Kültür-Sanat

Caz sanatçısı Başak Yavuz: Müzik tarihi, kadın bestecileri yazmıyor!

"Üzülerek söylüyorum ki bazı meslektaşlarım da bu algı içinde. Sanki kadınlar bu işten anlamıyormuş gibi"

11 Mayıs 2019 11:11

Caz müzisyeni Başak Yavuz bu kez usta şair Ahmet Muhip Dıranas'ın iki bestesi 'Muhip Bey' ile dinleyiciyle buluştu. Yavuz, “Müziğin tarihinde kadın bestecilere her zaman az yer verilmiş. Günümüz tarih kitaplarına baktığınızda da kadınlara pek yer verilmiyor. Üzülerek söylüyorum ki bazı meslektaşlarım da bu algı içinde. Sanki kadınlar bu işten anlamıyormuş gibi” diyor.

 Müzisyen ‘Muhip Bey’ ismini verdiği single’da Dıranas’ın ‘Ağrı’ ve ‘Esmer’ şiirlerini besteledi, düzenledi ve yorumladı. Ortaya Başak Yavuz sunumuyla duygu yoğunluğu yüksek iki Ahmet Muhip Dıranas şiiri çıktı. Aynı zamanda Grammy üyesi olan Yavuz, single’ını kendi plak şirketi Things and Records’tan çıkardı. Gazete Duvar'dan Işıl Çalışkan'ın haberine göre, bu süreçte Dıranas’ın aurasının büyük bir etkisi altına girdiğini ve hipnotize olduğunu söyleyen Yavuz, şiirin biçimsel özelliklerinin kendisini oldukça zorladığını belirterek, “Ahmet Muhip besteliyorsak önceliği o alır. Şiirinde çok özel bir ritim var” diyor. 

 

"Sanki kadınlar bu işten anlamıyormuş!"

Bilgi Üniversitesi’nde ‘Müzikte Cinsiyet’ dersi veriyorsunuz. İçeriği nedir bu dersin?

Bu dersi yıllar evvel konuk olduğumda Selen Gülün veriyordu, yurt dışına gitti. Ondan sonra Yaprak Melike Uyar vermeye başladı. Bu sene o da Berlin’e gitti. Çok özel insanlardan bana emanet edildi. Ben dersi muhteşem iki insanla veriyorum. Biri Fulya Uçanok diğeri de Dilara Turan. Biri klasik, diğeri elektro akustik müzik camiasında önemli isimler. Ben de işin biraz daha caz ve popüler tarafında kalıyorum. Konuyu üç taraftan kuşattık. Bu üç alandan bestecilerle ve performans sanatçılarıyla bolca konuk çağırarak hep birlikte sorguladık. Herkes kendi yaşadıklarını paylaştı.

Müziğin tarihinde kadın bestecilere her zaman az yer verilmiş. Kitaplarda da pek yer verilmiyor, eşit imkanlar tanınmıyor. Mesela Francesca Caccini çok başarılı biri. Ama Caccini diye arattığınızda babası çıkıyor. Francesca’dan sadece bir şarkıcı gibi bahsediyorlar. Halbuki kendi müzik teorisi kitabı olan bir besteci aynı zamanda. O zamanlar besteciler şarkı da söylüyor. Zaten daha vokal odaklı bir müzik. Rönesans ve Barok dönemden bahsediyorum. O zamanlardan beri bu böyle ama günümüz tarih kitaplarına baktığınızda da kadınlara pek yer verilmiyor. Üzülerek söylüyorum ki bazı meslektaşlarım da bu algı içinde. Sanki kadınlar bu işten anlamıyormuş gibi. Ben eskiden bununla ilgili konuşan kadınları agresif bulurdum ama şimdi neden böyle davrandıklarını anlıyorum. Bu çok ciddi bir problem.

Benim de her albümde başıma geliyor. “Bunları kim yazdı?” Ben yazdım. “Tamam canım sen yazdın o şiirlere bir melodi de yaylıları kim yazdı?” diye sorgulanıyor. Ben yazdım. Bunu bu dersle birlikte daha net gördüm.

"LGBT bireyler düşünemiyorum bile..."

Müzik piyasasında kadınlar olarak yaşadığınız en büyük zorluklar neler?

Neler neler duydum… Tacizler bile var. Ama ben kendi adıma söyleyeyim. Mimarlık geçmişimden dolayı şantiyenin başında durmuşluğum var. Erkeklerle birlikte çalışmak ya da onlara ne yapacaklarını söylemekle ilgili bir sorun yaşamıyorum. Ama gördüğüm kadarıyla birçok kadın yaşıyor. Hele ki müziği çok iyi bilmiyorsan o zaman objeleştiriyor ve ötekileştiriyorlar. Bu sadece Türkiye’de değil dünyada da böyle. Bir de LGBT bireyler var. Onların yaşadıkları zorlukları tahmin bile edemiyorum…