T24 Haber Merkezi
İlk 16 maddesi kabul edilen 43 maddelik 8. Yargı Paketi, TBMM Genel Kurulu'nda yine eleştirilerin odağı oldu. Perşembe öğleden sonra Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplanan Genel Kurul'da, cuma gecesi saat 03.00'te birleşim kapatıldı. Görüşmeler sırasında kanun teklifine eleştiriler sunan TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, "Yasama ve yargı, uygulamalardan ve TBMM’nin yapmış olduğu yasama kalitesinden başlayarak tam anlamıyla yürütmeye bağlandı. Yürütme Beştepe’ydi, saraydı. Yüzyılın bakanlıkları yerle bir edildi ve Mehmet Uçum’ların konuştuğu, Saray’da hazırlanıp burada komisyonlara sunulan yasa teklifleri gelmeye başladı" diye konuştu. CHP Milletvekili İnan Akgün Alp de 31 Mart'taki yerel seçimler öncesinde, AKP'nin “seçmen mobilizasyonu” yaptığını söyleyerek, az oy farkı olan bölgelere asker ve polislerin seçmen olarak kaydırıldığını iddia etti.
Genel Kurul'da yer yer tansiyonlar da yükseldi. Kürtçe tartışması çıktığı sırada Başkanvekili Bozdağ, devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu ve Genel Kurul'da Türkçe dışında bir dil konuşulduğunda mikrofonun kapatıldığını söyledi. Söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Burası bizim yurdumuz ve siz bizi öz yurdumuzda, kendi vatanımızda dilsiz bırakmak istiyorsunuz, haksız bırakmak istiyorsunuz. Biz seçilmeyelim, seçmeyelim istiyorsunuz. Bir koşul sunuyorsunuz: 'Kürtlüğünüzü inkâr edeceksiniz! İtaat eden Kürt olursanız baş tacısınız!' Yoksa Kürt bölücü oluyor" diyerek tepki gösterdi.
Koçyiğit'in ardından söz alan AKP Grup Başkanvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu ise, "AK Parti Kürt kardeşlerimiz için sessiz devrimler gerçekleştirmiş. Kürt kardeşlerimizin haklarını elde etme başarısının da mimarı olmuştur. AK Parti hak temelli bir yaklaşımı benimsemiştir. AK Parti hükümeti döneminde 2013 yılında ilçe nüfus müdürlüklerine bildirilen genelgeyle ebeveynlerin istedikleri takdirde çocuklarına Kürtçe isim koyabilme imkanını biz tanıdık" diye konuştu.
AKP’nin uzun süredir üzerinde çalıştığı ve Türk Ceza Kanunu'na (TCK) yeni düzenlemeler getiren 43 maddelik 8. Yargı Paketi'nin görüşmeleri TBMM Genel Kurulu'nda devam ediyor. 8. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklif, Meclis'in seçimden önce görüşeceği son kanun teklifi olacak.
Emekli bayram ikramiyesinin 3 bin liraya çıkarılacağı düzenlemenin de yer aldığı 8. Yargı Paketi'nin görüşmeleri tamamlanamadığı için Genel Kurul, 1, 2 ve 3 Mart'ta da çalışacak.
Genel Kurul, dün (29 Mart) 66. birleşimiyle Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı, 8. Yargı Paketi'nin görüşmeleri 1 Mart gece yarısında da devam etti. İlk 16 madde kabul edilirken, Başkanvekili Bozdağ, saat 03.00 doğru 8. oturuma başladıkları sırada komisyonun yerinde olmaması üzerine birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.
TIKLAYIN - 8. Yargı Paketi, komisyondan geçti: Yeni düzenlemede neler var?
