Whatsapp’ın Tükiye ve Hindistan’dan gelen tepkiler üzerine, kullanıcılara sunduğu sözleşmeyi uygulama kararını ertelemesini değerlendiren teknoloji uzmanı ve T24 yazarı Füsun Sarp Nebil, sözleşmenin ertelenmesi kararına hala yanıt verilmeyen sorular olduğunu ve Whatsapp’ı hala güvenilir bulmadığını söyledi.
WhatsApp, veri paylaşma zorunluluğuna gelen tepkiler üzerine geri adım attı. Güncellemenin kabul edilmesi için son tarih olan 8 Şubat'ta kimsenin hesabının silinmeyeceğini açıkladı ve tarihin 15 Mayıs'a ertelendiği belirtildi.
Teknoloji uzmanı ve T24 yazarı Füsun Sarp Nebil, Whatsapp'ın erteleme kararını, kullanıcıların verilerine ilişkin tartışmaları ve bundan sonra yaşanacak olası gelişmeleri Murat Sabuncu'ya yorumladı
Digital teknoloji firmalarının ekonomik olarak ülkelerden daha büyük bir güce eriştiğini ve bunun bir sorun haline geldiğini ifade eden Nebil, halkın tepkisinin bu şirketlerin politikalarına yarattığı değişikliklerin önemli olduğunu söyledi.
Whatsapp’ın, gruplarda yapılan konuşmaları kaydettiği iddialarına hala cevap vermediğini hatırlatan Nebil, “Eğer bu doğru ise sizin kapalı bir grupta yolladığınız video ve görsellere bir yerden ulaşılabiliyor. Bu gerçekten böyle mi? Bunu açıklamalı. Dolayısıyla burada bir sürü kara nokta var” dedi.
Whapsapp’ın kan kaybettiğini, rakiplerinin iki kat fazla abone kazandığını söyleyen Nebil, “İndirme dükkanlarına baktığımızda bir haftada Signal 15, Telegram 17 milyon indirilmiş. Bu bir anlamda kaybetmeye doğru gittiğini gösteriyor. İkinci durum ise hem Hindistan’da hem Türkiye’de başlayan hukuki süreçler var. Bence Facebook bu davalara karşı durumunu da gözden geçirecek. Onun için durdu. Avrupa’da da buna benzer bir dava başlıyor. Facebook bu kadar tepkinin ardından vazgeçmek zorunda da kalabilir” diye konuştu.
Avrupa Birliği’nin kişisel veriler konusunda 1981 yılında “Elektronik Veri İşlemede Kişisel Gizlilik” sözleşmesi hazırladığını ve Türkiye’nin de buna imza attığını dile getiren teknoloji yazarı Nebil, 1995 yılında internetin yaygınlaşmasıyla bunun yenilendiğini Türkiye’nin de buna tekrar imza attığını söyleyerek “Bizim şu andaki kanunumuz 1995’i referans aldı. 2016’da ise sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla Avrupa Birliği, yeni bir sözleşme ortaya koydu. Bizim henüz o düzeyde değil kanunumuz o yüzden onlar korunurken biz korunamıyoruz” ifadelerini kullandı.