Yaşam

Çay kahvenin tahtına oturuyor

Kahve zirvedeki günlerini geride bırakmış gibi görünüyor. Almanya'da 2009 yılından bu yana kahve tüketiminde artış görülmezken, İngiltere, İsveç ve Polonya gibi Avrupa ülkelerinde ise kahve tüketimi gerileme kaydediyor.

03 Ocak 2015 14:21


Amerikan magazin dergisi Wired kısa bir süre önce çayın kahvenin yerini aldığı şeklinde bir habere yer vermişti. Almanya'da da çay içenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Almanya'da yaşayan vatandaşlar yılda ortalama 27 litrenin üzerinde çay tüketiyor. Çay içenlerin dörtte üçü siyah, dörtte biri ise yeşil çayı tercih ediyor. Poşet çay yerine de yüksek kaliteli, şık kutulara konmuş demlik çay rağbet görüyor.

Alman Gurme dergisi editörü Kersten Wetenkamp, "Almanya'da çay içenlerin sayısının artması kaliteye verilen artan önem ve ayrıca içeceklere artık daha fazla para ödemeye hazır olmakta, daha bilinçli bir tüketimde yatıyor olabilir. Çay da buna dâhil. Tam bir keyif içeceği. Kahve de bir keyif içeceği olarak görülebilir. Ayrıca artık çok daha fazla seçenek ve keşfedilecek birçok harika çay var" diyor.

Hamburg'daki Wasserschloss adlı aynı zamanda restoranı da bulunan bir çay dükkânında, haftada bir düzenlenen çay seminerleriyle çay tutkunlarına çayı yeniden keşfetme imkânı sunuluyor. 90 dakika boyunca katılımcılar çay yetiştirmenin ve hazırlamanın inceliklerini öğreniyor. Almanya'da bu tip organizasyonlara ilgi giderek artıyor.

Çay uzmanı Patrick Stüben, "Çayın birçok çeşidi var. Geleneksel anlamda çay bitkisinden elde edilen, ek aromalar katılmamış 3 bin 800 farklı türden bahsediyoruz. Çay dünyası çok büyük ve bu konuda konuşmak da çok ilgi çekici" şeklinde konuşuyor.

Seminerin doruk noktası ise çay tadımı. Katılımcılar siyah ve yeşil çayın yanı sıra beyaz çay çeşitlerini de tadıyor. Dildeki tat alma işleminin daha iyi gerçekleşmesi için çayı höpürdeterek bolca oksijenle birlikte ağızlarına alıyorlar.

Çay tadımı katılımcılara yeni çay çeşitleri keşfetme imkânı sunuyor. Katılımcılardan bir kadın, “Çay odunsu, kekremsi veya tatlı bir aromaya sahip olabiliyor. Yani birbirinden çok farklı” derken bir başkası, "Bence bu siyah çaylar çok sert. Diğerlerinin tadı gittikçe hafifliyor. Yeşil çayın tadı otsu, beyaz çay ise çok daha hafif"

İyi çay yapraklarından belli oluyor

Burada 300 farklı çeşit sunuluyor. İyi bir çayı kıvrık veya iğne formundaki yapraklarından tanımak mümkün. Yeşil ve beyaz çay için ise ne kadar açık renk o kadar iyi kuralı geçerli.

Kersten Wetenkamp, "Elbette ki nereden geldiğine bakmak gerekli, hangi ülke, hangi tesis, bu konuda çay severler ve çay koleksiyoncuları da aynı şarap severler gibi. Gidip sadece belirli tesislerden gelen en iyi kalitedeki çayları arıyorlar" diyor.

Avrupa çay piyasasının en yeni ve lüks gözdesi Japon Matcha çayı. Bir kutusu yaklaşık 30 euro. Yeşil çay yapraklarından hazırlanan toz halindeki çay bambudan yapılma bir fırçayla hazırlanıyor. Yeşil çay sağlığa yararlarıyla ünlü.

Wetenkamp, "Bazı doktorlar çayın sağlığa faydaları olduğunu söylüyor. Kahveden çok daha fazla miktarda tüketmek mümkün. Sağlığa faydaları da var, örneğin sanırım kolesterol düzeyini olumlu etkiliyor, bazı vitaminler içeriyor. Ancak bir gurme olarak benim tercih sebebim sağlığa yararları değil, tamamen keyfi amaçlı" ifadelerini kullanıyor.

25 yıldır çay servisi yapıyor

Monika Lühmann'ın lüks çay dükkânında 25 yıldan bu yana çay servisi yapılıyor. Lühmann'ın menüsünde 48 farklı çeşit var. Çayı İngiliz usulü çörek ve marmelatla servis ediyor. Konuklar dükkânın kendine has sakin atmosferine hayran.

Monika Lühmann, "Çayı küçük ocaklarla, sıcak olarak servis ediyoruz. Aynı şarap gibi ilk önce koklamak, küçük yudumlarla tadına vararak içmek gerekiyor. Eskiden çayın bir ilaç olduğu ve kutlanması gerektiği düşünülürdü. Sadece Japonya'da değil, aynı zamanda burada da” diyor.

Çayın artan popülaritesinin ardında belki de sağladığı sükûnet yatıyordur. Kullan at bardaklarla yolda içilecek bir içecek olmadığı ise aşikâr.