“Örgüt adına suç işleme” fiili müstakil suç8. Yargı Paketi olarak bilinen kanun teklifine göre, Adalet Bakanlığı bünyesinde OHAL döneminde geçici bir süreliğine kurulan Tazminat Komisyonu, kalıcı hale getirilecek. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarıyla ilgili manevi tazminat taleplerini de Tazminat Komisyonu karara bağlayacak. Yapılan müracaatlar hakkında 9 ay içinde karar verilecek. Teklifte, en çarpıcı düzenlemelerden biri Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) eylül ayında iptal ettiği “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" fiiline ilişkin oldu. İptal kararının gerekçesinde söz konusu fiil için, “Bu durum, örgüt adına suç işleyen kimsenin örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşmasına neden olmaktadır” diyen Yüksek Mahkeme, ‘örgüt adına’ kavramının belirsizliğine dikkat çekmişti. Ancak, yeni düzenlemede, “somut gerekçeler olmalı” denilen AYM kararı dikkate alınmadı. TCK'nın "silahlı örgüt" maddesini düzenleyen 314. maddesine eklenen yeni fıkrayla, bu fiil artık müstakil bir suç sayılacak. ‘Örgüt adına suç işlediği’ iddia edilen kişi, hem işlenen suçtan hem de örgüt adına suç işlediği gerekçesiyle ayrı ayrı cezalandırılacak. Buna göre, ‘örgüt adına suç işlediği’ iddia edilen kişi, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilecek. GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - 8. Yargı Paketi’nden, geniş yetkili Tazminat Komisyonu ve yeni HAGB sistemi çıktı: Kaçak sanığa ceza yok |
Saadet: 17 milyon emekli ağır şartlar altında geçiniyor
Genel Kurul'da, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, Türkiye'de 17 milyon emeklinin ağır şartlar altında geçimlerini sağlamaya çalıştığını söyledi. Emeklilerin feryat ettiğini söyleyen Kaya, "Yeri sıcak, koltukları rahat olan makam sahipleri emeklilerin sesini ve feryatlarını duymazlıktan gelmeye devam ediyor." diye konuştu.
Emeklilere seslenen Kaya, "Size 'zam mam yok' diyenlere karşı 'zam yoksa oy da yok' derseniz emin olun tıpış tıpış size bu zamları verirler. Yoksa 'emeklilerimiz sıkıntı çekiyormuş, emeklilerimiz sıkıntı altında' diyerek hiç kimse sizin şartlarınızı düzeltmez. Çünkü kendi koltukları sallanmadığı müddetçe sizin sancılarınıza bihaber kalmaya devam eder." ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, kamuda yardımcı hizmet sınıfındaki personelin, genel idare hizmetleri sınıfına geçiş yönünde talepleri olduğunu dile getirdi.
Doktora öğretim üyelerinin de ciddi sıkıntısı bulunduğuna işaret eden Usta, "Doçente, profesöre iş güvencesi var, asistana iş güvencesi var fakat doktora öğretim üyelerine bir iş güvencesi yok. Yaklaşık 40 bin civarında bu şekilde insanımız var. Az önce bahsettiğim, yardımcı hizmetler sınıfında da 150 bin kişi vardı. Yani bu sıkıntıların giderilmesi lazım, doktora öğretim üyelerinin de bu mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erzincan İliç'teki toprak kayması nedeniyle göçük altında kalan işçilere hala ulaşılamadığını anımsatan Usta, şöyle konuştu:
"Maden bizim, zehir ortamında çalışan ve hayatını kaybeden işçi bizim, fakat parayı kazanan, saraydan ihale alan şirketler. Toprak altında kalan işçi yakınının ifade ettiği gibi bizlere kalan şey ölüm, onlara kalan ise altın oldu. Bu adaletsizliğin, bu yanlışın, bu çarpıklığın, bu usulsüzlüğün mutlak suretle giderilmesi lazım."
DEM: Çorlu'da adalet yok
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 7'si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın bugün duruşması olduğunu belirterek, kazada ölenlerin yakınlarının 6 yıldır adalet mücadelesini sürdürdüğünü kaydetti.
Sanık avukatlarının duruşmalarda mağdurlara ve mağdur yakınlarına yönelik kullandığı dilin çok çirkin olduğunu aktaran Koçyiğit, "Ne demişti sanık avukatlarından biri 25 kişi için, 25 yaşamını yitiren kişi için, '25 kişi telef oldu' demişti. Kim, ne telef olur? Mal telef olur ama insanlara 'telef oldu' diyecek kadar insanlıktan çıkmış bir yapıyla, bir akılla karşı karşıyayız." dedi.
CHP: Sokağı bu kadar dertli, bu kadar öfkeli görmedim
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, milletvekillerinin sokağın, yurttaşın sesini Meclis'e taşıması ve Meclisin de sorunlara çözüm bulması gerektiğine dikkati çekerek, 10 günde dolaştığı 6 ilde ağırlıkla emeklilerin yanına gelip sıkıntılarını anlattıklarını söyledi.
