T24 Haber Merkezi
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK'ya karşı kimyasal silah kullandığı iddiasını yorumlamasının ardından tutuklanan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı için, "Hakikati cesaretle dile getirdiği için cezaevinde. Şebnem Hoca'nın durduğu yer hakikatin, demokrasinin, barışın yanıdır. Savaş karşıtlığının yanıdır. Demokrasiden ve toplumsal barıştan yana olan herkesin duracağı yer de Şebnem Hoca'nın yanıdır" diye konuştu.
Fincancı 20 Ekim’de, PKK’ya yakın Medya Haber TV’de katıldığı bir yayında, ortada bu tür iddiaların ve ölümün olduğu bir durumda, BM'nin Minnesota Protokolü ilkeleri gereği, bunun bağımsız heyetlerce incelenmesi gerektiğini söyledi. Görüntülerle ilgili olarak ise “Görüntüleri daha önce de bir hekim olarak incelemiştim ve belli ki sinir sistemini doğrudan tutan toksik gazlardan, zehirli gazlardan, kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda” dedi. Bu röportajın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Fincancı hakkında , "terör örgütü propagandası yapmak" ve "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama" suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın başlatılması sonrası Fincancı, Independent Türkçe’ye verdiği röportajda, Medya Haber TV'deki yayında, ortadaki iddianın araştırılmasını savunduğunu söyledi. Medya Haber TV’yi de eleştiren Financı, “Medya TV ve ondan haberleştirenlerin sorumsuz habercilik anlayışı var. Sanki ben 'Kimyasal kullanılmıştır' demişim gibi haber yapıyorlar. Öyle bir şey demedim ben. Canlı yayında konuşuyorum. Hani diyorum ki bir kimyasal etkisi olabilir, sinir sistemini de etkileyen, o istemsiz hareketler ama bunun araştırılması gerekir diyorum” dedi. |
Buldan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyet'in 99. yıl dönümü hakkında, "Bir asırdır çözümsüz bırakılan Kürt sorunu, Cumhuriyet'in demokratikleşmesinin önündeki en önemli engel" yorumunu yaptı.
Buldan, "Kürt sorununun çözümünün olmadığı bir yüzyıl geriye gitmekten asla kurtulamaz; ileriye gitmenin, ilerlemenin yolu bu meseleyi demokratik siyasetle, diyalog ve müzakereyle çözüme kavuşturmaktan geçer" düşüncesini dile getirdi.
Buldan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'nin Yüzyılı" programında hukukun üstünlüğü, çoğulculuk, kucaklaşma, özgürlük vurgusu yaptığını belirterek, "Bu söylediklerine kendisi inanıyor mu? Herkesi eşit vatandaş olarak görüyor mu? Hukuka inanıyor mu? Hukukun üstünlüğüne inanıyor mu? İnkârı bitirmek mi istiyorsunuz, tecriti sonlandırarak başlayabilirisiniz..." dedi.
Buldan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"Cumhuriyet'in 99. yıl dönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki adem-i merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkarına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz. Yönetimler değişse de zihniyet değişmiyor. Toplum olarak bunun sonuçlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Kürtçe ana dil hala yasak, vesayet sistemi el değiştirdi ama kendisi hiçbir zaman değişmedi, bugün saray ve yargı vesayeti olarak devam ediyor.
Kürt sorunu, ölüm döşeğindeki Kürt siyasi tutuklululardır, yasaklı Kürtçedir, belediyeye atanan kayyımlardır, torbaya konulan kemiklerdir, eşit yurttaşlık haklarının reddidir... İnsanlık suçlarına karşı cezasızlık politikalarıdır. Bir asırdır çözümsüz bırakılan Kürt sorunu, Cumhuriyet'in demokratikleşmesinin önündeki en önemli engel. Bu meselenin çözümsüzlüğü, diğer sorunların çözümünü de engelliyor.
Şebnem Hocayı tutukladılar. Hakikati, cesaretle dile getirdiği için Şebnem Hoca cezaevinde. Şebnem Hocanın durduğu yer hakikatin, demokrasinin, barışın yanıdır. Savaş karşıtlığının yanıdır. Demokrasiden ve toplumsal barıştan yana olan herkesin duracağı yer de Şebnem Hocanın yanıdır. Kendisine sevgilerimizi, selamlarımızı gönderiyoruz.
