Can'ın Meslektaşları/Arkadaşları, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) cezaevindeki TİP Milletvekili Can Atalay'ın ilgili verdiği ikinci ihlali kararının ardından Çağlayan Adliyesi'ne çağrı yaptı.
AYM'nin Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan TİP Milletvekili Can Atalay'la ilgili verdiği ikinci ihlali kararının ardından Can'ın Meslektaşları/Arkadaşları'ndan yapılan çağrıda, cuma günü saat 13.00'te Çağlayan Adliyesi'nde buluşulacağı bildirildi. Avukatlar, tahliye kararı verilene kadar adliye önünde cüppelerle bekleyecek.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Anayasa Mahkemesinin TİP Hatay milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında verdiği ikinci ihlal kararının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından derhal uygulanmasının ve tahliye kararı verilmesinin gerekliliğini hep birlikte dile getirmek için 22 Aralık 2023 Cuma günü saat 13.00 itibarıyla Çağlayan Adliyesi C blok kapısında buluşuyoruz. Meslektaşımız ve milletvekilimiz Şerafettin Can Atalay hakkında tahliye kararı verilinceye kadar İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi önünde cüppelerimizle bekleyeceğiz."
Avukatlar da Anayasa Mahkemesi'nin cezaevinde olan TİP Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği ikinci hak ihlali kararını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermesinin ardından harekete geçti. Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen, AYM'nin kısa kararının mahkemeye gönderildiğini bildirmesi üzerine infazın durdurularak tahliyesine karar verilmesi için mahkemeye başvurdu.
Ne olmuştu?
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi.
Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Anayasa Mahkemesi'nin ilk kararıAnayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Atalay'ın "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkı ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiği sonucuna varmış, ayrıca Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetmişti. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, Atalay'ın 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçildiği, yasama dokunulmazlığına sahip olduğu konusunda kuşku bulunmadığı belirtilmişti. Atalay'ın durumunun, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen istisna kapsamında olduğu gerekçesiyle yargılanmasına devam edildiği ve tutuklu bulunduğu anımsatılan kararda, Atalay'ın, TBMM'de yemin edemediği ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getiremediği aktarılmıştı. Bunun, başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına müdahale anlamını taşıdığı anlatılan kararda, Yüksek Mahkemenin daha önce de benzer durumlarda hak ihlali kararlarına hükmettiği hatırlatılmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kanaatine vardığı aktarılan gerekçede, "Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi içtihadına aykırı davranmış, benzer ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş, aksine başvurucunun anayasal haklarını -Anayasa'nın parlamentoya verdiği bir yetkiyi kullanarak- daraltıcı bir şekilde yorumlamak suretiyle ihlal etmiştir." tespiti yapılmıştı. ''Yeniden yargılama kararının gereği yerine getirilmeli''Anayasa Mahkemesi tarafından ihlal kararına bağlı olarak yeniden yargılama kararı verildiğinde, mahkemenin yeniden yargılama sebebinin varlığını kabul hususunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığına işaret edilen gerekçede, şu tespitlere yer verilmişti: "Dolayısıyla böyle bir karar kendisine ulaşan mahkemenin yasal yükümlülüğü, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı nedeniyle yeniden yargılama kararı vererek devam eden ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri yerine getirmektir. Derece mahkemesi, Anayasa Mahkemesi kararı kendisine ulaşır ulaşmaz -ilgili usul kanunlarında düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kurumundan farklı olarak- taraflarca başvuru yapılmasını beklemeksizin yeniden yargılama yapmak yükümlülüğündedir." Yerel mahkemenin üst yazısındaki gerekçeİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kararı vermesi gerekenin Yargıtay olduğunu belirterek 31 Ekim’de dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na üst yazı yazan mahkeme, şu ifadeleri kullanılmıştı: “Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından dosya Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir." Daire karara uyulmamasına hükmetti, AYM üyelerine suç duyurusunda bulunduYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmeyen cezaevindeki Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumu ile ilgili mütalaasını, 3 Kasım’da 3. Ceza Dairesi’ne sunmuştu. Mütalaada; “Hiçbir, devlet varlığına kasteden bir suçu işlemekle suçlanan bir kimsenin dokunulmazlığını kabul etmez. Aksi bir kabul, adalete olan inancı sarsarak kamu vicdanını da rahatsız eder. … Mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir… Tahliye kararının reddi veya kabulü konusunda takdir yüksek Dairenindir” değerlendirmesi yapılmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. Yargıtay kararı sonrası Atalay'ın avukatlarından ikinci başvuruYargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararından sonra cezaevindeki Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye 1 Aralık'ta ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı”, “adil yargılanma hakkı” ve “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının” ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti. Anayasa Mahkemesi ; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 21 Aralık'ta görüşme kararı almıştı. İkinci kez hak ihlali kararı veren AYM'nin kısa kararıYüksek Mahkeme, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline ise oy çokluğuyla karar verildi. Bu görüşe 3 üye katılmayarak karşı yönde görüş bildirdi. AYM, ilk ihlal kararını 5'e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu sayı 3'e karşı 11 oldu. AYM'nin kısa kararı, tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik işlemler için de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Kararda, "Başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye gönderilmesine oy birliğiyle, başvurucuya talebiyle bağlı kalınarak net 100 bin lira manevi tazminat ödenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir" ifadeleri yer aldı. Yüksek Mahkemenin kararının gerekçesi daha sonra yazılacak. |