Siyasi yaşamı boyunca sokağı bu kadar dertli ve bu kadar öfkeli görmediğini ileri süren Günaydın, "Torununa harçlık verememe bir tarafa, bir ekmek arası dönerin hayaliyle yaşayan, bunu yiyebilse kendini zengin sayabilecek, mutlu sayabilecek milyonlarca emekli var." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın emeklilere insan onuruna yakışır bir yaşam refahı sağlayamadığını itiraf ettiğini belirten Günaydın, emekliyle çalışanın karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını iddia etti.
Emekliye para olmadığının söylendiğini ancak yandaşa rant aktarıldığını savunan Günaydın, "Memleketin emeklisi, çalışanı, genci, kadını 31 Mart'ı bekliyor, bu zulmü kendisine yapandan hesabını sormayı bekliyor." şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Süleyman Bülbül
Adalet Komisyonu CHP Sözcüsü: Yargı paketleriyle reform olamaz, anayasa rafa kalktı!
CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, “Yargı paketleriyle reform olamaz, bu bir sistem sorunudur. Reform, Anayasa’nın rafa kalktığı, hukuk devletinin olmadığı, demokrasi ve özgürlüklerin çiğnendiği yerde olamaz” diyerek yargı paketine tepki gösterdi.
Yasamanın, yargının yürütmeye bağlandığını ifade eden CHP’li Bülbül, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin en önemli özelliği diye adlandırılan iddia; güçler ayrılığı; yasama, yürütme ve yargı güçleri ayrılacak; yasama etkin olacak, yargı bağımsız ve tarafsız olacak, yürütme de bu süreçte işini yapacak. Bir baktık ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde yasama kaliteli bir yasama olmaktan çıktı. Yargı ise bağımsızlığı bir yana bırakalım, tarafsız bir yargı olmaktan çıktı. Yasama ve yargı uygulamalardan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yapmış olduğu yasama kalitesinden başlayarak tam anlamıyla yürütmeye bağlandı. Yürütme neresiydi? Yürütme Beştepe’ydi, saraydı."
"Mehmet Uçum'ların konuştuğu düzen"
Bu durumun güçler birliği ilkesine aykırı olduğunu belirten Bülbül, "Bakanlıklar ne oldu? Yüzyılın bakanlıkları, o bürokrasinin etkin olduğu bakanlıklar yerle bir edildi ve Mehmet Uçum’ların konuştuğu, artık hukuk kurullarının konuştuğu, Saray’da hazırlanıp burada komisyonlara sunulan yasa teklifleri gelmeye başladı. 27’nci dönemde yapmış olduğumuz birçok yasa teklifi geldi, o zaman da şunu söyledim Biz ana muhalefet partisinin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Adalet Komisyonu üyeleriyiz ama bizler burada itirazlarımızı koyuyoruz ve demokrasi ve özgürlük mücadelesinde, hukuk devletinde olması gerekenleri de ortaya koyuyoruz ama değişen bir şey yok, virgül değişmiyor. Sonra Genel Kurul’a geliyor ve kanun teklifi aynen geçiyor” diye konuştu.
AKP'den 'artık yıl' konuşması
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin de bugünün 29 Şubat ve "artık yıl" olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"(Artık) dediğimiz şey o kadar kıymetli bir şey ki zamanın artığından koskoca bir gün ortaya çıkıyor. O yüzden yaptığımız işlerde özellikle zamanı kullanırken bu zamanın da bir kıymeti olduğunu ifade etmek istiyorum, buna Mecliste yaptığımız çalışmalar da dahil. Bu özel gün de doğanların da doğum günlerini bu arada kutluyorum. Dünyaya da kutlu olsun 366. gün."
DEM'in seçim güvenliği önerisi reddedildi
DEM Parti Grubu, Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşülmesi için grup önerisi sundu. Önergenin gerekçesini açıklayan DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, "Seçime 22 partinin girdiği bir yerde vali bir partinin mensubu gibi kapı kapı gezerek oy istiyor. Bugün eş genel başkanlarımızın geçtiği her il, ilçe, beldede yapılan her mitingimiz, halk buluşmamıza yoğun bir tecrit ve abluka altında giriyoruz" dedi.
DEM'in seçim güvenliğini ilgilendiren usulsüzlüklerin araştırılması için verdiği Meclis araştırma önergesinin öne alınması önerisi, TBMM Genel Kurulu'nda AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
CHP: AK Parti, az oy farkı olan il ve ilçelere seçmen olarak asker ve polis kaydırıyor!