Tam da bu süreçte, Mezopotamya ve Jinnews çalışanı gazetecileri tutukladılar, hakikatleri yazdığı için...Bu ülkenin ihtiyacı, hakikatin gereğini yerine getiren gerçek gazetecilerdir. Tutuklanan gazeteciler, özgür basının, demokrasinin onurudur. Sizin değerli kaleminiz tarihin onurlu sayfasını yazmaya devam edecek. Kaleminize kelepçe vuranlar tarihin karanlık sayfalarında anılmaya devam edecek. Ape Mulsa'yı katleden zihniyetin fikriyatı iktidardır. Musa Anterlerin, Mehmet Sincarların, Vedat Aydınların fikriyatı ve mücadele mirası bizim haritamızdır.
Şebnem Hoca ve özgür basın çalışanlarının tutuklanması, Cumhuriyet'in 99. yıl dönümüne denk getirildi. Bu bir tesadüf değil. Mesaj çok açık ve net anlaşılıyor; ret ve inkara devam edeceklerinin sinyalini veriyorlar. Bir yüzyıl daha böyle sürdürmek istediklerini bizlere göstermek istiyorlar. Bunu bir takım demokrasi söylemleriyle ambalajlıyorlar. AKP Genel Başkanı, Türkiye Yüzyılı konuşmasını yaptı, hukukun üstünlüğünden, çoğulculuktan, kucaklaşma, sevgi siyasetinden söz ettiğini dinledik. Her vatandaşın özgürlüklerinin teminat altına alınacağını söyledi. Bir kez daha soruyoruz; bu söylediklerine kendisi inanıyor mu? Herkesi eşit vatandaş olarak görüyor mu? Hukuka inanıyor mu? Hukukun üstünlüğüne inanıyor mu? İnkarı bitirmek mi istiyorsunuz, tecriti sonlandırarak başlayabilirisiniz... Madem özgürlüklerden yanasınız, haksız şekilde tutuklanan binlerce insanın özgürlüğünden başlayalım diye çağrı yapmak istiyorum. Hakkaniyetten yanaysanız tekçiliğe son verin, ayrımcılığı kaldıralım, eşitliği sağlayalım. Var mısınız? Var mı cesaretiniz? Sizde ne o cesaret ne o yürek var!
Bunları söylerlerken, gazeteciler, siyasetçiler tutuklu... Yaptıklarınız, zihniyetiniz ortada... Sizin zihniyetiniz geçen yüz yılın zihniyetidir. Eski zihniyetten hiçbir yeni şey çıkmayacağını biliyoruz. Bir kere tabiatın kuralına aykırılıktan söz ettiklerini hatırlatmak isterim. Yüzü vesayete, inkara, adaletsizliğe dönük olanların gelecek yüzyıl vizyonu olmaz. Yüzleşme ve adalet olmadan yeni bir yüzyıl hiç olmaz. Yeni yüzyıldan söz edenlerin yüzünün olması gerekir. Kendine ve yandaşlarına yeni bir yüzyıl hayali kuruyorlar. Buna da 85 milyonu inandırmaya çalışıyorlar. AKP MHP ikilisinin tahayyül ettiği yüzyılda Kürtler yok, Aleviler yok, inanç ve kimlikler, ezilenler, kadınlar, gençler, emekçiler, demokrasi, adalet, özgürlük, toplumsal barış yok. Tekçilik, tecrit, ekonomik kriz, yozlaşma, yolsuzluklar, Kürt düşmanlığı, emek sömürüsü var.
Bu ülkeyi mahvettiniz. Bu ülkeyi açlığın, yoksulluğun, sefaletin içine sürüklediniz. Adalet diye bir şey bırakmadan, hukukun üstünlüğünü hiçe sayarak cezaevini toplama kamplarına çevirdiniz. Acıdan başka bir şey getirmediniz bu ülkeye! Şimdi 85 milyonu kandırmaya çalışıyorsunuz, bir yüz yıl daha böyle gitmeyecek! Türkiye toplumuna söz veriyoruz. Ne toplum eski toplumdur ne Kürtler eski Kürtlerdir ne de dünya eski dünyadır. Bu gidişat değişecek ama Türkiye halklarının mücadelesi ile değişecek! Söz veriyoruz, ikinci yüzyılın aktörü onlar değil, biz olacağız, Türkiye halkları olacak! Asıl belirleyici güç halklardır! Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, bu kadim topraklarda dışlanan tüm halklardır!
