Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, "Bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyununun son halkasını da Allah'ın izniyle çözme yolundayız" diyerek, "İç siyasetimizde ve bölgemizde yaşanan kritik bazı değişiklikler sonrasında, terör belasını ilelebet bitirmek için ülkemizin önünde yeni ve önemli bir fırsat penceresi daha açılmıştır. Bunun heba ve heder edilmesini doğru bulmuyoruz" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır; terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi, örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölgede artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi. Ez cümle; yarım asırlık bölücü terör parantezinin kapatılması, tüm boyutları ve unsurlarıyla ebediyen tarihe gömülmesidir" diye konuştu. Erdoğan, "Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki; bu, sadece ve sadece büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önündeki en son engellerden birinin devreden çıkarılmasıdır. Bu, Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur" dedi.
AKP Diyarbakır 8. Olağan İl Kongresi'nde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Diyarbakır'ın kaderi Türkiye'nin kaderidir"
"Sevgili Diyarbakırlı kardeşlerim, geleceğimizin teminatı gençler, sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle selamlıyorum. İl kongremizin Diyarbakır'a, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Diyarbakır'ın huzuru Türkiye'nin huzurudur, Diyarbakır'ın kaderi Türkiye'nin kaderidir. Bizim kardeşliğimiz unutmayın İslam kardeşliğidir, bizim kardeşliğimiz kader kardeşliğidir. Bizim yoldaşlığımız Hz. Ebubekir yoldaşlığıdır, bizim gönüldaşlığımız Hz. Ali gönüldaşlığıdır. Bizim kardeşliğimiz Diyarbakır surlarından daha görkemlidir.
"Emperyalist oyunun son halkasını da Allah'ın izniyle çözme yolundayız"
Biz Diyarbakır'a aşkla hizmet ederken, birileri suni bir tarih icat etmeye çalışıyorlardı. Yurdu bölmek için uğraşıyorlardı. Bu topraklarda kardeşliğin altını oymak için türlü oyunları sergiliyorlardı. Biz, Diyarbakır'la kardeşlik türkülerimizi söylemeye devam edeceğiz. Milletimizin birliğini, devletimizin gücünü bu yılanlara, bu çıyanlara yedirmeyeceğiz. Bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyunun son halkasını da Allah'ın izniyle çözme yolundayız.
"Sadece elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koyduk"
Son yarım asırdır yaşanan sancılara artık dur deme vaktidir. Artık yeni şeyler söyleme vaktidir. Türkiye'nin uzun bir geçmişe sahip terörle mücadele serencamı, doğrusuyla ve yanlışıyla kayıtlardaki yerini almıştır. 40 yılı aşan bu uzun mücadele sürecinde, güvenlik güçlerimizden masum vatandaşlarımıza kadar binlerce şehit verdik. Şehitlerimizin aziz hatıraları ilelebet kalbimizin en mütena köşesinde yaşayacaktır. Attığımız her adımın, şehitlerimizin canları pahasına bize emanet ettikleri ülkemizin geleceğini güvence altına alma gayesi taşıdığından kimsenin şüphesi olmaz. Tabii bunu yanında terör örgütü tarafından gasbedilerek ve kandırılarak dağa çıkartılan bölge insanımızın on binlerce evladı hayatını kaybetti. Bölücü örgütün zorla dağa kaçırdığı evlatlarına tam 5 yıldır kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinin acılarını da çok iyi biliyoruz. Aynı şekilde milyonlarca insanımız, ata yurdundan, evinden, köyünden ayrılıp başka şehirlere gitmek zorunda kaldı. Ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı için kullanmamız gereken yüz milyarlarca dolar kaynağı terörün önünü kesmek için harcadık. En kıymetli varlığımız olan beşeri sermayemizi uzun yıllar hakkıyla değerlendiremedik. Yine bu dönemde, vesayet karşısında sivil siyaseti güçlendiremedik. Demokrasimiz terör aracılığıyla yönlendirilmiş, yıpratılmış, hak ettiği seviyelere gelmesi engellenmiştir.