Önergede CHP Grubu adına söz alan Kars Milletvekili İnan Alp, “31 Mart seçimlerinde AK Parti nasıl hazırlanmış? Bu sefer farklı bir yöntem de deniyorlar. Bir seçmen mobilizasyonu yapmışlar, seçmen mobilizasyonu deniyorlar. Az oy farkıyla seçim sonuçlarının değiştiği Anadolu'nun bazı ilçelerine ve bazı illere askerlerimizi ve polislerimizi seçmen olarak kaydırmak suretiyle o illerin ve ilçelerin seçim sonuçlarını değiştirmeyi umuyorlar” dedi.
Bu yöntemin AKP için “sonun başlangıcı” olduğunu söyleyen CHP’li Alp, “Sizin iki önemli iddianız vardı. Askerî vesayetle mücadele edecektiniz ve millî iradenin üstünlüğünü savunuyordunuz. Bugün, askerleri ve polisleri seçmen olarak kaydetmek suretiyle ordu artı AK Parti eşittir iktidar denklemi kurmaya çalışıyorsunuz. İşte, bu sizin fikri olarak sonunuzu getirecektir, uyarıyorum. Ordu artı AK Parti eşittir iktidar denklemi getireceksiniz. Siz eğer böyle yaparsanız ‘peygamber ocağı’ dediğimiz asker ocağını AK Parti'nin seçim otobüsüne bindireceksiniz, bu da sizin için sonun başlangıcı olacak çünkü ocak hepimizindir, bütün ülkenindir, bu askerler ve polisler hepimizindir” diye konuştu.
Alp sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben 31 Mart seçimlerinde Kars'ta olacağım Kars Milletvekili olarak. Kars'a seçmen olarak kaydırdığınız 3.500 askerimizi oy kullandıkları okul kapısında bekliyor olacağım ve onların gözlerine bakacağım, Trabzon'dan sevk edip Kars'ta seçimin sonucunu değiştirmeyi umduğunuz askerlerimize vicdani bir seslenişim olacak 31 Mart günü. Hulusi Akar'ı bu işten vazgeçmeye davet ediyorum, askerimizi ve polisimizi siyasete daha fazla alet etmemeye sizi çağırıyorum.”
CHP'nin gazetecilerle ilgili önerisi de reddedildi
CHP, TBMM Genel Kurulu'nda, "gazetecilere yönelik baskı şiddet, tutuklama ve ceza uygulamalarının araştırılması" amacıyla Meclis araştırma önerisi verdi. Önergenin gerekçesini açıklayan CHP İstanbul Milletvekili Okan Konuralp şunları söyledi:
"Partimizin İstanbul Adalar Belediye Başkanı gazeteci kimliği ile bilinen Erdem Gül yaptığı bir haber ile örgüte bilerek ve isteyerek yardım suçundan beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Oysaki Erdem Gül hakkında aynı haber nedeniyle aynı mahkeme tarafından yayınlanan bu haber sır niteliğini kaybetmiştir. Bu nedenle devlet sırrının açıklanması söz konusu değildir. İki gündür yıldönümü nedeniyle konuşmalarımıza konu olan 28 Şubat'ı anımsatmak istiyorum. FETÖ terör örgütüne yardım ettiği gerekçesiyle gazetecinin etik ilkerlerinden adım atmaksızın durdu... İnşa ettiğiniz hukuk düzeni Erdem Gül'ü terör örgütüne yardım suçundan mahkum etti. İnşa ettiğiniz hukuk düzeni, sadece suç olmaması gereken gazeteciliği de mahkum etmedi. Erdem Gül'ün sizin geçmişinize kattığı kıymeti de mahkum etti. Karşıtlarınıza benzediniz. 28 Şubat'ta sizin büyüklerinize ne yapıldıysa onlara nasıl davranıldıysa Erdem Gül'e, barış akademisyenlerine, Gezi Davası tutuklularına, Hatay Milletvekili Can Atalay'a, Selahattin Demirtaş'a aynısını yaptınız."
Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir ise Saadet Grubu adına, "Gazetecilere yönelik baskılar sadece mesleklerini yapmak isteyen bireyleri etkilemekle kalmaz aynı zamanda toplumun genelini de etkiler... Katledilen gazatecilerimizin failleri bulunmuyor. Bulunsa da gerekli cezaya çarptırılmıyor" dedi.
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı Hamşıoğlu ise, "Serbest piyasa ekonomisinin olmadığı, gazetelerin kağıdı dahi hükümet izniyle aldığı günlerde bile olmayan şekilde bugün sektörün tamamına yakını tek bir kişiye bağlıdır, Türkiye'de bugün sektörün ekseriyeti tek bir medya patronuna bağlıdır" ifadelerini kullandı.