AKP Genel Başkanının gelin darbe anayasasından kurtulalım dediğini biliyorsunuz. Demokratik siyasete, hak taleplerine, basına karşı darbe yapmaktan geri durmayanlar kendiler. AYM ve AİHM kararlarına uymayanlar kendileri. Sonra da darbe anayasasından kurtulalım diyorlar. Buna perhiz bu ne lahana turşusu! 3 gün sonra HDP'ye yönelik 4 Kasım darbesinin yıl dönümü. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak'a, Sebahat Tuncel'e, İdris Baluken'e, Selçuk Mızraklı'ya, Bekir Kaya'ya, cezaevindeki tüm siyasi tutuklulara selamlarımızı gönderiyorum. 6 yıldır darbelere, komplolara, katliamlara direnen, umudu büyüten bir HDP var. HDP, demokrasinin temel gücü olmaya devam edecek. Asıl sorun sizin darbeci zihniyetinizdedir. Bu ülkeyi darbe anayasasından da darbeci zihniyetinde de bizler kurtaracağız. İkinci yüzyılın en muhteşem gelişmesi bu iktidarın gidişi olacaktır! Kendilerini de zihniyetlerini de göndereceğiz, sözümüz olsun. Demokratik, eşitlikçi, yeni bir anayasanın da gerçek sahibi halklardır, kadınlardır, demokrasi ve emek güçleridir.
İçinde Kürt sorununun çözümünün olmadığı bir yüzyıl, geriye gitmekten kurtulamaz. İleriye gitmenin yolu bu meseleyi demokratik siyasetle, diyalog ve müzakere ile çözüme kavuşturmaktan geçer. Çatışmacı siyaset ve ağır tecrit yüz yıl geriye götürür. Diyalog ve müzakere ise yeni bir yüzyılı taçlandırır. Sadece Kürtlerin değil, Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır HDP. HDP'nin bu yapıcı ve müzakereci siyaseti, Türkiye'nin tüm sorunlarının ortak çözüm yoludur. Hedefimiz, bu Cumhuriyet'in demokratikleşmesidir, acil barıştır, acil adalettir. Bu ülkenin bütün kimlikleriyle, inançlarıyla, ortak kurucu bir iradeyi oluşturarak hep birlikte büyük demokrasi ve güçlü toplumsal barış fikri etrafında birleşmeyi sağlamak istiyoruz. Bunun için var olduğumuzu, bunun için siyaset yaptığımızı hatırlatmak istiyoruz.
Demokratik Cumhuriyet için büyük koalisyonu oluşturmak için tam zamanı. İçi demokrasiyle, barışla, adaletle, eşitlikle, hak temelli yeni bir toplumsal sözleşmeyle, güçlü yerel demokrasiyle, yeni bir anayasa ile, ana dil hakkı olmak üzere evrensel eşit yurttaşlık haklarının tanınmasıyla doldurulan yeni bir demokratik sistemden söz ediyoruz. Emekçiler, ezilenler için bir sömürü cehennemine dönüşen bu sistemden mutlaka kurtulacağız. Yeni bir çalışma yaşamını birlikte inşa edeceğiz. Kadınlar için tehdit olan sokakları özgürleştireceğiz. Gençlerin geleceklerini değil, bugünlerini de mutlu ve umutlu yapmak önceliğimizdir. Bunu onlarla inşa edeceğiz. Başta Aleviler, tüm inanç gruplarının haklarının anayasal güvenceye kavuşturulduğu eşit yurttaşlık ilkesini inşa edeceğiz.
Tüm topluma çağrı yapmak istiyorum; gelin, hep birlikte bu ortak ilke ve hedeflerde gücümüzü birleştirelim. Ülkeyi gerçek bir demokratik Cumhuriyet ortamına birlikte taşıyalım, bir dönemi kapatalım, yeni bir aydınlık dönemi başlatalım. Tekçiliği tarihe birlikte gömelim. Seçimlere de bu hedef ve stratejimizden aldığımız güçle hazırlanıyoruz. Dünde kalmak, dünü bir daha yaşamak istemeyen, yeni bir geleceğe adım atmak isteyen her yurttaşımıza diyorum ki, umut dolu bir yarını birlikte oluşturabiliriz. Gelin, HDP'nin açtığı 3. yolda birleşelim."