Hiç şüphesiz; rahmetli Özal'dan beri, terör meselesini bitirmek için farklı yöntemler konuşulmuş, kimi teşebbüslerde bulunulmuştur. Biz de hükümetlerimiz döneminde terörle sadece güvenlik araçlarıyla mücadele etmedik. Terörü bitirmek için çok ciddi inisiyatifler aldık. Sadece elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koyduk. Ancak, karşımızdaki yapı bu milletin ve bu ülkenin değil, bölgesel ve küresel güçlerin sesine kulak verdiği için bu çabalar hedefine ulaşamadı. Gayretleri hatırlıyorsunuz değil mi? Biz, devlet, hükümet, siyasi irade olarak ne yapmamız gerekiyorsa hepsini fazlasıyla yaptık. Maalesef bu iyi niyetli çabalarımızın cevabını, kimi ilçelerimizdeki mahallelere kazılan çukurlarla ve oradaki insanımıza sıkılan kurşunlarla aldık. Elbette o hainlerin hepsini de açtıkları çukurlara gömdük. Ama tarihi bir fırsatın heba edilmesine de engel olamadık. Terörle mücadeledeki tavizsiz çalışmalarımız sayesinde, terör örgütü, hamdolsun sınırlarımız içinde eylem yapamaz hale geldi. Diğer ülkelerdeki terör unsurlarını da önemli ölçüde sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizle, terör örgütü çok ciddi kan ve güç kaybına uğradı.
"Yeni ve önemli bir fırsat penceresi açıldı"
Suriye'de 8 Aralık'ta yaşanan devrimle birlikte, örgütün bölgesel hevesleri de kursaklarında kaldı. Sırtını kime yaslarsa yaslasın, artık hiçbir terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin karşısında herhangi bir şansı olmadığını biliyor. Tabiki biz meseleye kalıcı çözüm bulma arayışımızdan da vazgeçmedik. İç siyasetimizde ve bölgemizde yaşanan kritik bazı değişiklikler sonrasında, terör belasını ilelebet bitirmek için ülkemizin önünde yeni ve önemli bir fırsat penceresi daha açılmıştır. Bunun heba ve heder edilmesini doğru bulmuyoruz. Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır; terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi, örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olması vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi, bölgede artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi. Ez cümle; yarım asırlık bölücü terör parantezinin kapatılması, tüm boyutları ve unsurlarıyla ebediyen tarihe gömülmesidir.
"Terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husus"
Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki; bu, sadece ve sadece büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önündeki en son engellerden birinin devreden çıkarılmasıdır. Bu, Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur. Çünkü, son 22 yılında gerçekleşen pek çok reformla, sessiz devrimlerle, ülkemizin asırlık sorunları birer birer ortadan kaldırılmıştır. 22 sene önce konuşulamayan, hayal dahi edilemeyen nice hakkı attığımız adımlarla ülkemize kazandırdık. Hangi kökenden, hangi inançtan, hangi meşrepten, hangi siyasi görüşten olursa olsun 85 milyon vatandaşımızın her biri hak ve özgürlük reformlarından istifade etmiştir. Şayet hak ve özgürlük konusunda birtakım eksiklikler varsa, bu hepimizin ortak meselesidir. Ve çözümü için hep birlikte çalışacağız.
Son dönemdeki ekonomik sıkıntıları yılın ikinci yarısından itibaren geride bırakmaya başlayarak, inşallah bu konjonktürel meseleyi de sorun olmaktan çıkaracağız. Hülaseten, ülkemizin kuzeyi ve güneyi adeta cayır cayır yanarken, bu ateşi Türkiye'ye sıçratma niyetinde olanların planlarını bozmakta kararlıyız. Bunu millet olarak hep birlikte başaracağız. Bu kutlu yürüyüşe katılmak isteyen herkesin başımızın üstünde yeri vardır.
