Kültür-Sanat

Can Yücel’in mezar taşı yeniden yapılıyor

2011 yılında tahrip edilen Datça'daki şair Can Yücel'in anıt mezarı yeniden yapılıyor. Mezar taşında gün batımında ışıktan bir çocuk belirecek

27 Ağustos 2014 17:31

Heykeltıraş Mehmet Aksoy, 14 yıl sonra bir kez daha şair Can Yücel'in mezar taşını yapmak üzere harekete geçti. Datça'da, Elbruz Denge Atölyesi'nde heykeltıraş İclal Marmarisli ve ressam Ebru Demirkıran ile birlikte çalışan usta heykeltıraş Mehmet Aksoy, bir önceki mezar taşının benzerini yapmak için çalışmaya başladı. İki mermer bloktan oluşan mezar taşı, daha önce olduğu gibi yeni doğacak bir bebeğin hayatla olan bağlantısını anlatıyor.

Doğan Haber Ajansı'nda yer alan habere göre, sutaşı adı verilen ilk blok, 110 santimetre uzunluğunda, 40 santimetre eninde ve 40 santimetre kalınlığında bir mermer blok ve üzerinde su kanalından oluşuyor. Sutaşının üzerinde duracak olan can taşı ise kübik bir mermer ve 158 santimetre boyunda, 40 santimetre kalınlığında ve 40 santimetre eninde bir mermer bloktan meydana geliyor. 

 

Can Yücel yalansız yaşadı 

 

Heykeltıraş Mehmet Aksoy, çalışmaların tamamlanma aşamasına geldiğini söyledi. En geç bir hafta on gün içersinde mezar taşının yerine konulabilecek duruma geleceğini belirten Aksoy, "Bu heykeli, Can Yücel'in anısına, şiirine, sanatına saygıdan dolayı yapıyoruz. Onun şair kişiliğini anlatan bir mezar taşı yapmak istedim" dedi. Daha önce yaptığı mezar taşında, bir can taşı, bir de sutaşı bulunduğunu ifade eden Aksoy, "Sutaşı hayatı, can taşı da insanın içindeki canı, çocuğu anlatıyordu. Bence kaç yaşında olursa olsun Can Yücel naif bir çocuk gibiydi. Sevgi doluydu. Yalansız yaşadı ve en büyük düsturu da oydu. Olduğu gibi yaşadı. Kimseye rol yapmadı. Düşündüğünü de özgürce söyleyebildi. Şairlik yanı da, hayatıyla birleşmiş gibiydi. Her eylemi bir şiir gibi olmaya başlamıştı. Böyle bir insanın mezar taşını yaparken de o anlamda bir şey olmasını istedik" dedi.

 

Gün batımında, çocuk ortaya çıkacak 

 

Yeni heykelin, ilkinden çok farklı olmadığını belirten Aksoy, "Burada, bir kürenin içinden, bir ışıktan çocuk çıkarmaya çalıştık. O çocuğa ışıktan bir hayat vermek istedik. Çocuğun göbek bağı da hayata, suya bağlı ve oradan besleniyor. Hepimiz hayattan besleniyoruz. Mermerin bir özeliği var. Belli bir incelikten sonra, ışığı içinden geçirebilir. Mermerin o özeliğini kullandık. Gün batımında güneş heykelin arkasına geldiğinde, ışıktan çocuk ortaya çıkacak" diye konuştu. 

 

‘Türkiye aslında çok ileride’ 

 

2011 yılında Can Yücel'in mezarına yapılan saldırının üzüntü verici olduğuna değinen Aksoy, "O zamanlar, 'İnsanlık Anıtı' da yıkılmıştı, Başbakanın emriyle. Ucube demişti. Aslında sanata ve sanatçıya verilen kıymetin bir göstergesiydi bu. Türkiye aslında bu görünen yerde değil. Türkiye çok daha ileride. Heykelde, resimde, müzikte bu böyle. Taliban görüntüsünde bir memleket değil. Maalesef görüntümüz bu hale geldi" dedi. 

 

‘Yıkılırsa bir daha yaparım’

 

İnsanlık Anıtı'nın yıkılmasından sonra Türkiye'nin dört bir yanından benzer saldırıların arttığını hatırlatan Aksoy, "İnsanlar da heveslendi. Başbakan'a yalakalık için saldırıya başladılar. Bir sürü şehirde heykeller kaldırıldı. Datça'da ise Can Yücel'in mezarı tahrip edildi. AKP'li oldukları ortaya çıktı ama delil yetersizliğinden serbest kaldılar. Mezarlıklar bizim için mukaddestir ve ölümle hayatın barıştığı bir yerdir. Mezarlıkta bir mezar taşı paramparça edildi. Ve adam ondan sonra tebrikleri kabul etti. Biz böyle bir anlayışa karşı yeniden bir heykel yapıyoruz. Bu heykel bir daha kırılsa, bir daha yapma arzusundayız. İnsanlar fikirlerini özgürce söyleyebilmelidir. Bu heykel de bir fikirdir. Hayatla insanın bağlantısını anlatıyor. Şarap içenler, gelip şarap döküyormuş mezara. Onu engelleyin, gelip mezarı niye tahrip ediyorsunuz" diye konuştu.

 

‘Datça'da hoşgörü ortamı var’

 

Türkiye'de insanların ölüleriyle bir şeyleri paylaşmalarının çok eskiye dayalı bir gelenek olduğunu sözlerine ekleyen Aksoy, "İnsanlar, ölüleriyle bir şeyleri paylaşırlar. Su dökerler, yiyecek bırakılar. Bu çok eski bir gelenektir. Datça'nın özgür düşünen insanları var ve bir sürü fikrin yan yana yaşadığı bir yerde bunun olması kötü. Sonradan öğreniyoruz ki, bunlar Datçalı değil, dışarıdan gelen insanlar. Datça'da bir hoşgörü ortamı var. Farklı insanlar, çelişkiler yan yana yaşar ve hiçbir zaman şiddet içermez" dedi. 

 

Neler yaşanmıştı? 

 

Can Yücel'in Datça Belediye Mezarlığı'ndaki anıt mezarı 19 Ağustos 2011 yılında saldırıya uğrayıp, tahrip edildi. Olayın ardından 22 yaşındaki Ş.K. ile 72 yaşındaki amcası T.K. gözaltına alındı. Suçlamaları kabul etmeyen amca ve yeğen hakkında Datça Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 'İbadethanelere ve mezarlıklara zarar vermek' suçundan 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Tutuksuz yargılanan amca-yeğen beraat etti. Kararın ardından Güler Yücel, önce eşinin mezarının onarılmasına karşı çıktı, sonra kabul etti.