları söyledi:
''Burada akil adamlar komisyonunun da Meclis'te kurulmasını arzu ediyor. Bu Meclis'in iç tüzüğünü bilmemektir. Meclis araştırma komisyonu kurar, soruşturma komisyonu kurar veya özel kanunla veya teamül gereği bugüne kadar Meclis'te kurulmuş komisyonları kurabilir. Ama akil adamlar komisyonu adı ile bir komisyonu Meclis'te kurmak şu anda mümkün değil. Kaldı ki Meclis'i bu sürece dahil etmenin mahzurları da olabilir. Dolayısıyla dışarıda bir akil adımlar komisyonunu kurularak bunların süreçle ilgili bütün Türkiye'yi taraması, fikir vermesi, sempozyumlar düzenlemesi, toplumun, STK'ların fikirlerini alması elbette çok daha doğru olacaktır.''
Arınç, Özgür Suriye Ordusu kurucularından Albay Riyad el-Esad'ın yaralandığına dair haberler geldiğinin anımsatılması üzerine, aracında meydana gelen bir patlama sonucunda ayaklarından yaralandığına dair bilgiler olduğunu kaydetti. Arınç, son gelişmelerin neler olduğunu ise bilmediğini ifade etti.
'Spekülasyonlara cevap verilmez'
Türkiye'nin İsrail'le gizli bir anlaşma yaptığı şeklinde spekülasyonlar olduğu belirtilerek, bu spekülasyonlara vereceği bir cevap bulunup bulunmadığı sorulan Arınç, ''Spekülasyonlara cevap verilmez, güler geçilir. Elinin tersiyle itilir. Bunlar saçma sapan şeylerdir'' dedi.
Olayın üzerinden 3 yıl geçtiğini anlatan Arınç, Türkiye'nin bütün uluslararası toplantılarda dahil olmak üzere üç şartından ''bir santim'' bile uzaklaşmadığını bildirdi.
Arınç, şöyle konuştu:
''Zaman içerisinde bize bunlardan ikisinin kabul edilebileceği, bir tanesi için de farklı şekilde özür anlamına gelebilecek sözlerin kullanılabileceği veya sadece bunun üzerinde durulabileceği teklifleri geldi. Bunların hepsi elimizin tersiyle itildi. Üçü olmazsa kesinlikle Türkiye kabul etmeyecek. Bunun üzerine de bildiğiniz gibi büyükelçilerimiz çekildi. En düşük düzeyde bir kişi bırakıldı. O da üçüncü katip seviyesinde bir arkadaşımızdır. Onlar da aynı şeyi bizim talebimiz üzerine yaptılar. Yani bizim İsrail'le bugüne kadar arka planında bir başka şekilde anlaşma var ve bunun için de böyle bir noktaya gelmemiz gerektiğini düşünseydik bize yapılan tekliflerin hepsini... Bunlar sadece İsrail tarafından değil, İsrail'in araya koyduğu, devreye koyduğu pek çok kişi, kurum, kuruluş tarafından İsrail adına talep edildi. Türkiye bunların hepsine hayır cevabını verdi ve sonunda konjonktür de müsait hale geldi. Türkiye'ye karşı açıkça özür dilendi. Bunun arkasında ne spekülasyon olacak. Yani burada 75 milyon insandan başka, insanın içerisinde hiç kimse burada bir spekülasyon vardır demez ama Oktay Vural gene bir şeyler bulabilir.''
Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı'na yapılan saldırılarla ilgili ''Ergenekon'' vurgusu yaptığını belirterek, ''DHKP-C saldırılarının Ergenekon bağlantılı olduğuna dair elinizde paylaşabileceğiniz somut bilgiler var mı acaba?'' şeklindeki sorusuna karşılık Arınç, bu olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bilgisini verdi.
Arınç, sözlerini şöyle tamamladı:
''Her iki olayın failleri de ismen ve eşkal olarak belirlenmiştir, aranmaktadırlar. Bugün dahi Ankara'da bazı baskınlar ve gözaltılar gerçekleşmiştir. Daha önce de bildiğiniz gibi yine bazı gözaltılar vardı. Tahkikat devam ediyor, soruşturma devam ediyor. Şüphesiz örgüt kendisi de kabul etmekle, bu olayın sahibi olduğunu artık rahatlıkla görebiliyoruz ancak Sayın Başbakanımızın söylediği: 'bu işin içerisinde de bir Ergenekon bağlantısı vardır veya olabilir' şeklindeki sözlerini ancak soruşturmanın geldiği son noktada görebileceğiz.''