Cumhuriyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazetenin yazar ve yöneticilerine yönelik düzenlenen operasyona tepki gösterdi. "Karşınızda bir talimatla görevden aldığınız Başbakanınız, yeterince biat etmedi diye Saray’dan kovduğunuz danışmanlarınız, bir telefonla susturduğunuz medya yöneticileriniz, maaşlı trolleriniz, goygoycularınız, ihbarcılarınız yok" diyen Dündar, "Bunun sizi çıldırttığını biliyoruz: Cumhuriyet’in bir türlü teslim olmamasını, tersine ona sahip çıkılmasını hazmedemiyorsunuz" ifadesini kullandı.
Dün Cumhuriyet gazetesine yönelik düzenlenen operasyonda Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile gazetenin yazar ve yöneticilerinden Turhan Günay, Hikmet Çetinkaya, Aydın Engin, Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik, Bülent Yener, Eser Sevinç ve Kadri Gürsel gözaltına alındı.
Can Dündar'ın "Niye çıldırdılar" başlığıyla yayımlanan (1 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Biz sizi neyin çıldırttığını biliyoruz:
Hiçbir karşı ses duymak istemiyorsunuz. Hiç kimse size karşı çıkmasın, farklı bir görüş yazmasın, zulmünüzün hesabını sormasın istiyorsunuz. Yükselen her farklı sesin, başkalarını cesaretlendireceğini, başkanlık yolunu engelleyeceğini düşünüyorsunuz.
Bütün o yolsuzluk dosyalarının açılmasının, “sıfırlama” konuşmalarının yayımlanmasının, damat mail’lerinin yazılmasının, yandaş işadamlarının off-shore dosyalarının açılmasının, Gülencilerle eski ortaklığınızın hatırlatılmasının acısını çıkarmak istiyorsunuz. Medyanın neredeyse tamamını satın alarak, cezalandırarak, baskı uygulayarak dize getirmişken, “son kale” Cumhuriyet’in hâlâ direniyor olmasına katlanamıyorsunuz.
Onu yıkabilirseniz, adını taşıdığı Cumhuriyetin yıkılmasında önemli bir kavşağı daha dönmüş olmayı umuyorsunuz.
***
Biz, sizi neyin çıldırttığını biliyoruz: Batağa saplanan dış politikanızın, dünya önünde maskenizi düşüren kirli operasyonlarınızın, ülkeyi felakete sürükleyen savaş stratejinizin deşifre olmasından tedirgin oluyorsunuz.
OHAL fırsatçılığınızı, işten attığınız on binlerce insanı, demokrasiyi, hukuku nasıl katlettiğinizi, Güneydoğu’da seçilmişlerin yerine atanmışları koyarak, interneti yasaklayarak, nasıl bir polis devletine yöneldiğinizi kimse yazmasın, dünya duymasın diye çırpınıyorsunuz. Her gün ülkenin ilerici güçlerine saldırırken gericiliği beslemenizi, aydınları içeri alırken saldırganları salıvermenizi, okulları, üniversiteleri, mahkemeleri birer ikişer ele geçirmenizi Türkiye’yi dünyanın utanç listesine hapsetmenizi görmezden gelelim diye uğraşıyorsunuz.
Despotik bir başkanlık rejimini inşa edecek referanduma, hiç engelsiz gitme peşindesiniz. “Cumhuriyet’i de susturursak kalan muhaliflere gözdağı vermiş oluruz” diye düşünüyorsunuz.
***
Yanılıyorsunuz.
Karşınızda bir talimatla görevden aldığınız Başbakanınız, yeterince biat etmedi diye Saray’dan kovduğunuz danışmanlarınız, bir telefonla susturduğunuz medya yöneticileriniz, maaşlı trolleriniz, goygoycularınız, ihbarcılarınız yok.
Karşınızda her darbede aynı baskıları defalarca yaşamış, karanlığa karşı aydınlığı savunurken kurbanlar vermiş, sizin zorlamanızla harekete geçen Fethullahçı savcılara direnmiş, asla diz çökmemiş bir gazete ve onun yöneticileri, çalışanları, yazarları, okurları, destekçileri var. Bu baskının, bizi azaltmayacağını, tersine çoğaltacağını dün gördünüz.
Bunun sizi çıldırttığını biliyoruz: Cumhuriyet’in bir türlü teslim olmamasını, tersine ona sahip çıkılmasını hazmedemiyorsunuz. “Bu kadar korkutuyoruz, hâlâ sinmiyorlar” diye öfkeleniyorsunuz. Biat kültüründen geldiğiniz için bu isyanı tanımıyorsunuz. Tanıtmak boynumuza borç olsun. Biz, susanlar kervanına katılmayacağız, ama siz, susturmaya çalışan darbecilerin, tezgâhçıların, Fethullahçıların, kirli listesinde yerinizi alacaksınız.