"Paket görüşüldüğü sırada Erdem Gül ceza aldı"
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Erdem Gül'e verilen hapis cezasına ilişkin, "Dün, Adalar Belediye Başkanı, meslektaşımız Erdem Gül beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu nereden çıktı? Tam dokuz yıl önce, evet, tam dokuz yıl önce beraat etmiş olduğu bir davadan, şu meşhur MİT tırları davasını haber olarak yayımlanmadan... Ve açılan tali dava da düştükten sonra bir dava beraat, öbür tali dava düşmüş. Aradan dokuz yıl geçiyor, istinaftan da geçilmiş, tekrar bir Yargıtay kararıyla bozulma söz konusu oluyor ve geliyor, bu haberin yayınlanmasının ve beraatla sonuçlanmasının dokuzuncu senesinde Erdem Gül'ü beş yıl hapse mahkûm ediyoruz ve ondan sonra bu ülkede bağımsız yargıdan, bağımsız hâkimlerden, hâkimlerin vicdanıyla karar vermesinden söz edeceğiz" dedi.
Çandar, "Gümrük birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda, Terörle Mücadele Kanunu'nda değişiklik yapılması konusunda Türkiye taahhüdünü yerine getirmediği için bunlar yapılmazken Türkiye'nin ekonomisi etkileniyor, dış politikası etkileniyor, ondan sonra da saçma sapan bir yargı paketiyle yüz yüze bırakılıyoruz ve bunun görüşüldüğü gün Erdem Gül beş yıl hapse mahkûm oluyor. Şimdi, bakın 'Basın özgürlüğü hiç bu kadar iyi olmamıştı' diye burada, bu Meclis çatısı altında bunları dinledik. Basın özgürlüğünün hiç bu kadar iyi olmadığı günlerden birinde ve tam da 8'inci Yargı Paketi görüşüldüğü sırada bir belediye başkanı, bir gazeteci dokuz yıl önce beraat etmiş olduğu bir davadan beş yıl hapse mahkûm oluyor. Ben de size, bu basın özgürlüğünün hiç bu kadar iyi olmadığını övünerek burada tutanaklara geçirmiş olan siz arkadaşlarıma hitap etmek istiyorum: Aklınızı başınıza toplayın, zor olacak biliyorum ama Türkiye'nin selameti ve geleceği için aklınızı başınıza toplayın” diye konuştu.
CHP'nin gazetecilere yönelik baskı şiddet, tutuklama ve ceza uygulamalarının araştırılması" hakkında verdiği grup önerisi de AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.
Genel Kurul, 8. Yargı Paketi'nin maddelerinin görüşülmesiyle devam ediyor.
Görüşmeler sırasında Başkanvekili Bozdağ, devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu ve Genel Kurul'da Türkçe dışında bir dil konuşulduğunda mikrofonun kapatıldığını söyledi. Söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Burası bizim yurdumuz ve siz bizi öz yurdumuzda, kendi vatanımızda dilsiz bırakmak istiyorsunuz, haksız bırakmak istiyorsunuz. Biz seçilmeyelim, seçmeyelim istiyorsunuz. Gelmemiz için bir koşul sunuyorsunuz: 'Kürtlüğünüzü inkâr edeceksiniz! İtaat eden Kürt olursanız baş tacısınız!' Yoksa Kürt bölücü oluyor" diyerek tepki gösterdi.
Söz alan AKP Grup Başkanvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu ise, "AK Parti Kürt kardeşlerimiz için sessiz devrimler gerçekleştirmiş. Kürt kardeşlerimizin haklarını elde etme başarısının da mimarı olmuştur. AK Parti hak temelli bir yaklaşımı benimsemiştir. AK Parti hükümeti döneminde 2013 yılında ilçe nüfus müdürlüklerine bildirilen genelgeyle ebeveynlerin istedikleri takdirde çocuklarına kürtçe isim koyabilme imkanını biz tanıdık" diye konuştu.
Genel Kurul'da 8. Yargı Paketi'nin görüşmeleri 1 Mart gece yarısında da devam etti, 16'ncı madde de kabul edildi. Başkanvekili Bozdağ, saat 3.00'e doğru 8. oturuma başladıkları sırada komisyonun yerinde olmaması üzerine birleşimi saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.