"1000 yıldır bu topraklarda bizim ayrımız gayrımız olmadı"
Bu ülkede, belli bir dönem hepimiz baskı gördük, zulüm gördük, ayrımcılık gördük. Bizi Türk-Kürt diye, Alevi-Sünni diye, doğulu-batılı diye ayırmadılar; bizden-sizden diye ayırdılar. Ayrımcılığa karşı biz, bu ülkede hep birlikte mücadele verdik. Bunu hep birlikte başardık. Çünkü 1000 yıldır bu topraklarda bizim ayrımız gayrımız olmadı. Malazgirt'te beraberdik. Kudüs surları önünde Selahaddin Eyyubi ordusunda, Şam önlerinde Nureddin Zengi'nin ordusunda, İstanbul surları önünde beraberdik. Çaldıran'da, Yavuz'un ordusunda beraberdik. Mohaç'ta, Kosova'da, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de, İstiklal Savaşı'nda beraberdik. Allah'a hamdolsun; 1000 yıl boyunca ırkçılık bu topraklarda kendisine yer bulamadı, yeşeremedi, boy veremedi. Bizler, aynı kıbleye dönüyoruz, aynı kitabı okuyoruz, aynı peygamberin izinde yürüyoruz. Bizler, tarih boyunca sadece birlikte savaşmadık, aynı zamanda birlikte medeniyetler inşa ettik. Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Türkiye Cumhuriyeti'ni birlikte kurduk. Türk ile Kürt'ün arasına ayrımcılık sokan, hem Türk'ün hem Kürt'ün düşmanıdır. En çok da müslümanın düşmanıdır.
"Bu coğrafyayı bir bütün olarak kardeşlik coğrafyası haline getireceğiz"
Sıkıştıkları için, gidip Gazze'de soykırım yapan, bebek katleden, Gazze'de insanlığı, İslam'ı boğmak isteyen siyonistlere adeta yalvarıyorlar. Selahaddin Eyyubi'nin evlatlarını hiç kimse siyonistlerin kapısında kul, köle yapamaz. Bunların maskesi Suriye'de bir kez daha düştü. Bunların derdi, Kürtler, Araplar, Türkler değil; bunların derdi başka. Onun için bunlara Türk, Kürt, Arap; hep birlikte karşı çıkacağız. El ele vererek, Türk ile Kürt arasındaki; Türk ile Arap arasındaki terörü yırtıp atacağız. Terör örgütü aradan çıktıktan sonra, tarih boyun ca olduğu gibi tekrar muhabbetle, samimiyetle, kardeşlikle kucaklaşacağız. Bu coğrafyayı bir bütün olarak kardeşlik coğrafyası haline getireceğiz.
"Eski Türkiye artık yok"
Bu memleket bizim, bu vatan bizim, bu bayrak bizim, bu devlet bizim, günde 5 defa göğe yükselen ezan bizim. Geçmişimiz ortak, geleceği de birlikte inşa edeceğiz. Milletin eşit fertleri olarak ülkemizi mahmur edeceğiz. Türkiye yüzyılı ülkümüzü hep birlikte gerçekleştireceğiz. Artık eski Türkiye yok. Boyun eğmek, rıza göstermek yok. Dayatmalara eyvallah demek yok. Eski Türkiye, eskide kaldı. Şimdi, milletinin tüm fertleriyle bir olan, beraber olan, sadece ülke içinde değil, ülke dışında da zulme itiraz eden bir Türkiye var.
"Suriye'deki zaferin terörle kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz"
Suriye'de 13 yıldır mazlumun yanında dururken, bize ne dediler? Bu CHP bize ne dedi? 'Ne işiniz var Suriye'de?' Türkiye'ye sığınmış Suriyeli mazlumları zorla göndermekle tehdit etmediler mi? Sonuçta ne oldu? Sadece Suriyeli Araplar mı, Türkmenler mi kazandı? Hayır. Suriyeli Kürtler de kazandı. Suriyeli Kürt kardeşimin varlığı inkar ediliyordu, kimliği, tapusu, hakkı yoktu. Şimdi inşallah hepsi teslim edilecek. Kimliğinden pasaportuna kadar hepsi teslim edilecek. Bu zafer, hepimizin zaferidir. Bu, Suriye halkıyla birlikte milletimizin de zaferidir. Bu zaferin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Bu zaferin terörle kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu zaferin emperyalist güçler ve içimizdeki uzantıları tarafından lekelenmesine rıza göstermeyeceğiz. Irak'ta ve Suriye'de terör bittiğinde, bu coğrafyanın yüzü bir başka gülecek.
Diyarbakır'dan, terör örgütleriyle de terör örgütlerinin uzantısı yapılarla da arasına mesafe koyarak bu sürece destek olmasını bekliyorum."